Bilim insanları insanlık için çiğ yemekten pişirilen yemeğe geçilmesinin gelişim açısından büyük bir önemi olduğunu vurguluyor.
Gesher Benot Yaaqob kazı alanında bulunan iki metrelik balığın diş minesinden alınan kristallerde görülen genişleme, direkt ateşe maruz kalmadığını, daha düşük sıcaklıkta yavaş bir şekilde pişirildiğine kanıt olarak gösteriliyor.
İki metrelik balığın kalıntılarının bulunduğu alan Ürdün (Şeria) Nehri yakınlarındaki bu alanda daha önce Hula adlı bir göl vardı.
Bilim insanları bu balığın, 1950'lerde sıtmayla mücadele için kurutulan bu gölde yaşamış olduğuna inanıyor.
Bu tatlı su gölü, Afrika'da ortaya çıkan insanların Orta Doğu üzerinden diğer bölgelere yayılma rotasında su kaynağı olarak da önemliydi.
Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nden Prof. Naama Goren-Inbar, yemek pişirme kabiliyeti edinilmesinin, eldeki gıda kaynaklarını optimum şekilde kullanmaya bir kanıt olması açısından evrim kapsamında mühim olduğunu aktarıyor.
Goren-Inbar’a göre sadece balık değil, başka hayvanlar ve bitkiler de pişirilmiş olabilir.
Bu arkeolojik bölgenin avcı ve toplayıcılar tarafından on binlerce yıl mesken tutulduğuna inanılıyor.
Bu araştırma İsrailli, İngiliz ve Alman bilim insanları tarafından yürütüldü.