Yaşam

İntihar eden TEOG şampiyonu gencin babası: Zeki çocuklarınızı çok yakından takip edin

"Çocuklarınızı tamamen devletin eline bırakmayın, özellikle de çok zeki çocukları"

02 Ekim 2019 19:42

Tokat'ta intihar eden TEOG şampiyonu Mustafa Ö.'nün babası Orhan Ö., okul müdürünün kendisini arayıp "Bu çocuk arkadaşlarına yüksekten atlayacağını söylüyormuş. Bunu köye alın" dediğini söyledi. Orhan Ö. ailelere de çağrıda bulunurken, "Zeki çocuklarınızı çok yakından takip edin…"  dedi.

RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası canlı yayınına konuk olan acılı baba, oğlunun ölümüne Mavi Balina şüphesine ihtimal vermediğini söylerken, "O bunlara saçmalık derdi, onun zekasının çok altında şeylerdi" ifadesini kullandı.

Tokat'ın Erbaa ilçesinde 3 yıl önce TEOG Türkiye birincilerinden biri olan Mustafa Ö. (17) önceki gün Güveçli Köyü'nde Simeri kalesine çıkarak intihar etmişti. Orhan Ö., çocuğunun yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı: 

"Yanımıza hafta sonları geliyordu. Üniversiteye hazırlanıyordu. Son sınıftaydı. Akşamları dershaneye gidiyordu. Mustafa ile biz kendi aramızda çok konuşurduk. Dünya meseleleri üzerinde çok konuştuğumuz kafa yorduğumuz oluyordu. Mavi Balina gibi intihara sürükleyen şeyler Mustafa'nın zekâsının çok altında şeylerdir. Saçmalık diyordu. Olaydan bir gün önce Mustafa'nın şaka yollu canına kıyma konusu gündeme geldi.

"Müdür 'doktora götürelim' dedi"

"Ondan önce önümüzdeki sene üniversiteye gitme, tatil programı yapıyordu.

"Cuma günü intihardan bir gün önce okulun müdürü beni aradı. "Mustafa, 'Ben yüksekten atlayacağım. Canıma kıyacağım' diyormuş arkadaşlarına. Ben çağırdım sordum 'Olur mu hocam ben şakasına söyledim, öyle şey yapar mıyım' dedi bana ama ben inanmadım. Mustafa'yı bu hafta sonu köye bir çağırın. Yanınızda geçirsin. Götürebilirseniz bir çocuk psikiyatristine götürün" dedi. Ben de kendisine burası köy ben bulamam ki dedim. Müdür de 'Randevuyu ben kendim ayarlayayım pazartesi okula siz getirin Mustafa'yı beraber doktora götürelim' dedi.

"Odun kırarken gitmiş"

"Ben şok geçirdim. 'Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Bu olayı nasıl yönetebilirim' dedim. 'Dallanıp budaklandırmaya gerek yok sakince sessizce kendi aramızda halledelim' dedi. 'Rehber öğretmenin numarasını atayım onunla görüşün' dedi. Rehber öğretmen ise 'ben Mustafa ile konuştum kesinlikle öyle bir şey yok dedi. Ama siz de kendi gözleminizi yapın. Sakince köyde takip edin' dedi. Akşam ablasıyla geldiler. Beraber yemek yedik. Sevdiği yemekler yapıldı. Sohbet ettik çay içtik konuştuk. Gitti yattı, ben gidip kontrol ettim yarım saat sonra her şey normaldi. Ertesi gün evden bir yere ayrılmadım. Odun kırayım Mustafa'ya yemek yapmak için dedim. O sırada Mustafa evden ayrılmış… 

"Bizim zekamız yetmiyor"

"Mustafa benim tek oğlumdu. Kendisine babamın adını verdim. Babam diye hitap ediyordum. En değerli varlığımdı. Devletimden çocuğumun bu noktaya neden geldiğini, ne sorunlar yaşadığını çözmesini istiyorum. Çocuğum devletin okulunda okuyordu. A klas bir okulda, devletin yurdunda kalıyordu. Milletimden de şunu rica ediyorum. Tamamen çocuklarınızı devletin eline bırakmayın. Çocuklarınızı çok özel takip edin. Özellikle de çok zeki çocukları… O kadar zekiler ki bizim zekamız onların davranışlarını ölçmeye yetmiyor."