Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) bu yıl ve önümüzdeki yılları kapsayan küresel ekonomik büyüme tahminleri dünya ekonomisinde büyük sıçrama beklenmediğine işaret ediyor. IMF'nin tahminleri doğru çıkarsa dünya ekonomisi bu yıl yüzde 3,1, 2017'de ise yüzde 3,4 oranında büyüyecek.
Bu oranlar IMF'nin temmuz ayındaki tahminlerini revize etmediğini gösteriyor. Ancak yılın ikinci yarısında bazı ülkelerin beklentilerinin kötüleştiği de gözden kaçmıyor. Amerikan ekonomisinin büyüme hızı 2016 sonunda yüzde 1,6'yı ancak bulacak. IMF'nin temmuz ayındaki tahmin raporunda ise Amerikan ekonomisi için yüzde 2,2'lik büyüme tahmininde bulunulmuştu. Fransa, İtalya, Kanada, Meksika ve Sahra altı Afrika ülkelerinin görünümü de temmuz ayından bu yana negatife döndü.
IMF uzmanları Almanya açısından ise iyimser. IMF, Almanya'nın ekonomik büyüme beklentisini bu yıl için yüzde 1,6'dan yüzde 1,7'ye, 2017 için ise yüzde 1,2'den yüzde 1,4'e çıkardı.
İspanya ile ilgili tahminlerde de yakın geçmişe göre iyileşme olduğu göze çarpıyor. IMF İspanya'nın tahmini ekonomik büyüme hızını yarım puan artırarak yüzde 2,2'ye çıkardı. Japonya'nın büyüme hızı ise yüzde 0,5'te kalacak ama bu cüzi artış bile temmuz ayındaki tahminlerin üzerinde.
Küreselleşme tehlikede
Ekonomik büyüme açısından dünyanın çeşitli bölgeleri arasında dalgalanma göze çarpıyor. Bir ülke büyüme hızını artırırken bir diğer ülkenin ekonomisi daralıyor.
IMF baş iktisatçısı Maurice Obstfeld, genel görünümü ‘dünya ekonomisinin yatay seyri' olarak nitelendirdi. Büyümenin çoktandır arzulanan düzeye çıkmadığını belirten Obstfeld, birçok ülkede küçük bir azınlığın ekonomik gelişmeden pay alabilmiş olmasının siyasi etkilerinin büyüme hızının daha da düşmesine yol açabileceği tahmininde bulundu.
Bu eğilim en çok ABD ve Avrupa'da kendini hissettiriyor. IMF baş iktisatçısı Obstfeld tahmin raporu hakkında bilgi verdiği Washington'daki basın toplantısında, "nispeten zengin bazı ülkelerde bütün sorunların suçunu küreselleşmeye yıkan ve diğer ülkelerle aktif işbirliği yapmak yerine ülkesini dünya ekonomisinden soyutlamaya çalışan siyasi akımların peyda olduğunu" söyledi.
ABD'nin Cumhuriyetçi Başkan adayı Donald Trump da seçildiği takdirde ülkesinin imzaladığı bütün ticaret anlaşmalarını gözden geçireceğini söylemiş, Demokrat Partili rakibi Hillary Clinton ise Pasifik bölgesi ülkeleriyle kararlaştırılan serbest ticaret anlaşmasına (TPP) karşı çıkmıştı.
IMF baş iktisatçısı Maurice Obstfeld, Büyük Britanya'nın Avrupa Birliği'nden ayrılma kararının da himayecilik trendinin göstergesi olduğunu söyledi. Obstfeld piyasaların bu karara henüz panik tepkisi vermediğini, ancak Britanya'nın ayrılma kararının uzun vadeli etkilerini şimdiden kestirmenin mümkün olmadığını belirtti.
Risk ve tavsiyeler
IMF, dünya ekonomisinin önümüzdeki yıldan itibaren toparlanmaya başlamasını engelleyebilecek risklerin bulunduğunu belirtti ve "Çin'deki istikrarsız gelişmeyi, hammadde fiyatlarının yeniden dibe vurmasını, finans piyasalarındaki gerginliğin artmasını, iklim değişikliğinin yol açtığı olumsuzlukları, ticari bariyerlerin yükseltilmesini ve jeopolitik krizleri" buna örnek gösterdi.
Büyümeyi teşvik görevinin hükümetlere düştüğünü belirten IMF baş iktisatçısı, öncelikle ticari engellerin kaldırılıp istihdam piyasasının reformdan geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. Sanayi ülkeleri merkez bankalarının gevşek para politikasından sapmasının küresel büyümeyi olumsuz etkileyeceğini söyleyen Maurice Obstfeld, ekonomik konjonktürün desteklenmesinde merkez bankalarının faiz politikası dışındaki alışılmamış yöntemlere başvurabileceğini sözlerine ekledi.
Amerikan Merkez Bankası (FED) bir sonraki faiz artırımı için elverişli zamanı kolluyor. Avrupa Merkez Bankası'nın ise ucuz para politikasını sürdürmesi, hatta likiditeyi daha arttırması bekleniyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Reuters/AFP/AB/AG/HS