21 Mart 2025 21:28
Güncelleme: 22 Mart 2025 19:27
T24 Ankara
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mali Suçlarla Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifadede, yöneltilen sorulara, “Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahale ve mücadele modelidir” sözleriyle tepki gösterdi. İmamoğlu’na, sorgusu sırasında kendi fotoğrafının en başta yer aldığı, gözaltındaki diğer 99 kişinin fotoğrafının da bulunduğu liste ve listenin en başında yer aldığı “örgütsel şema” gösterildi. İmamoğlu, bu kişileri tanıyıp tanımadığı ve ilişkileri sorulunca, “Şu anda cevap vermek durumunda olduğum muhtelif soruların içeriğini anlamış bulunmaktayım. Bu mücadele biçimi ne yazık ki bir yargı tacizi şeklinde tarafıma yıllardır sürdürülmektedir. Muhtelif çeşitleriyle hakkımda açılan davalar ve sürdürülen soruşturmalar, daha gözaltına alınmadan bir gün önce kreşlerin kapatılmasıyla ilgili tarafıma tebliğ edilen soruşturma belgesi gösteriyor ki, halkın iradesine saygı duymayan iktidar mensuplarının tarafıma yürütmüş olduğu müdahalelerin bir biçimiyle de şu an itibariyle karşı karşıyayım” dedi. Soruların önemli bölümünü, savcılıkta ifade vereceğini söyleyerek yanıtlamayan İmamoğlu’na en ağır suçlamalar, üç gizli tanığın ifadelerine dayanılarak yöneltildi. Gizli tanıklar, CHP İl Başkanlığı için para toplandığını, 2019 seçimlerinden sonra İstanbulluların verilerinin toplanarak sonraki yerel seçimde bunların adaylara satıldığını, CHP kurultayında delegelere para dağıtıldığını, DEM Parti’ye desteği için para verildiğini öne sürdü. İmamoğlu, bu soruların tamamına, “Muhatap almıyorum, şiddetle reddederim” yanıtını verdi. Sosyal medyaya yansıyan, İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’a ait ses kaydının da gizli tanık tarafından savcılığa verildiği, yasal dinleme ile elde edilmediği ortaya çıktı. İmamoğlu, ifadesinin sonunda, bu yöntemler için, “yasal tüm haklarımı hayatım boyunca arayacağıma, yargılanmaları için elimden geleni yapacağıma milletimin huzurunda söz veriyorum” dedi.
İmamoğlu, gözaltına alınan şüpheliler arasından sorgulanan son isim oldu. İmamoğlu’na Mali Suçlarla Şube Müdürlüğü'nde yapılan sorgusu başlamadan "susma" ve "etkin pişmanlık" hakkı hatırlatıldı. İmamoğlu, "Ben herhangi bir suç işlemediğim için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiyorum" yanıtını verdi.
İmamoğlu, ifadesinin başında, 1970'de Akçaabat'da doğduğunu, 35 yıldır İstanbul'da yaşadığını ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığını söyledi. Mal varlığı beyanında bulunduğunu kaydeden İmamoğlu, İmamoğlu İnşaat adına kayıtlı olduğunu düşündüğü bir telefon hattı kullandığını, bu hat dışında firması adına kayıtlı olabileceğini bir başka hattı da 25 yıldır kullandığını, yoğun olduğu için telefonlarına genellikle çalışanların baktığını, bu iki hattı dışındaki telefon hatlarının çalışanları tarafından kullanılıyor olabileceğini söyledi.
İmamoğlu’na, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ihaleler ve sonuçları soruldu. İmamoğlu, bu soruya, “İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı ve geçmişteki belediye başkanları rahmetli Kadir Topbaş, sayın Ali Müfit Gürtuna ve sayın Recep Tayyip Erdoğan dahil geçmiş tüm belediye başkanlığı yapmış olan şahıslar başkan olduğu dönemlerde benim gibi ne ihalelere katılır, ne de ihalelere imza atar ne de sonuçlarını takip etmeye vakti vardır” yanıtını verdi.
Gözaltına alınan kişilerin fotoğrafı gösterilerek tanıyıp tanımadığı sorulan İmamoğlu, soruların içeriğini anladığını söyleyerek, “Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahale ve mücadele modelidir” dedi.
Mücadelenin yıllardır devam ettiğini söyleyen İmamoğlu, “Halkın iradesine saygı duymayan iktidar mensuplarının tarafıma yürütmüş olduğu müdahalelerin bir biçimiyle de şu an itibariyle karşı karşıyayım. 16 milyon İstanbullunun, İstanbul tarihindeki en yüksek üç oy oranına sahip bir biçimde seçim kazanmış birisine bu soruların sorulmasını halkın iradesine dönük sürecin bir parçası olarak görüyorum. Bu sebeple bu açıklamayı yapıyorum. Devamında soracağınız sorularla ilgili olarak esas itibariyle Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı yanıt vereceğim olmakla birlikte gerekli gördüklerime de yanıt vereceğim” dedi.
Banka hesap, kredi kartı, adına kayıtlı olup başkasının kullandığı banka hesap ve kredi kartı bilgileri sorulan İmamoğlu, bu bilgilerin gerekli merciilerden alınabileceğini belirtti. İmamoğlu, adına kayıtlı olan tüm firmaların ticaret sicilinde yazılı olduğunu, esas olarak ana firmasının İmamoğlu İnşaat A.Ş olduğunu söyledi. Adına düzenlenmiş vekalet olup olmadığını, varsa hangi işlemlerde kullanılmak üzere verildiği sorusu üzerine yaptığı iş bakımından vekillerinde vekaletnamelerinin mevcut olduğunu belirten İmamoğlu, alacaklısı, borçlusu konusunda olduğu icra takip dosyası olup olmadığını hatırlamasının mümkün olmadığını, ancak bildiği kadarıyla olmadığını söyledi.
32 adet belediye iştirakinin mevcut olduğunu, bunların yine resmi kayıtlarda görülebileceğini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi web sitesinden şirketlerle ilgili her türlü bilginin temin edilebileceğini kaydeden İmamoğlu, ihalelerin kayıt altına alındığı bir sistem olup olmadığına ilişkin, her iştirakin kendi çalışma prensibi, sistemi ve kanuni sorumluluklarının mevcut olduğunu, sistemin yetki devri yaptığı kişiler tarafından bilindiğini kaydetti.
İmamoğlu'na sorgusu sırasında kendi fotoğrafının başta yer aldığı 99 kişilik fotoğraflar gösterilerek, tanıyıp tanımadığı, nerede ne şekilde tanıştığı, ticari faaliyetleri, bu kişilerle ilişkileri soruldu.
İmamoğlu, bunun üzerine şu yanıtı verdi:
"Şu anda cevap vermek durumunda olduğum muhtelif soruların içeriğini anlamış bulunmaktayım. Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahele ve mücadele modelidir. Bu mücadele biçimi ne yazık ki bir yargı tacizi şeklinde tarafıma yıllardır sürdürülmektedir. Muhtelif çeşitleriyle hakkımda açılan davalar ve sürdürülen soruşturmalar daha gözaltına alınmadan bir gün önce kreşlerin kapatılmasıyla ilgili tarafıma tebliğ edilen soruşturma belgesi gösteriyor ki, halkın iradesine saygı duymayan iktidar mensuplarının tarafıma yürütmüş olduğu müdahalelerin bir biçimiyle de şu an itibariyle karşı karşıyayım. 16 milyon İstanbullunun, İstanbul tarihindeki en yüksek üç oy oranına sahip bir biçimde seçim kazanmış birisine bu soruların sorulmasını halkın iradesine dönük sürecin bir parçası olarak görüyorum. Bu sebeple bu açıklamayı yapıyorum. Devamında soracağınız sorularla ilgili olarak esas itibariyle Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı yanıt vereceğim olmakla birlikte gerekli gördüklerime de yanıt vereceğim."
İmamoğlu soruşturmanın içeriğiyle ilgili diğer birçok soruya ise "soruları muhattap almıyorum" yanıtı verdi.
İmamoğlu’nun sorgusunun büyük bölümünde, soruşturmadaki Doğan, Meşe ve Çınar kod adları verilen üç gizli tanığın iddiaları soruldu. Gizli tanıklar, özetle şu iddialarda bulundu:
İmamoğlu, gizli tanık ifadelerine dayanan bu suçlamaların neredeyse tamamına şu yanıtı verdi:
“Bu soruyu muhatap almıyorum, şiddetle reddederim.”
Gizli tanık beyanları dışında İmamoğlu’na tanık beyanları da soruldu. Tanıkların isimleri verilmeden, özetle, şu iddiaları soru olarak yöneltildi:
İmamoğlu bu tanıklarla ilgili soruların tamamına “Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim” yanıtını verdi.
AKP’li eski İBB Başkanı Topbaş döneminde 10 yıllığına ihale verilen şirketin sahipleri ve alt yüklenicisine aynı işin ikinci kez ihale edilmesi de “hileli” denilerek İmamoğlu’na suçlama olarak yöneltildi.
Bilbord kiralama işine ilişkin söz konusu ihale sonrasında şartname ve sözleşmeye aykırı davranıldığı öne sürülürken, ihale kapsamına dahil edilmeyen kısımların da ticari amaçla kullanıldığı, bilboard sayısı azaltılarak kira getirisi yüksek olan giantboard sayısının yükseltilmesiyle sözleşmenin 3. yılında kamunun yaklaşık 1.2 milyar Türk lirası zarara uğratıldığı iddia edildi. İmamoğlu bu soruya da "muhatap almıyorum" yanıtını verdi.
İmamoğlu’na sorgusu sırasında, gizli tanık Doğan’ın ifadesinde “belediye şirketlerine sahte fatura kestiğini” öne sürdüğü Ahmet Çiçek isimli kişi hakkındaki iddialar da soruldu. Ancak sorguda bahsedilen Çiçek’e ait Neva Organizasyon’un, Topbaş’ın başkan olduğu 2014-2016 yılları arasında İBB’den 12 ayrı ihale aldığı ortaya çıktı. Bu firmaya Topbaş döneminde verilen toplam ihale bedelinin toplam 27 milyon dolar olduğu öğrenildi.
Üst geçit alanlarının reklam alanı olarak kullanılması ihalesine ilişkin eski İçişleri Bakanı Soylu döneminde verilen soruşturma izni Danıştay tarafından kaldırılmıştı. Buna rağmen söz konusu ihale de İmamoğlu'na suçlama olarak yöneltildi.
İmamoğlu'nun sorgusunun sonunda ise şunları söylediği öğrenildi:
"Gözaltına alındığım saatlerden, ifadeyi verdiğim şu ana kadar hissettiklerimden ifade anında sorulan sorulardan sonra kendimi; milletimiz, şehrimiz ve ülkemiz adına çok daha kötü hissettiğimi ifade etmek isterim. Türkiye’nin ulusal ve uluslararası birçok çözüme muhtaç konusu varken yukarıda sorulan sorular göstermiştir ki kumpas, uydurma, yalan ve komplo teorilerinden oluşan mesnetsiz suç isnatları ile gözaltına alındığım an itibariyle Türkiye’nin ve bütün dünyanın gündemine düşmüş olmak, ülkemizin itibarının ciddi zarar görmesi, demokrasi ve adaletin zedelendiğinin yaşanması çok üzücüdür.
Bilgi edindiğim kadarıyla ekonomiye yüksek etkisi, insanlarımızın umutsuzluğunun büyümesi ve özellikle gençlerin feryatla yapılan kötü muameleye tepkisiyle sonuçlanmıştır. Milletimize ve ülkemize ödetilen bu bedelin karşılığını bu kötü niyetli suçlamaları hazırlayanlar asla ödeyemeyecekler. Ben şahsen sadece kendi savunmamı yapmayacağım aynı zamanda bu hazırlığı yapan, bu suç isnatını bana yükleyen ve 16 milyon İstanbullunun gözaltına alınmış bir Belediye Başkanı dönemini yaşatan bu insanlarla ilgili yasal tüm haklarımı hayatım boyunca arayacağımı yargılanmaları için elimden geleni yapacağımı milletimin huzurunda söz veriyorum.
Benim hayat idealim tam da bu uygulamaların karşısında milletimizin adil bir ortamda yaşamını sürdürmesi mücadelesidir. Bu mücadele şu an itibariyle milyon kat artmıştır. Yapacak çok işimiz var. Önce adalet, sonra demokrasi ve bu kavramlarla güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti sürecinin Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılına kazandırmak olacaktır. Kimsenin hakkının yenmediği hukuk sisteminin en üst seviyede adil olduğu, gençlerin umutlu olduğu, liyatkatli bir yönetişim modelinin kamuda var olduğu bir gelecek için koşullar ne olursa olsun çalışmaya devam edeceğim. Bütün bunların olabilmesi için de bana düşen; yaşatılan ve yaşanan yargı tacizi dahil yürütülen tüm soruşturma süreçlerinde görüldüğü üzere, yargının ne yazık ki siyasi menfaatler için kullanıldığı ortama tümüyle son vererek; yeni bir demokratik ve adil bir sistemin ülkemizde var edilme mücadelesidir."
İmamoğlu’nun avukatları da soruşturmada 15 Temmuz 2016 öncesindeki yargı pratiğinin birebir uygulandığını belirterek, gizli tanıklarla suç delili yaratılmaya çalışıldığını, nereden elde edildiği belli olmayan kayıtların ve iddiaların kullanıldığını söyledi. İmamoğlu’nun derhal serbest bırakılmasını istedi.
İmamoğlu’na ifadesi sırasında MASAK raporundaki bazı tespitler de soruldu. Reklam ihalelerini aldığı belirtilen Hüseyin Köksal’a ait BVA isimli firma hesabından önce Köksal’ın kendisine, ardından Köksal’ın hesabından yine kendisinin ortağı olduğu Carsal isimli firmaya birkaç seferde toplam 50 milyon lira gönderildiği ve söz konusu paranın da Beylikdüzü’ndeki bir proje için İmamoğlu inşaata ödendiğine ilişkin iddialar sorulan İmamoğlu, şu yanıtı verdi: “Sorunun dayanağı MASAK raporu tarafıma ibraz edilmediği için bu aşamada ayrıntılı bir bilgi verememekle birlikte söz konusu husus tamamen bir anonim şirketin yasal satışından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda ayrıntılı bilgi ve belgeler bilahare yasal mercilere iletilecektir. Kaldı ki, İmamoğlu İnşaat 36 yıllık ailemize ait bir şirket olup belediye başkanı seçildikten sonra şirkette imza yetkim dahi bulunmamaktadır. Profesyonel olarak yönetilen bir şirkettir. Şahsımla ilgili tüm malvarlığı 3628 sayılı yasa uyarınca ilgili resmi merciler ve kamuoyunun malumudur. Bununla ilgili bir isnat varsa peşinen reddettiğimi beyan ederim” İmamoğlu’na ifadesinin devamında bu projenin yapıldığı arsaya ilişkin “İmamoğlu İnşaata ait bir arsanın Carsal Reklam isimli firmaya sattıktan sonra arsaya İmamoğlu İnşaata ait bir proje yapılmasındaki amaç nedir? Gayrimenkul devir işlemi firmalar adına kimler arasında yapılmıştır?” soruları yöneltildi. İmamoğlu ise sorunun “çelişki” içerdiğine dikkat çekerek, “Bu soruşturmada güdülen amacın gerçeğe ulaşmaktan çok karalamaya ve suç üretmeye yönelik olduğunu apaçık ortaya koymaktadır. Şöyle ki soruda Kültür A.Ş. tarafından BVA Reklam’a para ödendiği ifade edilmektedir. Oysa ki sunulan hizmetin mahiyetinden de anlaşılacağı üzere bir para verilmesi söz konusu ise tam tersinin olabileceği açıktır. Bu çelişki dahi az önceki beyanlarımızı doğrular niteliktedir” dedi. Üst geçit alınları, reklam panoları, bilbordlar gibi reklam alanlarının kiralanması ihalelerine ilişkin eski içişleri bakanı Soylu döneminde verilen soruşturma izninin Danıştay tarafından kaldırılması kararına rağmen, söz konusu ihaleler de İmamoğlu'na yöneltilen suçlamalar arasında yer aldı. İhaleyi alan firmaların üst geçitlerin iki yönüne de reklam panosu koyması ve pano yüksekliklerinin 2.1 yerine 2.9 metre olması gibi detaylar da usulsüzlük olarak değerlendirilirken, aynı kişi yada yakınlarına ait firmaların piyasa rayici altında muvazaalı biçimde teklif vererek ihale aldıkları, Kültür A.Ş yetkililerinin de bu kişilerle fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek ve sözleşmeye aykırı işlemlere göz yumularak kamu zararına neden olduğu öne sürüldü. Söz konusu reklam ihalelerini alan firmalardan birinin sahibi için “İBB seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'na sponsor olduğu iddia edilen iş adamı Hüseyin Köksal’ın amca oğlu” denilerek bahsedildi. İmamoğlu ise söz konusu ihalelere ilişkin sorulara “bu soruyu muhatap almıyorum, şiddetle reddediyorum” yanıtını verdi. |
© Tüm hakları saklıdır.