İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu
18 Mart 2025 20:18
Güncelleme: 18 Mart 2025 20:27
İstanbul Üniversitesi, iktidara yakın gazetecilerin uzun süredir dillendirdiği gibi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline karar verdi. Bu kararla birlikte artık gözler yargıya çevrildi. Yargı, bu kararı iptal etmez ya da yürütmesini hızlıca durdurmazsa, örneğin yarın bir erken seçim kararı alınması durumunda İmamoğlu’nun adaylığı Yüksek Seçim Kurulu tarafından uygun bulunmayacak. İmamoğlu’nun uzun dönem askerlik yapacağı iddiaları ise çok gerçekçi değil. Hukukçular, o dönemki koşullara ve diplomaya göre işlem yapıldığını, sahtecilik yoksa, aksi bir karar alınamayacağını söylüyor. Ancak tüm bu tartışmalardan önce yargının vereceği karar önem taşıyor.
Yargının tutumu iki açıdan kritik.
Birincisi zamanlama açısından önem taşıyor.
İmamoğlu’nun avukatları, “diplomanın iptali” kararına karşı öncelikle idare mahkemesinde dava açacak ve kararın iptalini isteyecek. Kararla birlikte bir düzenlemenin de iptali talep edilirse, zaman kazanmak için idare mahkemesi atlanarak doğrudan Danıştay’a başvuru yapılması da mümkün.
Avukatlar, bu başvuruyu yaparken, öncelikle “diploma iptali” kararının yürütmesinin durdurulması talebinde bulunacak. Bu talep, kritik önemde. Zira Türkiye’deki yargılama süreleri düşünüldüğünde, İmamoğlu’nun özel pozisyonu da göz önüne alındığında, yürütmenin durdurulması kararı verilmemesi durumunda hukuki sürecin ne zaman biteceği belirsizliği başlayacak.
İmamoğlu’nun avukatları ilk başvuruyu idare mahkemesine ya da Danıştay’a yapacaklar. Başvuruda “usul” başlığı önemli bir yer tutacak. Avukatlar, kararın “yok hükmünde” olduğunu savunacaklar.
Bunun iki gerekçesi var.
Öncelikle İmamoğlu’nun yatay geçişle İstanbul Üniversitesi’ne geçtiği aşamada, uygunluk kararını veren makam, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi… Fakülte bünyesinde oluşturulan komisyonun “uygun” görüşünü vermesinin ardından yatay geçişe kesin kararı da İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu vermiş.
Diplomadaki imza, İşletme Fakültesi Dekanı’na ve dönemin rektörüne ait.
İdare hukukçuları, idari işlemlerde kararı verenlerin geri alma kararı verebileceğine işaret ediyor. Buna göre İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun böyle bir karar veremeyeceği, kararın bu nedenle “yok hükmünde” olduğu savunuluyor.
İkinci olarak, avukatlar, YÖK Kanunu’nun 15. Maddesine göre, üniversite yönetim kurulunun idari faaliyetlerde rektöre yardımcı olmak için kurulan bir organ olduğunun yer alması itiraz noktası. Bu nedenle yönetim kurulunun “diploma iptali” gibi bir idari karar veremeyeceği savunuluyor. Kararın, “yok hükmünde” olduğuna yönelik ikinci itiraz da bu gerekçeye dayandırılacak.
Avukatların yapacağı başvuruda önemli bir noktayı da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın üniversiteye gönderdiği yazı oluşturacak.
Savcılık, İmamoğlu’nun diploması ile ilgili olarak, “evrakta sahtecilik” suçundan soruşturma başlatmış, bu kapsamda YÖK’ten yazı istemişti. Ardından üniversiteye, “İleride telafisi imkansız zararlara sebebiyet vermemesi" adına diplomanın iptali kararının verilmesi yönünde yazı göndermişti.
Avukatlar, savcılığın üniversite yönetimi üzerinde baskı kurduğunu, idari bir konuda, bu yönde karar alınması için talepte bulunma yetkisinin olmadığını, bu kararı ancak mahkemelerin verebileceğini savunuyor. Bu nokta da başvuruda önemli bir yer tutacak.
Yargının, diploma iptalleri ile ilgili verdiği çeşitli kararlar var ancak İmamoğlu ile ilgili süreç, pek çok açıdan ilk olma özelliği taşıyor. Bugüne kadar, aradan 35 yıl geçmesine rağmen, 1990’lı yıllarda verilen diplomalarla ilgili böyle bir karar verilmiş değil. Yatay geçişlerin usulsüz olduğu belirtilerek verilen bu karar, “zamanaşımı”, “idarenin kusurunun şahıslara yüklenmesi” gibi açılardan tartışma konusu.
Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda 2023’te verdiği, 2024’te Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, emsal niteliğinde bir kararı var.
İmamoğlu’nun başvurusunu önce idare mahkemesi karara bağlayacak. Ardından istinaf mahkemesi ve Danıştay süreçleri var. Bu süreçlerden sonuç alınamazsa avukatlar Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapacaklar.
Bu nedenle AYM’nin görüşü de kritik önemde.
AYM, söz konusu emsal kararında, doktorasını bitirip mezun olduktan bir yıl sonra diploması iptal edilen bir kişinin bireysel başvurusu üzerine, “eğitim hakkının ihlal edildiği” yorumunu yaptı. Kararda, “Gerek başvurucunun gerekse idarenin kusurlu hareket ettiği bu uyuşmazlıkta hatalı işlemden kaynaklanan tüm sorumluluğun başvurucuya yüklenerek -işlemin tesisinin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtikten sonra- diploma iptaline karar verilmesi iyi yönetişim ilkesinin unsurlarından olan idarenin tutarlılığı prensibiyle de çelişmekte ve kamu menfaatleri ile bireysel yarar arasında kurulması gereken dengenin bozulmasına yol açmaktadır. Diğer bir ifadeyle somut olayda idarenin de yükümlülüklerini ihmal etmesinden doğan külfetin sadece başvurucuya yüklenmesi sonucu ortaya çıkmış ve bu durum başvurucunun eğitim hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kılmıştır” denildi.
İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, bir dizi hakkı kaybetmesi sonucunu doğurması açısından önem taşıyor.
Anayasaya göre cumhurbaşkanı adayının dört yıllık bir lisans bölümünden mezun olması zorunluluğu var. Karar, İmamoğlu’nun adaylığının önünde engel.
Prof. Dr. Ali Ulusoy, bu nedenle, konunun ileride AİHM’ye taşınabileceğine dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin AİHM tarafından da gündeme alabileceğini söylüyor.
23 Mart’ta CHP, cumhurbaşkanı adayını belirlemek için ön seçim yapacak. CHP, ön seçimde Cumhurbaşkanı olma kriterlerini karşılayan kişilerin aday olabileceğini açıkladı. Bu nedenle, İmamoğlu’nun ön seçime girip giremeyeceği tartışıldı. Ancak karar CHP yönetimine ait. Üniversitenin kararına rağmen, CHP ön seçimi İmamoğlu’nun katılımıyla yapabilir ve cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu’nu gösterebilir. Ancak örneğin yarın erken seçim kararı alınması durumunda, yargıdan bir yürütmeyi durdurma kararı verilmemişse Yüksek Seçim Kurulu, İmamoğlu’nun adaylığını geçerli saymayacak.
Bir diğer tartışma İmamoğlu’nun askerliği. Diploması iptal olduğu için İmamoğlu’nun uzun dönem askerlik yapması gerektiği de iddia ediliyor. Buna örnek olarak da eski devlet bakanı Bahattin Şeker’in, sahtecilik yaptığı iddiası sonrası askere alınması gösteriliyor.
Ancak Prof. Dr. Ali Ulusoy, idare hukukuna göre bunun mümkün olmadığını, sahtecilik gibi bir saptama yoksa, o dönemki duruma göre yapılan askerliğin geçerli olacağını söyledi.
Prof. Dr. Ulusoy’un son yorumu da önemli:
“Üniversite yönetiminin kararında açık bir yetki gaspı söz konusu. İdare hukukuna göre bu kararı, daha önce yatay geçişe onay veren, diplomayı veren İşletme Fakültesi verebilirdi. Üniversite yönetiminin böyle bir yetkisi yok. İdari yargı da genellikle bu tür durumlarda sahtecilik olup olmadığına bakar. Sahtecilik durumunda bile diplomanın iptalinin haksız sayıldığı kararlar var. Ancak o dönemki koşullara ve mevzuata göre verilmiş karar nedeniyle diplomanın iptaline karar verilmesi, bunun yargı tarafından uygun bulunması gibi bir örnek yok… Ortada kazanılmış bir hak var. Buradan geri dönülmez.”
© Tüm hakları saklıdır.