Sözcü yazarı, gazeteci İsmail Saymaz, bugünkü yazısında Selim Ahmet Kemaloğlu tarafından darp edilip bıçaklanarak öldürülen Zeynep Şenpınar'ı hatırlatarak İstanbul Sözleşmesine atıfta bulundu. Saymaz, "Başta tarikat ve cemaatler olmak üzere İslamcı çevrelerin kin duyduğu İstanbul Sözleşmesi sayesinde elde edilen 'Kadını beyanı esastır' prensibi bütünüyle hayata geçirilmiş olsaydı Zeynep belki de bugün aramızda olacaktı" görüşünü paylaştı.
Saymaz Zeynep Şenpınar'ın ölmeden önce Kemaloğlu'ndan gördüğü şiddet sonrasında polise verdiği ifadesini köşesinde şöyle aktardı:
"KPSS sınavına hazırlanmaktayım. Selim Ahmet, erkek arkadaşımdır. 23 Ocak sabahı saat 05.00 sıralarında uyurken Selim Ahmet aradı, uyandırdı. Kapıyı açmamı söyledi. Ancak saat geç olduğundan açmak istemedim. Telefonda bana bağırınca korkumdan açmak zorunda kaldım. Eve geldiğinde alkollüydü. Hiçbir neden yokken beni darp etti. Yüzüme, gözüme, kollarıma, diğer kısımlarıma eliyle vurdu.
Polisi arayacaktım ancak telefonumu elimden aldı ve aramamı engelledi.
O benim telefonumu kurcalarken, ben onun telefonundan tanıdığımız F.K.'yi aradım ve yardım istedim. F.K. yardım etmedi. İyice sabah olduğunda evden çıkmak istedim. İzin vermediğinden çıkamadım. Gün boyunca evde kaldım.
Çıkabilmek için Selim Ahmet'e iyi davrandım ve barışmış gibi gösterdim. O da buzla moraran gözlerime masaj yaptı. Gittiğinde, korkumdan karakola gidip şikayetçi olamadım.”
Zeynep Şenpınar'ın ifade verdiği gün Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, Selim Ahmet hakkındaki şikâyetini “hür iradesi” ile geri çektiğini belirten Saymaz,"Devlet bu cinayetten beş ay önce şikayet için gelen Zeynep'e, Selim Ahmet'e karşı onu koruyacağı güvencesini verseydi genç kadın şikayetini geri çekmeyecekti" dedi.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.