Politika

Sırrı Süreyya Önder: Bahçeli bana "Daha barış halayı çekeceğiz" demişti; Öcalan Bahçeli'nin açıklamasına bir parça şaşırmış, "Meclis'e gelmeme gerek yok, buradan konuşurum" dedi

03 Mart 2025 19:51

Güncelleme: 03 Mart 2025 21:13

T24 Haber Merkezi

TBMM Başkanvekili, DEM Parti İstanbul Milletvekili ve İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder,  katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin olarak açıklamalarda bulundu. Önder, Şenyaşar ailesinin barış yemeğindeyken, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a çağrı yaptıktan hemen sonra kendisini aradığını ve "Daha barış halayı çekeceğiz" dediğini aktardı. Önder, Öcalan'ın, Bahçeli'nin Meclis çağrısına ilişkin olarak, "Onu çok zorluyorlar, onun işini güçleştirmeyelim, ben Meclis'e gelmeyeyim, orada siz varsınız, ben buradan konuşurum" dediğini söyledi. Yapılan çağrının PKK tarihinde bir ilk olduğunu belirten Önder, "Öcalan'ın çağrısı hepsine, evet. İlkesel olarak hepsini kapsıyor. Ağırlıklı olarak ana muhatap PKK, YPG örgütlenmesi de Öcalan'a ilhamla yapılan bir şeydir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yapılan çağrıya mesafeli olduğu söyleminin doğru olmadığını belirten Önder, Erdoğan'ın yakın zamanda İmralı heyetiyle görüşme ihtimâlinin olduğunu söyleyerek, "Bildiğimiz kadarıyla bir mesafesi yok. Yine resmi bir şey değil ama sanırım, önümüzdeki bir zaman sürecinde yüz yüze bir değerlendirme, görüşlerini dinleme, önerilerimizi aktarma, yaşanan süreci paylaşma anlamında belki bir görüşme de olacaktır" dedi.

Giden canların geri getirelemeyeceğini, kalanlar için en iyi çarenin barış olduğunu ifade eden Önder, 11 yıl önce "Birinci çözüm süreci'nin" sarsıntıya uğradığı zaman bu işin Devlet Bahçeli ile çözüleceğini ifade ettiğini hatırlattı. Bahçeli'nin siyasi yaşamda tanıdığı en zarif insanlardan biri olduğunu söyleyen Önder, " Aslında Öcalan birinci çözüm sürecinde de silah bırakma noktasındaydı. Çok uzun sürer daha önce olanları anlatmak" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "süreç" ifadesi kullanmasına şerh düşen Önder, gelinen noktanın süreç olmadığını, kendisinin Özel'e yanlış aktarmış olabileceğini ifade etti. Önder, "Bu süreç olarak adlandırılamaz. Süreç iki taraf iradi olarak bir şeyi açıklar, onun adına süreç denir" dedi.

PKK'nın, silah bırakma çağrısına uyacağını ifade eden Önder, YPG, YPJ gibi örgütlerin "Öcalan ilhamıyla" kurulduğunu, yapılan çağrının PKK ana odaklı olsa da diğer örgütlerin de bu çağrıya uyabileceğini belirtti.

Önder, kulislerde konuşulmaya başladığı an gündemde şok etkisi yaratan Bahçeli-Demirtaş görüşmesine ilişkin olarak, "Bahçeli, Başak Demirtaş'ın ameliyatını duymuş. Demirtaş'la benim telefonumdan görüştü, şifalar diledi. 'İnşallah iyi günler, güzel günler gelsin' dedi" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, İmralı heyetiyle yüz yüze görüşebilir

Önder: Bahçeli, Demirtaş'la telefonum üzerinde görüştü, "İnşallah iyi günler, güzel günler gelsin" dedi

Habertürk TV'de Mehmet Akif Ersoy'un yayınına katılan Sırrı Süreyya Önder'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bahçeli beni aradığında daha barış halayı çekeceğiz demişti"

"Öncelikle teşekkür ederim. Aslında ikimizle de sınırlı olmaması lazım, insanlarımızın birbirini bu içtenlikle dinlemesi gerekiyor. Önyargılarını bir süzgeçten geçirmeye ihtiyacı var. Dünyada bizim kadar böyle bir meselede bu kadar can ve zaman kaybına uğramış hiçbir yer yok sanki. Asker, polis, Kürdün evladı toprağa giren kim var ise onların hatırasının önünde eğiliyorum. Geride bıraktıkları giden canı getirmek mümkün değil. Kalanların yaralarına bir nebze olsa çare olmaya çalışmak gidenlerin anısına yapabileceğiz sağlıklı bir iş olur. 

Şehit aileleri gazileri, Kürtlerin mağduriyetlerini incitmeyecek. Geleceği kurarken, bu ülkenin en mutena yerine koyarak çocukların gözüne bakarak bu barışı kurmamız gerekiyordu. Ait olmadıkları sorumlu olmadıkları bir meseleyi biz dövüştük şimdi de siz dövüşün gibi bir haksızlık söz konusu. Şehitlerimiz bizim için aziz, onlara hak ettikleri saygıyı ciddiyeti göstereceğiz ancak barışı kurarken evlatların gözlerine bakacağız onlara böyle bir miras bırakmayacağız. 

Canlar söz konusu. Bütün dünya bir araya gelse giden canı getiremez. İkincisi de zaman. Bu anlamda büyük bir iş. Devlet Bey bire bir insan ilişkilerinde şu siyasi yaşamda gördüğüm haza en zarif insanlardan birisidir. Aslında insanlar da buna tanık oldu. Fakat hafıza-ı beşer nisyan ile malul. Efendim Ahmet Türk cezaevine alındığında açık açık beyan ederek; yani 2016-17 gibi tarihti. Orada gazetecileri topladı, Ahmet Bey'in behamahal tutuksuz olarak yargılanmasını söyledi. Nitekim bu iddiasının arkasında durdu.

Nitekim Ahmet Abi'nin sağlık sorunları vardı, hala vardı. İmrali'ya gelirken ona bir dinamo oldu. Ahmet Bey tutuksuz yargılanmaya başladı. Daha önce değişik adlarla kurduğumuz partilerin milletvekilleriyle her vesileyle tokalaşan, halini hatırını soran, yakınını kaybettiğinde taziye için mutlaka arayan ama siyaseten en sert şekilde tartıştığımız bir rakimizdi. Fakat bu asaleti Devlet Bey'den başka pek kimseden görmedik. Kendim cezaevine girdiğinde, Pervin Hanım üzerinden bana 'geçmiş olsun' mesajı göndermişti. Yapabileceği bir şey olup, olmadığını sormuştu.

Bu konuda farklı görüşüm vardı. 11 yıl önce dile getirmiştim. Birinci çözüm süreci sarsıntıya uğramıştı. O zaman bu meselenin Devlet Bey'le çözüleceğini söylemiştim. Bu işte ciddiyet ve samimiyet iki altın anahtar. Yaptığınız iş büyük iş. Canlar söz konusu. Bir canın bütün dünya bir araya gelse giden canı geri getirmek mümkün değil. İkincisi zaman, taklidi yok. Akıp gider. Bıraktığı tahribat bir yanda. Böyle büyük işe kalkışanlar bununla doğru orantılı ciddiyet ve samimiyetin sahibi olmalılar. O anlamda bu lafı söyledim. Biraz da tanıdığım için Devlet Bey'i söyledim.

"Özgür Bey, süreç gibi algılamış onun vebali ve sorumluluğu benimdir"

Sayın Özgür Özel'e ben söylemiştim. Yeterince anlatamamışım sanırım. Bu arada sayın Özgür Özel'in yaklaşımı, duyarlığına, temkinli şerhlerine, gayretine teşekkür etmek boynumuzun borcu. Bu meselede kendisini gayet duyarlı, sorumlu yaklaşım içerisinde gördük her zaman. Ben bunun böyle adlandırılacağını bilmeden, bu bir süreçtir, her zaman kapı arkası diplomasisi yürür. Hini hacette lazım olacak mekanizmalardır bunlar.

Milletvekili olduğum günden beri partiden arkadaşlarımın beni davet etmesi, yeni bir süreç olmalı, partinin iki hafızası, bir arkadaşımız cezaevinde, birisi yurt dışında. Sayın Balüken ve sayın Demirtaş'a selamlarımı göndereyim. Sağlığım elverişli değildi. Geldik görüştük. Bu süreç olarak adlandırılamaz. Süreç iki taraf iradi olarak bir şeyi açıklar, onun adına süreç denir. Bu ilişkiler 1 yıldır yürüyordu dedim, Özgür Bey süreç gibi algılamış onun vebali ve sorumluluğu benimdir.

2015'te 2012'de diyelim kendisiyle birlikte bir süreç yürüttük. Dolayısıyla tanıdığımız bir insan kapasitesini hakimiyetini bildiğimiz bir insan. Bu gittiğimizde normalde kendisi tokalaşır ve yer gösterir ve buyur eder. İlk bir birbirimize sarıldık normalde böyle bir insan değildir. Sağlığımı sordu arkadaşları sordu normalde biz bir aktarım yaparız dışarda şu gelişmeler var diye. Pervin hanım konuşur önce sorularını sorar kendi fikirlerini söyler, devlet yetkilileri de oturur beklerler. Bu sefer bizi durdurdu dedi ki zamanımızı verimli kullanalım, aktarım yapmak istediğinizin farkındayım ama bu sefer yalnızca ben konuşayaım dedi.

Mevzuya dahil olmadık büyük bir akıcılıkla bugün bildirisinde açıkladığı şeyi tarihsel sosyolojik arka planını anlattı. Bunların tarihsel olarak neden gerekli olduğunu anlattı. Tarihsel olarak nereye yaslandığını anlattı. Aslında Öcalan birinci çözüm sürecinde de silah bırakma noktasındaydı. Çok uzun sürer daha önce olanları anlatmak. İnsanlar çok vicdansızlar. 1 kişi de sürecin akamete uğraması konusunda yav bunu bir anne de izliyor biz ya da başkaları can üzerine pazarlık yapar mı diye sormuyor. Bu ülkenin trajedisidir sorun olan alanı ekmeğe bağlarsın bunun çözümü için tedbirler gelişir kendi sektörlerlerini oluşturur o viledalı her şeyi bildiği insanlardan tut silah tüccarlarına kadar herkes rant sağlar. 

"Herkes bir irade beyanında bulundu, PKK, Öcalan, güç kuvvet veren ülkeler irade beyanında bulundu"

İnsanın midesi kaldırmıyor. Bir ana ve bir evladı gözünün önüne getir doğuştan sahip olduklarını gözünün önüne getir. Beş dakika teffekkür etmeden arada hiçbir gri alan yok itiraz etme yok yaftalama var. Çatışmalı süreçler üç organımıza ağır hasar veriyor. Kalbimize, gözümüze ve kulağımıza. Kalp nasır bağlıyor göz görmez kulak duymaz oluyor. Herkes bir irade beyanında bulundu. PKK, Öcalan, güç kuvvet veren ülkeler irade beyanında bulundu. Devlet hükümet irade beyanında bulundu. Herkes bir çağrı beyanında bulunuyor. 

Bana denilmedik şey bırakılmadı. Divane bu insanlar. Akıl insanı terk eder sonra deli diyoruz bu insanlar akıldan vazgeçmişler. Bu değrlendirmeyi yapanlar. Benim kullandığım cümle bir şerh cümlesi değildi. Daha açık olarak bu mektup belli mutabakatların sonucunda verilmiştir. Türkiye'nin önündeki en az 100 yılı kuruyorsunuz. Bu yazının mimarisi fazlası eksiği dili kimse kimse bir şey dayatmadığı için her şeyi ince ince hesap etmek zorundasınız. Sayın Öcalan da öyle yaptı. Devlet yetkilileriyle tartıştılar. En sonunda öyle oldu. Bu mektubu kimse metin okuma zahmetiyle okumuyor. 

İnsan denilen varlığın maliyeti olamayacağı için onun maliyetine girmiyorum bile. Allah kelamı değil bunu da bir insan evladı getirmiş. Bir geniş bir mutabakat sağlanırsa ona geçilir. 16 seneden başlıyor bazı temaslar. 16 sene hapis cezası. 

"Öcalan dedi ki 'Ben Meclis'e gelmeyeyim, orada siz varsınız, ben buradan konuşurum"

Ben Meclis'e gelmeyeyim, orada siz varsınız, ben buradan konuşurum' dedi.İlk görüşmede fesih ya da başka bir şey anlatmadı. Bu işi gerçekten kendisinin niye bu ihtiyacı hissetiği. Bir dünya, bölge, ülke analizini tarihselliği ile birlikte günümüze getirip tartıştı bizimle. Bahçeli'nin konuşmasıyla ilgili 'Ciddi bir insandır, ne kast ediyor, bunu anlamaya çalıştım, sonunda çözdüm, sorumluluk sahibi, vicdan sahibi, ben de buna çok yüksek kıymet biçtim' dedi. 'Yaklaşmakta olan, uluslararası ve bölgesel ölçekte bizi bekleyen akıbeti, faturasını, toplumsal maliyetini bizi ve çocukların ödeyebileceği ferasetini gördü ve buna yüksek değer biçtim' dedi.

Sayın Mesut Barzani de ilginçtir '3 gün düşündüm' dedi. AK Parti de muhtemelen düşündü.Sayın Bahçeli Meclis'te gelsin konuşsun, demişti. Dediğinden ricat edecek seciyede bir insan değil. Hep arkasında durdu. Sayın Öcalan dedi ki 'onu çok zorluyorlar, onun işini güçleştirmeyelim, ben Meclis'e gelmeyeyim, orada siz varsınız, ben buradan konuşurum' dedi. Bir talebi oldu mu? Hayır ve asla! Bu işin hiçbir şartı yok. Ön şart ya da sonrasında bir şart yok. Bunu bütün şerefimle söylüyorum. Ben de ömrünü bu işe vakfetmiş bir barış emekçisiyim.

Bu uğurda toprağın altına giden insanlar, yıllarca zindanda kalan, aşını, işini sağlığını kaybedenler var. Memleketin hassasiyetinin hepsini aynı kantarda tartarsak. Kürtler de soruyor. Birlikte kuracağız bu barışı. Birbirimizin ufkuna bakacağız. Bunun başka yolu yok. Şerefim üzerine temin ediyorum ki, bu işin pazarlığı ya da şartı yok. Ben de bu lafı kolay kolay kullanmam. Yarın gök kubbe altında ayan olmayan hiçbir şey yok.

Kürt'ün gelebileceği en yüksek konum Kürt kökenli yurttaş. Kürt küfür yerine kullanılıyordu. Siyaset meydanında Ali Kırca'nın programında Kürt lafı geçmiş o zamandan sonra onu izler oklmuş Kürtler. Kürt deyince haindir teröristdir falan diyorlardı ama biz gerisini dinlemiyorduk Kürt lafı geçince. Nevruz mesela önce yoktur dendi sonra Türk'ün bayramı dendi sonra kutlayabillirsiniz ama w ile yazamayacaksınız dedi. Sonra şebek bir vali olanaüstü halin parasını zimmetine geçiren, ateş yakıp üstünde atladı falan. 90'larda bu halk bayramını kutlamak için 92 kişi hedef gösterildi. 

Bahçeli, Kürt ve Türk'ün ortak cumhuriyeti dedi. İşte paradigma değişikliği. Cumhurbaşkanı irade koydu. İnsan Hakları Evrensel Beyannemesinin başlangıcından bahsediyoruz, bir insan kendi ana diliyle doğar yaşar. 

"Hasan Cemal'e selam edelim"

Hasan Cemal, bizi izliyormuş. Selam edelim. Diyor ki 'Bir kolunda üç düğme bir kolunda dört düğme' Hasan abi bana bir ceket alsın. İrfan Aktan'a da mahçup oldum. İlk ona çıkmadım diye. Demokratik Kürt siyasetinde emek göstermiş bütün arkadaşlara, bu lafı söyleyemeye mecburuz hepimizin vekilliği kadar hapishane çile çekmişliği var. Bu ülke bölünmeyecek kardeşim, bu ülke bize zimmetli. En çok bize zimmetli biz zan altında kaldığımız için. Bu ülke hepimize zimmetli. Bunun sözünü buradan veriyorum. Yediğimiz yok içtiğimiz yok çileden başka. Türkiye'nin hepsi beni seviyordu yarısı sövmeye başladı.


"Öcalan'ın çağrısı ağırlıklı olarak PKK'ya"

Bu katlanmak zorunda olduğumuz bedeldir. Abdestine güvenenin namazından şüphe olmaz, bu ülkeyi bölmeyeceğiz, böldürtmeyeceğiz. Biz olmaya bakmamız lazım. Ben en mesnetsiz iddialarda bulunan insanlardan en cepheden karşı çıkanlara kadar azami bir saygıyla karşılıyorum. Düşüncemizden ve doğrultumuzdan eminiz. Gelin katkı sunun. Kalbimiz elimizde geziyoruz. Acı yalnız bir yere tahsis edilecek bir şey değil. İnsanların cenazesi sokaklarda kaldı. Birlikte ne yapabiliriz? PKK uyacak mı diye soruyorsunuz, uydu.

PKK tarihinde bu kadar net ilk mektup sayılabilir. Bütün irademizle bunun etrafında duracağız. İlksel olarak tüm örgütleri kapsıyor ama özgünlüğü olan yapılar içinde bir şerh söz konusu. Birlikte konuşalım tartışalım. Öcalan'ın çağrısı ağırlıklı olarak PKK'ya. Ana muhatap o fakat ama bir YPG'De Öcalan'dan ilhamla yapılan bir şeydir. Orada kadınlar esir pazarına düşürüldükten sonra olan mücadelenin sonucudur. Ama açıklayıcı olan ne? İlkesel olarak bunu artık silah çizgisinden çıkaracağız. Gerisi sen ben olmaktan çıkarız biz oluruz. Bir problemizi var seni vurmayacağım ama problem de orta yerde duruyor. Akif bey o zaman sandalyemi kaldıracağım sizin yanınıza getireceğim varsa paydaşları onlar da gececek. En gemiş anlamda ilk defa bizim meselemiz oldu. İkna edebilirsek ikna edeceğiz. Bunun içinde silah, cebir,zorlama aradan çekiliyor. Viledalı arkadaşlara söyleyelim şu ilksel noktaya bakalım.

"Pervin Hanımla birlikte bir Rojava'ya da gideceğiz"

Kimsenin samimiyetini sorgulama hakkımız yok. Yolda gözükecek. Samimi misin bunu görmek bir günlük iş. Siyaset insanlar için yapılır. Bir siyasetçi için en büyük yaptırım yalancı çıkmaktır. Silahlar devre dışıdır. Bütün herkes için geçerlidir fakat Pervin Hanımla birlikte bir Rojava'ya da gideceğiz. Bir sorundan bahsediyoruz çözeceğiz çözmek zorundayız. Birlikte ele alacağız. Bizim için iyi olan neyse oraya yoğunlaşacağız.

"Bu ülkenin teröristi bitmiyor"

Pervin hanımla Menderes'in ilk defnedildiği yeri ziyaret etmek istedik. Huda-i nabit nergisler yetişmiş bu kabirlerde. Nergisler hatta dedim ki bundan en üç buket yapalım birini sayın Erdoğan'a birini sayın Bahçeli'ye birini de bizim eş başkanlara götürelim dedim . Aldım fakat dedim ki yanlış anlaşılma şeyi olabilir eş başkanlarımıza verdik diğerlerini yanlış anlaşılır diye vermedik. Doğallığını bozmadan bir betona gömmeden burada biraz ihtimam gerekiyor. İslamiyette kabre rıft ile yaklaşmak önemlidir.

Celal Bayar komitacıydı teröristi dünün paradigmasıyla. Sonra bu ülkeye Cumhurbaşkanı oldu. Sonra kendi tevkif etmeye başladı insanları teröristler diye. Sonra kendi idama mahkum oldu. Menderes ve iki arkadaşı asıldılar. Ve terörist olarak idam edildiler.

Sayın Bayar yaş ahdiyla bu ülkenin kurucu babalarından biridir. Ege'deki bugün düğün folklörü haline gelen zeybekler dünün teröristiydiler. Devlet zorla bastırdı. İtibarı iade edildi lafına da takığım. Kabri buradan taşındı bu insanların. Vatan caddesindeki de bundan farklı değil. Menderes'i asanlar halk kahramanıydı 27 Mayısçılar. Madanoğlu ve onun etrafındaki insanlar. Bu ülkenin teröristi bitmiyor. Bu bir kısır döngü.

DEM seçmeninden de elbette şaşkınlık yaşayanlar olmuştur. Üç lider de elinden geleni yapmıştır. Ben MHP camiasını bilemem ama biz seçmenlerimizle akraba gibiyiz, geniş bir aileyiz. Bu kuşkular 24 saatte dağıldı. Biz şimdi 120 noktada halk toplantıları gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Var ise verimsiz bir alana hapsolmuş düşünceler onları aydınlatmaya çalışacağız. DEM aslında ilk defa kendi işini görmeye başladı. 

Yasa, anayasa diyoruz. 50 senedir Kürt illerinin anayasası terörle mücadele kanunu. Burada bir kahvede taşkınlık yaparsan, taşkınlık yapma suçuyla kovuşturulursun. Orada bir şey yapharsan terörle mücadele kanunu. Bizim için anayasa cari değildi. Ben daha önce Cumhuriyt'in demokratikleşememesi ile ilgili bir laf söyledim. Mürteci bile ilan ettiler beni. Duymadığım bir o kalmıştı.

Öcalan'ın PKK üzerinde hala ve her zaman güçlü. Gök kubbe altında neresi varsa. Belirleyicidir. Orada bir emir komuta mekanı yok. Orada tartışılıyor bu meseleler. Maaşlı çalışan personel yok. İnsanlar dertleri, itirazları uğruna gelmişler sürecin içine girmişler. Tartışmak ayrı bir şey belirleyici olmak, perspektifini, teorisini oluşturabilmek, güç ve kapasite Öcalan'dadır. Örgüt bunu 24 saat geçmeden çok net, hiçbir şart kipi içermeyen bir mektupla kamuoyuna duyurdu.

Bahçeli- Demirtaş görüşmesi

Başak Hanım bir rahatsızlık geçirdi, ciddi bir rahatsızlıktı. Bir anlamda yaşamsal bir şeydi. Doktorlar ağır bir operasyona karar verdiler. Bütün mahkumlara tanınmış bir haktır. Bu çerçevede sayın Demirtaş'ın, başkanımızın, avukatları Adalet Bakanlığı'na müracaat ettiler. Ben ve Pervin Hanım sürecin hızlanması için devreye girdik. Sayın Cumhurbaşkanına arz edildi. Duyarlılık gösterdi. O gecenin sabahında 09.00 sularında sayın Demirtaş'ı ameliyatın yapılacağı hastanede hazır ettiler. Ameliyat olana kadar eşi hanımefendiye moral verdi.

Biz de Pervin Hanım'la ikisine moral verdik. Yüksek moralle ameliyata uğurladık. Doktorların hepsine teşekkür ediyorum. Hekimlerin ve o kattaki bütün personel seferber oldu. Hepsine Demirtaş ailesi ve bizler olarak teşekkür ediyoruz. Refakat eden güvenlik görevlileri çok zarif ve duyarlı davrandılar. Ameliyat başarıyla sonuçlandı. Ameliyat sonrası birkaç işlem daha yapılacak. İnanıyor ve güveniyoruz ki, Başak hanım tanıdığımız en güçlü kadın arkadaşlarımızdan, yoldaşlarımızdan birisidir. Bunu da göğüsleyecektir.

O esnada sayın Bahçeli beni aradı. Sayın Demirtaş'ın eşinin yanına getirildiğini duymuş. Daha önce kendisi ameliyat olduğunda sayın Demirtaş ona bir geçmiş olsun mesajı benim üzerimden iletmişti. Hem kendi geçmiş olsun hem de Selahattin Başkan'ın dileklerini kendisine iletmiştik. Çok mutlu oldu, çok teşekkür etti. Duyunca aradı, çok içten bir kısa sohbet geçti, şifa diledi sayın Bahçeli. Benim telefonumu diafona aldık. Başak hanıma şifalar diledi, Selahattin Bey'e bir ihtiyaç olup olmadığını sorma asaletini gösterdi. Tıbben ve hastane benzeri bir şey. İnşallah iyi günler güzel günler gelsin, sağlığınıza dikkat edin, dedi. Selahattin Bey de aynı şeyleri diledi. Ben ve Pervin hanım, avukatlarla birlikte Başak hanımın sonuçları gelene kadar bekledik. Akşam 10 sularında Selahattin Bey'i tekrar cezaevine uğurladık. Bu insani boyutta.

Orada gündemi konuşmayı ne sayın Bahçeli tenezzül eder ne sayın Demirtaş. Sayın Demirtaş süreç başladığında beri cezaevinde ve dışarıda bu çizgideydi. İçimizde en tecrübeli yoldaşlarımızdan birisidir. Süreç boyunca sayın Cumhurbaşkanına, sayın Bahçeli'ye, partimize, Pervin hanım ve bana sürekli avukatları üzerinden öneri, not, uyarıları, dikkat etmemiz gereken şeyleri kendisinden aldık. Sayın Cumhurbaşkanı, sayın Bahçeli ve sayın Öcalan'a mesajları oldu. Onları ilettik, aktardık.

Öyle soylu arkadaşlarımız var ki. Barış sözkonusu olduğunda en büyük bedeli ödemiş insanlar şahsi şeylerini bir kenara bırakıyorlar. Babasını cezaevinde iken kaybetti. 8,5 senedir cezaevi. Annesi trafik kazası geçirdi, ölümden döndü. Kimse bize DEM, HDP, BBP'de siyaset yapacaklara cennet ve ihale vaadetmedi.

Tayfun Atay hoca beni eleştirmiş şebek vali konusunda türcülük yaptığımı maymunlara haksızlık ettiğimi söylemiş. Çok haklı biçare vali diyelim. Şimdi bu konudaki litratürde bu süreç içersinde taraflardan bir tanesi galibiyet ya da mağlubiyet ifadesi kullanıyorsa ömrü çok uzun olmuyor. Çok net bir irade beyanı var. Herkes kendi anladığı gibi yorumlamayı tercih ediyor. Bu işin pek çok lazımesi var. Bunların hepsini ön şart koymadan birlikte yönetelim. Buraya kadar siz bizdik. Buradan sonra hep birlikteyiz. Yüreğimiz elimizde insanlara bunu anlatacağız. O olursa bu olursa diye barış süreci yürümez. Ben bir barış emekçiyisim. Bilerek bilmeyerek barışı sabote edecek insanlar var. Onlara bile anlatacağız. 

"Cumhurbaşkanının sürece bir mesafesi yok, görüşme olabilir"

Zamanla olarak, ivme olarak, içtenlik olarak çok sarsıcı ve Türkiye'nin kendi tarihinde bir dönüm noktası oldu. Artık önümüzdeki 100 yılı konuşuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanının irade vermesi, bunlar olmasaydı, bugün sizinle ben konuşsaydık yüzerce bozucu alandan bahsedecektik. Dün de vardı bugün de var. Ama bugün umudumuz ve zeminimiz var.

Ahmet Bey'le daha çok hasbıhal ediyorlar. Ahmet Abi pek telefon kullanmıyor, yeğeninin telefon numarasını verdim. Ortada bir sır gizem bir şey yok. Dünya iki hatır bir gönül. Birbirinin hatırını sormak. Aynı güneşin altındayız. Cami cemaatine 'hakkınızı helal edin' deniyor. Bir merhaba hakkı vardır. Halkımız altında bit yeniği aramasın. Bir dönem değişiyor. Birçok anlayış taca çıkacak. Tarafmış gibi düşünmesinler, kolkola girip birbirimizin ufkuna bakacağız. Günler o günler.

Evrensel hiçbir hak herhangi bir gerekçeyle askı altına alınamaz. Diğer silah bırakma çağrılarında Türk milliyetçileri hiçbir zaman sürece katkı sağlama iradesini göstermemişti. Bilenin bilmeyene borcu var. O deneyimi aktaracak katkısını gösterecek. Cumhurbaşkanının sürece bir mesafesi yok. Kesin değil ama önümüzdeki zaman içinde de yüz yüze geleceğiz.

"Bizim görüşmelerimizde seçim, anayasa konuşulmadı"

Herkesin şüphesi anlaşılabilir. Bundan sonrası artık gezinip duracağımız bir somutluğa geldi. İmralı ziyaretleri olur. Hareket için gerekli altyapı olur. Örneğin silah bırakacaklar nereye bırakacaklar? Sokağa mı bırakacaklar? Bütün bilinci bizim partimizin seçmenleri yaşamsal tecrübelerden edinirler. Bizim programımızda yeni bir anayasa talebimiz var. Siz bana dediniz ki bir anayasa yaptınız insan fıtrafını zorlayan bir şey yaptınız bu olmaz. Bizim görüşmelerimizin hiçbirinde seçim, erken seçim, anayasa şerefim üzerine yemin ederim ki olmadı.

Böyle dönemler muhasebe yapmaya teşvik ediyor ya da uygun zemin oluyor. Hayatı anlamlandırmak, geldim bu kadar oksijeni tükettim, insanlara faydam olabildi mi, üzdüm mü? Ben helallik isteyene dayanıksız istenim. 'Bu da bana şunu yapmıştı' lafı aklımdan bile geçmez. Bir başkasına yapılan bu kadar cömert değilim. Kendi dairemde kimseye buğzum yok, şekvacı değilim. Anlamlandırdığımı düşünüyorum bu hayatı. Çok başka bir varoluş, muhayyel bir yerden gelmiyorum. Ekonomik, sosyal statü olarak çok farklı bir alanı bırakıp, burada büyük bir gönüllülülkle bir lütuf değil. Ana baba Türkmen bir ailenin evladı olarak burada yoldaşlık ve dayanışma nöbeti tuttum. O güne kadar iyi kötü okuyan, yazan, merak eden birisiyim.

Kürt halkının en sıradan insanlarından en yaşlılarına kadar hepsine minnettarım. Hayatta öğrendiğim bilgilerin ve yaşamsal tecrübelerin birçoğunu onlara ve yoldaşlarıma borçluyum. Yarın emri hak vaki olursa gözüm açık gitmem. Yetemediğimiz, yanlışımız, eksiğimiz, noksanımız oldu ama evladım bir de torunum var. Onlar 'bu bizim dedemiz, babamız bizi utandıracak bir şey yaptı mı?' derlerse yapmadım, yapmamaya çalıştım. Meseleyi kavramlara, şartlara sıkıştırmayalım. Bir diken batsa kıyameti koparıyorsun. Bu işi bir bardak çayından bile vazgeçemeyecek olanların ahkam keseceği alan değil. Kendinden geçecek insanların alanı bu.

Zaman zaman dünya görüşümü zorlayan şeyler olduğunda tercihimi barıştan yana koydum. Karınca kararınca hakkım geçmişse anamın ak sütü gibi helal olsun. Bu sürece omuz veren şimdi dar yerlerde nahak yere kalan bütün yoldaşlarımı saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Tanış olalım, tanışmak iyi bir şeydir, bir sürü önyargıyı kırar. Gönülü gönüle indirirsen, aşamayacağın engel yok diye düşünüyorum. Herkesi daha cesur ve telaş etmeden acele etmeye davet ediyorum. Size de çok teşekkür ediyorum.

Sosyalist demokrat bir insanım. Ama evren başka bir yere gidiyor. Ben zulmün dışında hiçbir şeye direnmem. Bir hastalık geçirdim hastane hastane dolaştım. Sayın Fahrettin Koca'ya ve Medipol'e ve Bilkent Şehir Hastanesi'ne teşekkür ederim. Horon ile halay zeybek birbirinin kardeşidir. Gülmek de ağlamanın kardeşidir. Sırrı niye gülüyor diyorlar, yüzüm güleçtir benim."


Şakir Paşa Ailesi: Aile albümü mü, yasak aşk arşivi mi?