Şanlıurfa'da Hanım K. IŞİD'e katılmak için Suriye'ye gitmedi diye eşi Ahmet K. 15 yerinden bıçaklandı. Hanım K. kendisini ölü taklidi yaparak kurtardı.
Şanlıurfa’da 4 çocuk annesi Hanım K., hastanede tedavi gördükten sonra, psikolojik tedaviye devam etti.
Gazete Habertürk'ten Ümran Avcı'nın haberine göre, 37 yaşındaki Hanım K., yaklaşık 2.5 ay önce maruz kaldığı vahşeti ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Saat 12’ydi. Çocuklar okuldan gelecekti. Yatak odasına çağırdı. Telefon çaldı, almak için yatağa oturdum. Sırtım dönüktü, ilk darbeyi boğazıma vurdu, kaçmaya çalıştım. Yatak odasının kapısına kadar geldim. Sonra aklıma çocuklarım geldi. Ölürsem ortada kalacaklar diye düşündüm. Darbeler yüzüme, karnıma, koluma, göğsüme gelmiş. Ölü numarası yapmasaydım bırakmayacaktı. Baktım üstüme çömelmiş. Kurban keserken kımıldamasın diye hayvanı tutarlar ya; kolları, bacaklarıyla üzerime bastırıp sıkı sıkı tutmuştu. Gözlerimi kapadım, nefes bile almadım. Uzaklaştı... ”
Hanım K., zanlının “cinnet” iddiasını şöyle anlattı:
“Odanın kapısından görüyordum. Üstümden atladı. Abdest aldı, kıyafet değiştirdi. Yarım saat süslendi... O evden çıktıktan hemen sonra sürüne sürüne gidip komşunun ziline bastım. Sonrasını hatırlamıyorum... Şimdi ilaç tedavisi görüyorum. Sağ kolum tutmuyor. Sinir kesilmiş, ameliyat oldum ama doktorlar umutlu konuşmuyor. Çocuklarıma bakamıyorum. Bu yüzden kahroluyorum.”
Kocasının Suriye’ye giderek IŞİD'e katılmak istediğini, çocuklarıyla kendisini de götürmeye çalıştığını kaydeden genç kadın, şöyle devam etti:
“Bana ‘Araba, ev, rahat hayat. Çocukları alıp gidelim’ demişti. ‘Ölümü göze alırım ama çocukları ateşin içine götüremem’ yanıtını verdim. O yüzden öldürmek istedi. Daha önce de DEAŞ’çılara gitmişti. Orada 2 ay kalıp döndü. 4-5 yıl önce mektup bırakıp gittiğinde polise ihbar etmiştim. ‘DEAŞ’çılarla konuşuyordu, bilgisayarında kayıtları var’ dedim. Bir şey yapmadı devlet. Mahkemeye gitti, serbest kaldı.”
Hanım K., “Ne o anı, ne o sesleri unutamıyorum. Nefes alış verişi bile kulaklarımda. İnşallah adalet diğer sefer yaptığı gibi yapmaz. Kızımı erken evlendirdim. Psikolojisi bozuluyordu çünkü. Sürekli ‘Arkadaşlarımla evlendireceğim, Allah yolundalar’ diyordu. Mecburen akrabayla evlendirdim. Çok şükür mutlu. Keşke hayatımı daha önce elime alabilseydim, ayaklarımın üzerinde durabilseydim. Onu ne kadar suçluyorsam kendimi de onun kadar suçluyorum. Başkaldırmalıydım. Kendi fikrimi hayata geçirmeliydim. Artık topluma karışamıyorum. Erkeklerle kapalı alanda kalamıyorum. Kardeşlerimden bile korkar oldum... Ameliyata girdim. Bir ara doktorla yalnız kaldık, titremeye başladım. Doktor hemen hemşire çağırdı. Şimdi beni bekleyen bir duruşma var. Onu asla görmek istemiyorum ama onun yaşadığımı görmesini istiyorum mahkemede. Bu yüzden mutlaka mahkemeye gideceğim.”