25 Eylül'de yapılan bağımsızlık referandumunun ardından peşmerge güçlerinin Kerkük dahil statüsü tartışmalı bölgelerden çekilmesine yol açan süreç sonrası Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) siyasi gerilim arttı.
"Bağımsızlık referandumunun ertelenmesi gerektiğini" savunan Goran (Değişim) Hareketi başta olmak üzere bazı kesimler Kürt yönetimine istifa çağrıları yapmaya başladı.
BBC Türkçe'ye konuşan Goran Politbüro üyesi Muhammed Tefvik Rehab, ulusal geçiş hükümeti kurulmasını istediklerini söyledi.
Rehab, yeni hükümetin, Bağdat ile sorunlarını çözebilecek kapasitede "gerçek ulusal teknokratlar" tarafından oluşturulması gerektiğini belirtti.
Referandumdan önce "Bölgedeki bütün taraflar terörizm ve IŞİD ile mücadele ediyor ve bu nedenle Irak'ın toprak bütünlüğünü destekliyorlar. Bu referandum için uygun ortam değil" dediklerini hatırlatan Rehab, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Asla referanduma veya bağımsızlığa karşı değiliz ancak bu sürecin Bağdat ile ve Irak Anayasası çerçevesinde yürütülmesini istedik. Referandumu yaptılar ve şu anda bedelini hepimiz ödüyoruz."
IKBY'de iç siyasetinin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) tarafından domine edildiğini söylemek yanlış olmaz.
Bölgesel yönetimin idari başkenti olan Erbil'de KDP, Süleymaniye'de ise KYB etkisi hissedilebiliyor.
Yine her iki partinin de kendilerine bağlı peşmerge güçleri, silahlı güvenlik birimleri ve farklı ticari ortaklıkları var. Dış politik çizgileri de zaman zaman farklı.
Bu ikili durum, Peşmerge güçlerinin Kerkük'ten çekilmesine neden olan süreçte bir kez daha ortaya çıktı. Sürece dair karşılıklı ithamlar devam ediyor ancak KDP ve KYB peşmergeleri arasında farklı politik duruşa sahip iki farklı merkezden komuta edilmeleri nedeniyle yaşanan koordinasyon sorunu iyice belirginleşti.
Goran Politbüro üyesi Muhammed Tefvik Rehab da iki partinin hakimiyetinden doğan sistemin IKBY'nin en zayıf noktası olduğu görüşünde;
"Bizim tek çatı altında birleşmiş ulusal kurumlarımız yok. Biz, parti kurumlarına sahibiz. Peşmerge, güvenlik, dışişleri, ekonomi kuruluşları, karar alma mekanizmaları, komuta merkezleri… Hepsi siyasi partiler tarafından domine ediliyor."
Aslında referandum sürecinde tartışmalar alevlenmiş olsa da iç siyasi çevreler arasındaki gerginlik yeni değil.
IKBY'nin Türkiye ile petrol satış anlaşması yapmasının ardından Bağdat hükümeti bölgenin bütçedeki payını göndermemeye başladı.
IŞİD saldırıları ile yatırımların durması, savaş bütçesinin giderek büyümesi, 1,5 milyona ulaşan iç göçmen ve mülteci akını, işsizlik ve yolsuzluk gibi faktörler tansiyonu yükseltti.
Son olarak, IKBY Başkanı Mesud Barzani'nin görev süresinin uzatılmasına ilişkin tartışmalar nedeniyle bölgede parlamentonun faaliyetleri 2015 yılında askıya alındı.
Bu şartlar altında alınan referandum kararını KDP desteklerken, IKYB kararı destekleyenler ve ertelenmesini isteyenler şeklinde bölündü. Goran ise parti olarak referandumun ertelenmesini istedi.
Muhammed Tefvik Rehab, IKBY'de halkın "yeni politikacılar, yeni yüzler görmek istediklerini" söylüyor.
IKBY'de başbakanlık ve Irak hükümetinde ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığı da yapmış olan Berhem Salih, Demokrasi ve Adalet Cephesi adı altında yeni bir hareket kurdu. Salih, referandum sonrası süreçte Goran ve Kürdistan İslami Cemaati (Komal) ile ortak çağrılar yapıyor.
Yine, yerel medya kuruluşu NRT'nin sahibi Sehsuvar Abdulvahid de referandum öncesi muhalif söylemleri ile öne çıkan isimlerden biri.
Peki yeni partiler, hareketler iç siyasi yapıda etkili olabilir mi?
Gazeteci Fazel Hawramy'ye göre, "IKBY'de insanlar, 16 Ekim'de Kerkük'te olanlardan sonra Kürdistan liderliği ile ilgili hayal kırıklığına uğradı. Ancak normal insanlar için en önemli kriter ekonomi."
2014 yılından beri bölgesel yönetimin ekonomik kriz girdabında olduğunu vurgulayan Hawramy halkın yeni politik oluşumlardan beklentilerine dair şunları söyledi;
"Şüphesiz ekonomiyi ve peşmergeyi kontrol eden KDP ve KYB, Kerkük'ten sonra destek kaybetti. Kerkük'ün ve diğer statüsü tartışmalı bölgelerin kaybı Kürdistan bölgesinin ekonomik gücünü azalttı. Geliri, çoğunlukla hükümet kaynaklarına dayalı olan normal insanlar ekonomik açıdan çok sıkıntılı. İnsanların hayatlarında değişiklik yaratma gücü elde etmediği sürece herhangi bir partinin yükselmesi zor olur.
"Bölgesel yönetimde şartlar, yeni partiler için uygun ancak halk geniş ittifakları olan hareketler istiyor."
Bölgeyi yakından izleyen gazetecilerden biri olan Amberin Zaman da, IKBY iç siyasetindeki aile tekelinin (Barzani ve Talabani aileleri) kolay kırılamayacağını ancak son gelişmelerle birlikte Berhem Salih'in, Goran'ın ve diğer muhalif çıkışların yakından izlenmesi gerektiğini söyledi.
Referandum sürecinin Mesud Barzani'ye darbe vurduğunu savunan Zaman, "IKBY Başkanı Mesud Barzani'nin ikinci kez tartışmalı biçimde uzatılan görev süresi 1 Kasım'da doluyor. Başkanlığı bırakması bekleniyor. Meclisin toplanması ve parlamenter sisteme geri dönülmesi öngörülüyor. Böylece güç, mevcut Başbakan Neçirvan Barzani'nin eline geçmiş olacak" dedikten sonra "Peki, Goran buna razı olur mu?" diye soruyor.
Amberin Zaman'a göre Neçirvan Barzani bu süreçte birçok açıdan avantajlı görünüyor:
"ABD, Ankara, Tahran ve Moskova ile iyi ilişkileri var. Enerji dosyasına hakim ki bu, IKYB açısından kritik. Ancak Berham Salih'in de Bağdat ve Washington tecrübesi var. Esas mesele, Bağdat ile krizin kan akmadan çözülmesi."