Gündem

İmamoğlu’nun duruşmasının ardından Çelik ve Günaydın’dan tepki: Akın Gürlek’in yıllarca reislik yaptığı bir mahkemede İmamoğlu’nu yargılıyorlar

"Ekrem başkanın içeride az önce yaptığı savunma, bana göre 102 yıllık cumhuriyetin en tarihi savunmasıydı"

11 Nisan 2025 13:06

Güncelleme: 11 Nisan 2025 15:59

Ekrem İmamoğlu'nun Silivri Cezaevi'ndeki duruşması sonrası CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın açıklamalarda bulundu. Çelik, "Bir il başkanı 24 saat içerisinde 3 kere Silivri'ye 2 kere Emniyet Müdürlüğü önüne 1 kere adalet sarayına gitmek zorunda kalıyorsa bu Türkiye'nin adalet sisteminin ayaklar altına alındığının en somut göstergesidir." ifadeleriyle Türkiye'deki adalet sistemine dikkat çekerken Günaydın, "Cezaevleri içerisinde adil bir yargılama yapılabilir mi? Kim bunu sağlayabilir? Kim buna insanları inandırabilir?" diyerek davanın Silivri'de görülmesine tepki gösterdi. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan 'yolsuzluk' operasyonu kapsamında 23 Mart'tan beri Silivri'de tutuklu bulunan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada bugün Silivri’de hâkim karşısına çıktı. İki gün kala Çağlayan'dan İmamoğlu'nun tutuklu olduğu Silivri'deki duruşma salonuna alınan davanın ilk duruşmasına çok sayıda CHP milletvekili ve belediye başkanları da katıldı. Dava, 16 Haziran'a ertelendi. Çelik ve Günaydın'ın açıklamaları şöyle:

Özgür Çelik: Erken seçim sandığıyla bu otoriterleşen iktidarı değiştireceğiz

"Çok kıymetli yurttaşlarımız Silivri'deyiz. Bugün aslında İstanbul'un dört bir yanındayız. Çünkü üç ayrı duruşmayı takip ediyoruz.

Çağlayan Adliyesi'nde il binasının satın alınmasıyla ilgili bir dava süreci devam ediyordu. Bugün bir rütbesi vardı. Avukatlarımız Çağlayan'da takip ediyorlar.

Biz şu anda Silivri'deyiz. Ekrem Başkanımızın davasını takip ettik ve buradan da büyük çekmece adliyesine geçiyoruz.

Saat on beşte de yine Büyük Çekmece Adliyesi'nde Ekrem Başkan, Beylikdüzü Belediye Başkanı'yken yapılan bir ihaleyle ilgili bir dava süreci var. Bugün sabah üç ayrı noktadaydık ama sadece son yirmi dört saatte Silivri'ye benim üçüncü gelişim yirmi dört saat içerisinde üç kere Silivri'ye geldim. Iki kere Vatan Caddesi'nde Emniyet Müdürlüğü önüne gittim.

Ve gazeteciler için bir kez de Çağlayan Adliyesi'ne gittim. Silivri bir toplama kampı İstanbul'un Emniyet Müdürlükleri ve Adalet Sarayları da adaletsizliğin merkezleri haline gelmiş durumda. Yani bir il başkanı yirmi dört saat içerisinde üç kere Silivri'ye iki kere Emniyet Müdürlüğü önüne bir kere adalet sarayına gitmek zorunda kalıyorsa bu Türkiye'nin adalet sisteminin ayaklar altına alındığının en somut göstergesidir.

Şimdi biz buradayız tabii genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ve partimizin çok çeşitli kademelerinden yol arkadaşlarımızla burası bir abluk altına alınmış partililerimiz ve İstanbullular da yolun yukarı tarafındalar. Yani cezaevi girişinin diğer tarafındalar ve bu tarafa geçemediler. Onlarla birlikte bir mücadeleyi sürdürüyoruz.

Mücadele kararlılığımızı hiç durmadan sürdürmeye devam edeceğiz. Dün buradan yüz otuz öğrencimizi hep birlikte aldık. Ama içeride kalan öğrencilerimiz var.

İçeride kalan öğrencilerimizi alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Belediye başkanlarımızı tüm siyasi tutsakları içeriden alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Ve Cumhurbaşkanı adayımızı 15.5 milyon oyla seçilen Cumhurbaşkanı adayımızı Silivri zindanından alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.

Mücadele o zaman da bitmeyecek. Erken seçim sandığını milletin önüne getireceğiz. Erken seçim sandığıyla bu otoriterleşen iktidarı değiştireceğiz ve Türkiye'nin demokrasi mücadelesini başlatacağız.

Kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Ekrem Başkan içeride az önce çok tarihi bir savunma yaptı. Bana göre 102 yıllık Cumhuriyet'in en tarihi savunmasıydı."

Gökhan Günaydın: Başsavcının eski heyet üyesi Ekrem İmamoğlu'nu yargılıyor

"Evet demokrasi ve hukuk tarihimiz açısından gerçekten kara bir gün yaşıyoruz. Asla tesadüfle ve kurallarla açıklanamayacak bir dizi olay bizi Silivri Cezaevi kampüsüne getirdi. Neydi konu? Ekrem Başkan'ın terörle mücadele eden kamu görevlisine hakaret ettiği ve tehdit ettiği iddiasıyla açılan bir dava.

Soruşturmanın başlatılmaması gerekiyorken maalesef iddianameye dönüştü ve o iddianame on dördüncü ağır ceza mahkemesine düştü. Çağlayan Adliyesi'nde kırk dört ağır ceza mahkemesi var. Bu kırk dört ağır ceza mahkemesi UYAP sisteminden tesadüfen hangi mahkemenin hangi davayı görüleceğine karar verilen bir düzene sahip.

Ama gelin görün ki Akın Gürlek'i tehdit ettiği iddiasıyla açılan dava Akın Gürlek'in yıllarca mahkeme başkanlığı yaptığı 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tesadüfen düşüveriyor. Sonra 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin şu andaki başkanı kim? Akın Gürlek'le üç ayrı mahkemede birlikte mahkeme üyeliği yapmış kişi şu anda mahkeme başkanlığı yapıyor. İşte biz böylesine 44 ağır ceza mahkemesi arasından Akın Gürlek'in yıllarca reislik yaptığı mahkemeye düşmüş bir mahkemede Ekrem Başkan'ın yargılanmasına tanık oluyoruz.

Yani başsavcı hakkında hakaret iddiasını başsavcının yardımcısı soruşturuyor. Başsavcının yardımcısı onu iddianameye bağlıyor ve baş savcının eski heyet üyesi Ekrem İmamoğlu'nu yargılıyor. Biz de buna hukuk düzeni diyoruz.

Söylüyoruz ki biz Türkiye'de hakimlerin ve mahkemelerin varlığına inanmak istiyoruz. Ancak kurulan düzenin de farkındayız. Peki bununla kaldı mı arkadaşlar? On dördüncü ağır ceza mahkemesinde ve Çağlayan'da görünmesi gereken duruşma birden bire Silivri Cezaevi kampüsü içerisindeki İkinoğlu duruşma salonuna alındı.

Burada yaşı yeten hepimiz bu salonları tanıyoruz. Bu salonlarda kumpas davalarının nasıl görüldüğünü biliyoruz. Ve aynı salonda bugün başka davaların takipçisi olmaktan büyük bir üzüntü duyuyoruz.

Neden Silivri'ye alınmış davalar? Çünkü katılımcı çok olabilirmiş. Dolayısıyla tarafların mağduriyetini önlemek ve katılımı artırmak için Silivri'deki büyük salonu almışlar. Evet Silivri'de salon büyük ama Çağlayan'dan bu tarafa yüz yirmi kilometre.

Cezaevleri içerisinde adil bir yargılama yapılabilir mi? Kim bunu sağlayabilir? Kim buna insanları inandırabilir? Dolayısıyla böyle bir ortam içerisinde bir dava başladı. Sevgili il başkanımızın da söylediği gibi Ekrem İmamoğlu tarihi bir savunma yaptı ve dedi ki ne hakareti kardeşim? Ne tehdidi kardeşim? Benim söylediğim şey Türkiye'de adaleti ve hukuku tesis edeceğiz.

Başsavcının ailesi ve çocukları da dahil olmak üzere herkesin güvenliğini bu tesis edilen adalet ve hukuk mekanizması sağlayacak. Arkadaşlar bunun neresinde tehdit var? Neresinde hakaret var? Ama bugün 16 milyonun temsilcisi ve bu düzeni üç kere yenmiş olan Ekrem İmamoğlu, tutuklu olarak ve sanık sıfatıyla burada yargılanıyor. Bunun kabul edilebilebilir bir tarafı yoktur.

Ayrıca bir tesadüf daha söyleyeyim. Bugün 11 Nisan 2025 bizi ilgilendiren 3 ayrı dava 3 ayrı adliyede..."