Tasarı, diğer sağlık ve ulaştırma ile, eğitim, sınır güvenliği ve nükleer sektörlerini de kapsıyor ancak hükümet bu sektörlerde gönüllü uzlaşmalara varılmasını umuyor. Her sektör için gereken minimum hizmet seviyesiyse görüşmelerle belirlenecek.
Daha sonra işverenler, sendikalara “iş bildirimi” yapacak ve burada grev sırasında kimlerin çalışması gerektiği iletilecek.
Grev yeni kurallara uygun yapılmadığında, işverenlerin kayıplarını tazmin etmek için sendikalara dava açma hakkı bulunuyor.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi tasarının, haksız yere işten atılmaya karşı tüm korumaları ortadan kaldırdığını söyledi.
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Angela Rayner, tasarının hükümete işçileri “keyfine göre” işten atmakla tehdit etme gücü vereceğini belirtti.
Sendikalar da eleştirdikleri tasarıyı "grev hakkına saldırı" olarak nitelendirdi ve yasalaşması halinde hukuk mücadelesi başlatacaklarını açıkladı.
İş Dünyasından Sorumlu Bakan Yardımcısı Kevin Hollinrake ise önlemlerin “orantılı ve anlamlı” olduğunu söyledi.
Hollinrake, “Grev yapma hakkıyla, İngiliz halkının yaşamını ve geçim kaynaklarını güvende tutmak arasında makul bir denge kumalıyız” dedi.
İşçi Partisi, grevci işçilerin haksız yere işe atılmasını önleyen mevcut korumaların yürürlükte kalması için tasarıya değişiklik teklifi verdi ancak önerge reddedildi.
İktidar Muhafazakar Parti'nin milletvekillerinden Jacob Rees-Mogg da tasarıyı eleştirirken, kötü yazıldığını ve muğlak olduğunu söyledi.
İngiltere'de yarın, aralarında öğretmenler, otobüs şoförler, memurlar ve üniversite çalışanlarının da bulunduğu yüz binlerce kişi çalışma koşulları ve ücret anlaşmazlıkları nedeniyle greve gidecek.
Gelecek hafta da, hemşireler ve ambulans hizmetleri çalışanları iş bırakacak. Bu arada itfaiyecilerin bağlı bulunduğu sendikada yapılan oylamada da greve gidilmesi kararı alındı.