İran'da çocuk ve gençlerin başta cinsel istismar olmak üzere taciz ve şiddetten korunmasında çok zor yol alınabiliyor. Vakaların çoğu kamuoyuna yansımıyor. İlgili yasalar da halâ İran'ın 25 yıl önce imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Anlaşmasıyla uyumlu hale getirilmiş değil.
Birkaç gün önce İranlı bir genç 17 yıllık bir aradan sonra öğrenciliği döneminde başından geçenleri Twitter hesabında paylaştı. İranlı genç öyküsüne, 10'uncu sınıftayken fizik öğretmeninin kendisini evine davet ettiğini anlatarak başlıyor.
Şoke edici fotoğrafların etkisi
Adını açıklamayan genç, İran'ın güneyindeki küçük bir şehirde cinsel istismara maruz kalan çocuk ve gençlerin kısa süre önce yayınlanan şoke edici fotoğraflarını gördükten sonra artık susmamaya karar vermiş. Sosyal medyadaki paylaşımları geniş yankı bulan genç cesaretinden dolayı büyük övgü toplarken ondan cesaret alarak başından geçenleri anlatıp, çevrelerinden destek görmemekten şikâyet eden başka gençlere de örnek oldu.
Söz konusu resimler İran'ın güneyindeki bir kentte genç ve çocuklara cinsel istismarda bulunan bir bahçıvan tarafından, çocukların ailelerine şantaj yapmak için çekilmiş. Çocukların kişilik haklarını göz önünde bulundurmayan bir kadın gazeteci tarafından internette yayınlanınca da kamuoyuna yansımış.
Yetkili makamlar, bahçıvanın resimlerin internette yayınlanmasından iki hafta önce tutuklandığını ve ruhsal problemleri olduğunu açıkladı.
Said Tousi olayı ve suçun örtbas edilmesi
Milletvekili Mahmoud Sadeghi Twitter hesabından paylaştığı mesajda, İran'da infial uyandıran son cinsel istismar olayını hatırlatarak "Tousi dosyası en üst düzey soruşturma makamlarının talimatıyla kapatılmasaydı, bu tür ırz düşmanlarının bu kadar cüret gösteremezdi" yazdı.
İran'ın tanınmış hafızlarından Said Tousi 2015 yılında cinsel istismar suçundan mahkemeye verilmişti. 16 genç davada tanıklık yapmaya hazır olduğunu duyurmuş, ancak dini lider Ali Hamaney'e yakınlığıyla tanınan Tousi'nin dosyası Adalet Bakanlığı'na sevk edilmiş ve bu yılın Şubat ayında da dosya kapanmıştı. İki ay sonra bakanlıktan yapılan açıklamada "Çocuklara taciz ve cinsel istismarın İran'da yaygın olmadığını, aralarındaki kültürel ve dini farklar nedeniyle çocuk istismarına Batıdaki kadar rastlanmadığını' savunmuştu.
İran'daki cinsel istismar vaka sayısının "düşük olmasında' mağdurların korku ve utanma duyguları kadar kanunların failleri takibattan koruması da rol oynuyor. İslam hukukuna göre 15 yaşın üzerindekiler yetişkin sayılıyor. Kızlar 9, erkekler ise 15 yaşında cezai ehliyete kavuşuyor. Siyaset bilimci ve İslam hukuku uzmanı Mohammad Mohebi Deutsche Welle'ye içtihadın şeriat kurallarına göre belirlendiğini ancak şeriat hukukunda çocuk istismarının tarifi dahi olmadığını anlattı. Mohebi, "Dolayısıyla İran'daki İslam alimleri çocukların cinsel istismarını tarif edemiyorlar. Bu nedenle de çocuk haklarının korunması için meclise sunulan yasa önerisine karşı çıkıyorlar” dedi.
Yasa tasarısının sonu ne olacak?
Yürürlükteki yasalar cinsel istismarcı bahçıvanı koruyor. Mağdurlardan cinsel ilişkinin anlaşarak değil, arzuları dışında ve zorla vuku bulduğunu kanıtlamaları isteniyor. Hatta çocuk ve gençlerin "yasak davranışları" yüzünden yargılanıp para veya hapis cezasına çarptırılmaları da mümkün. Fail ise aynı suçtan azami bir yıl hapis cezasına çarptırılabiliyor.
Çocuk haklarını koruma yasasıyla bu durumun düzeltilmesi amaçlanıyor. Yasa taslağı, çocuk ve gençlerin istismarı ve cinsel şiddette farklı kategoriler belirlenmesini öngörüyor. Çocukların fuhuşa zorlama ve pornografi malzemesi yapmak amacıyla satılmasına 6 ay ile 25 yıl arasında hapis cezası verilmesi de taslakta yer alıyor.
Yasa tasarısı mecliste onaylanmasına rağmen yürürlüğe girmesinin gecikmesinden ya da toptan rafa kaldırılmasından endişe ediliyor. İran'ın nüfuzlu Anayasayı Koruma Konseyi, "İslam hukukuyla bağdaşmadığı" gerekçesiyle tasarıyıı meclise geri gönderdi. Tasarının şimdi Şeriat kurallarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Konsey, çocuğunu istismar etmiş bile olsa son sözün ve sorumluluğun babada kalmasını istiyor. Meclis yasayı bu doğrultuda değiştirmezse devreye Uzlaştırma Konseyi girecek. Sonucun ve yasa tasarısının akıbetini ise kimse kestiremiyor.