T24 Dış haberler
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Die Welt'e verdiği röportajda Cumhurbaşkanı olmaya hazırlanıp, hazırlanmadığı soruldu.
İmamoğlu cevap olarak böyle bir hazırlığı olmadığını, amacının İstanbul ve onun halkına hizmet etmek olduğunu belirtti.
İmamoğlu'nun Die Welt'e verdiği röportajın Türkçe metni şöyle*:
Die Welt’e belediye başkanı olmadan önce verdiğiniz röportajda İstanbul seçimlerinin Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük getirme yolunda bir adım olduğunu söylemiştiniz. Bu yolda şimdi neredesiniz? Bir sonraki adım ne?
Şimdiden çok yol kat ettik. Yerel seçimlerde muhalefetin başarısı ile artık yapamayacağımızı düşündüğümüz bir şeyi başardık. Aslında bu seçimin kazananı demokrasiydi. Sert bir dirençle karşılaştık, ancak sonunda halkın demokrasi ihtiyacı daha ağır bastı. Daha önce İstanbul’da hiç almadığımız kadar oy aldık. Vatandaşlarımız eğer ihtiyaçlarına karşılık vermezlerse yöneticileri değiştirebileceklerini gösterdi. Vatandaşlarımız tam saydamlık ve seslerinin duyulmasını istiyor. Demokrasi, Türk halkının genlerinde var.
Bu yakın zamanda Cumhurbaşkanı’nın değişebileceği anlamına mı geliyor? Şimdiden Berlin ziyaretinizde Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve Maliye Bakanı Olaf Scholz ile görüştünüz. Biraz iktidar olmaya hazırlanıyorsunuz gibi duruyor…
Bu görüşmeler Cumhurbaşkanlığına hazırlanıyorum anlamına gelmez. Ben sadece bizim belediyeciliğimize güvenini koyan İstanbullulara hizmet etmeye çalışıyorum. Eğer biz beklentilerini karşılamazsak, biz de değiştiriliriz. Bu yüzden uluslararası ilişkiler, uluslararası iş birlikleri kurmaya çalışıyor ve İstanbul ile onun vatandaşları için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Türkiye’nin Kuzey Suriye’de YPG’ye karşı yaptığı operasyona destek verdiniz. Almanya hükümeti ve Almanya’daki birçok insan bunu uluslararası hukukun bir ihlali olarak değerlendirdi. Sonuçta YPG, Türkiye topraklarına saldırmadı.
Suriye’deki duruma daha geniş bir açıdan bakılmalı. Bu durum sadece müdahaleden ibaret değil. Benim partim ve ben hükümetin Suriye politikasını hep eleştirdik çünkü Suriyelilerle kendileri hiç görüşmeyip, onun yerine ABD ve Rusya ile görüştüler. Avrupa ise Suriye’de olanları izliyor ve hiçbir şey yapmıyor. Türkiye hükümeti bir terör tehdidini durdurmak için harekete geçtiğinde doğal olarak ülkemi, halkımı ve askerlerimizi destekliyorum. Her şey bir kenara Türkiye hükümetinin politikaları hakkında çok endişeliyim. Avrupa daha çok dahil olmalı.
Avrupa ne yapmalı?
Avrupa’nın yapabileceğin birçok şey var. Türkiye’nin Avrupa’ya, Avrupa’nın da Türkiye’ye ait olduğunu unutmayın. Güney komşumuzda 8 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı ve dört milyonu şimdi Türkiye’de yaşıyor. Avrupa sadece mültecilere yoğunlaşmamalı. Birlik olup Suriye’de barışı sağlamalıyız. Bu sayede bu insanlar evine dönebilir. Eğer Avrupa aktif olarak bu barış sürecine dahil olursa, daha insani, daha barışçıl bir çözüm mümkün olur.
Yani Almanya daha çok müdahale etmeli mi?
Evet kesinlikle. Fakat tek başına Almanya değil daha ziyade diğer Avrupa devletleriyle birlikte. Diğer dünya güçleri kendi çıkarlarına öncelik veriyor fakat Avrupalılar farklı. Onlar insan haklarını hesaba katıyor ve uzun vadede çözüm üretecek barışçıl çözüm arıyor. Suriye’de de ihtiyacımız olan o. Almanya, Türkiye ile hareket ederse Suriye için iyi bir anlaşmaya ulaşırız.
Fakat Türkiye’nin şu an gerçekleştirdiği operasyonu desteklemek doğru mu? Gözlemciler bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefeti bölmek için bir adımı olarak görüyor özellikle seçmenleri yerel seçim sonuçlarında etkili olmuş CHP ve HDP’nin.
Bana oy veren HDP seçmeninin İstanbul’daki politikalarıma destek olmak için bana oy verdiğine inanıyorum. Başka bir politik amaçları yoktu. İstanbul’da yaşayanların etnik ve dini özelliklerinin bir rol oynamaması gerektiğini söyledim ve buna göre yöneteceğiz. Seçim öncesi söylemediğim hiçbir şeyi seçimden sonra söylemedim. Suriye’deki operasyonun ardından da öncesinde de aynı şeyleri söyledim. HDP seçmeninin benimle ilgili bir hayal kırıklığı olduğunu düşünmüyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce PKK ile bir çözüm süreci başlatmıştı. Bu barış süreci yeniden başlamalı mı?
PKK bir terör örgütü. Tartışma olamaz. Türkiye’deki Kürt vatandaşların durumu bundan bağımsız olarak değerlendirilmeli. Türkiye hükümeti bu vatandaşlara demokratik özgürlük ve temel insan haklarını garanti edecek barışçıl çözümler sunmalı. Onlar 82 milyon gibi Türkiye’nin vatandaşı.
İstanbul için büyük sözler verdiniz. Hayat kalitesini yükseltmeyi ve yolsuzlukla mücadele etmeyi hedeflediniz. Bunun için neler yapıyorsunuz?
İstanbul’da yaşayanlar için refah ve mutluluğu sağlamak istiyoruz. Şehrimizde demokrasinin yeni jenerasyonunu istiyoruz. İstanbul artık mega projeler, köprüler, tünellerle ilgili değil yeşil alanlar, yaşa kalitesi, sosyal birleşme, adalet ve eğitimle ilgili olmalı. Daha sürdürülebilir, sosyal, anlayışlı, yaratıcı ve şeffaf bir yönetim istiyoruz. Vatandaşlarımızın beklentilerini karşılayan dünyanın en demokratik şehirlerinden biri olmak istiyoruz. İnsanlar bize şans verdi ve değişim yaratmalıyız. Cesur bir örnek istiyoruz aynı Berlin’in Duvar’ın yıkımıyla dünyaya bir mesaj verdiği gibi.
*Bu röportaj Die Welt gazetesinde yayımlanmış, T24 tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir