İran'da İslami Devrim'in üzerinden neredeyse 40 yıl geçmesine rağmen toplum başörtüsü ve çarşaf zorunluluğu konusunda hala ikiye bölünmüş durumda. Başörtüsü tartışması Ocak ayı sonunda başlayan protesto eylemiyle yeniden alevlendi.
Kadınların başörtüsüz fotoğraflarını internette yayınlamalarıyla başlayan eylemlerde yaklaşık 29 kadın "kamu düzenini bozmak" suçlamasıyla gözaltına alındı. Eylemler çerçevesinde sokakta başörtüsünü eline alıp bayrak gibi sallayan kadınların fotoğrafları da basına yansıdı.
Başörtüsü, koyu muhafazakarlar açısından İslami toplum düzeninin en önemli ögelerinden biri. İran'da yasalara göre 9 yaşını dolduran her kız çocuğu kamusal alanlarda başörtüsü takmak ve uzun, bol bir pardesü giymek zorunda. Bu zorunluluğun yerine getirilmesini sağlamak adına İran'da ahlak polisinin tutuklama ve para cezası uygulama gibi yetkileri mevcut. Ancak kadınları baskı altına almak giderek zorlaşıyor.
90'lı yıllardan itibaren İran sokaklarında pardesülerin boyu kısalmaya, vücut hatlarını ortaya çıkaracak şekilde daralmaya başladı. Pekçok İranlı kadın artık başörtüsünü saçların görünebildiği şekilde gevşekçe bağlıyor.
"Devlet değil, kadının kendisi karar versin"
Ilımlı olarak görülen Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin göreve geldiği 2013 yılından bu yana bir zamanların korku saçan ahlak polisi sokaklardan silindi. Başörtüsü zorunluluğu artık sadece toplumda değil, Tahran yönetiminde de giderek daha az destek buluyor. Başı açık fotoğraflarla internette yapılan protesto eylemleriyle gelen gözaltıların ardından hükümetin yayınladığı bir araştırmanın sonuçları dikkat çekti.
Cumhurbaşkanlığına bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin raporu, başörtüsü zorunluluğunu destekleyen kadınların oranının 2006 yılından beri yüzde 15'lik düşüşle yüzde 40'a gerilediğini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre İranlıların çoğunluğu başörtüsü takma kararını devletin değil, kadının kendisinin vermesi gerektiği görüşünde.
Raporda ahlak polisinin 'İslami giyinmeyen" kadınlara yönelik gözaltı ve para cezası gibi uygulamalarının etkili olmadığına da dikkat çekiliyor.
Hükümetin kamusal alanlarda çarşaf giymediği tespit edilen kadınlar hakkında yasal işlem başlatıp başlatmaması gerektiğine dair soruyaysa 2006 yılında katılımcıların yarısı "Evet" cevabı verirken, bu rakamın 2014 yılında yüzde 39'a düştüğü belirtildi.
Başörtüsünü bir kişinin iman derecesini saptamak için bir ölçü olarak kullanmak konusunda din adamları arasında da tartışmalar yaşandığı biliniyor. Reformcular, "Zorla iyi Müslüman olunmaz" tezini savunuyor.
DW/dpa/BÜ,BK
© Deutsche Welle Türkçe