DW: Tebrikler! Alternatif Nobel Ödülü'ne layık görüldünüz. Bu ödülün sizin gibi araştırmacı bir gazeteci için nasıl bir anlamı var?
Hatice İsmailova: Ben bu ödülü hapiste oldukları için hiyakesini yayımlayamayan tüm gazeteciler ile tüm zorluklara rağmen gerçeğin peşinden gitmekten vazgeçmeyen tüm meslektaşlarım adına alıyorum. Böyle bir ödül bizim işimizin sadece yorucu bir iş olmadığını aynı zamanda da tanındığını gösteriyor.
DW: Bu ödül uluslarası alanda ilgiyi sizin üzerinize çekecek. Bu durum işinizi daha fazla tehlikeye atmaz mı?
İsmailova: Sanırım son dönemde belli bir ilgiye neden olmuştum. Bence hiçbir şey, bana devlet kaynaklı tehlikenin verdiği kadar bir zarar veremez.
DW: Bu konuda bir hayli tecrübe edindiniz. 2015 yılında yaklaşık 7 yıllık bir hapis cezasına çarptırıldınız ve şartlı tahliye oldunuz. Nasıl gelişti tüm bunlar?
İsmailova: Sebest bırakılmam için büyük bir kampanya yürütüldü. Daha fazla cezaevinde kalmam hükümet açısından kritik olacaktı. Bunun dışında meslektaşlarım araştrımalarını sürdürdüler. Hükümet ben hapisteyken ortalığın durulacağını ummuştu. Ama öyle olmadı. Uluslararası alanda da hükümete çok büyük tepkiler geldi.
DW: Azerbaycan hammadde bakımından çok zengin bir ülke. Ülke büyük paralar kazanıyor, orta sınıf büyüyor, ekonomi de. Yine de hükümetti eleştiriyorsunuz. Nedir burada ters giden şey?
İsmailova: Ülke bir aile işletmesi biçiminde yönetiliyor. Benim araştırmalarım Cumhurbaşkanı ve ailesinin ekonominin tekelleşmesinden ne kadar fayda sağladıklarını ortaya koyuyor. Ekonominin kurallarını toprağa gömüp ülkedeki yolsuzluktan en çok karlı çıkanlar onlar. Sanırım bu da hükümetin bana bu kadar kızmasının en büyük nedeni idi. Çünkü ben Cumhurbaşkanı'nın tüm yolsuzluk sorunlarından haberdar olmadığı yönündeki bir efsaneyi yok ettim.
Deutsche Welle: 537 gün cezaevindeydiniz. Sebest kaldıktan sonraki ilk düşünceniz ne oldu?
İsmailova: Şunu düşündüm: Beni susturamayacaklar. Bu aynı zamanda benim yaşam stratejim: Ben sorunu bir imkana dönüştürmeye çalışıyorum. Tabii ki cezaevi benim için çok zor bir döndemdi. Ama Azerbaycan'daki ve yurtdışındaki meslektaşlarım araştırmaya devam ettiler ve bana yardımcı oldular. Araştırmalarını yayınladılar ve tüm dünya Azerbaycan'daki yolsuzluktan haberdar oldu. Hükümet de kendisini eleştirenleri susturmaya çalıştı. Yani Sokrates bu durumda şöyle derdi: Biz atılan taşları topladık ve onlardan bir ev yaptık.
DW: Siz cezaevinden bir mektup yazdınız. Mektupta "Basın özgürlüğünün bedeli cezaevi ise o zaman değdi" diyorsunuz. Yaklaşık iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra da bunu hala savunuyor musunuz?
İsmailova: Kesinlikle! Tecrübe edinmek zorunda kaldığım acı dolu her dakikaya değdi: Çünkü ülkemdeki insanlar bunu hak ediyorlar. Tıpkı meslektaşlarım ve aynı değerleri paylaştığım tüm inasanlar gibi. Hepimiz daha iyi bir yaşamı hak ediyoruz.
DW: Azerbaycan'da basın özgürlüğü adına umudunuz nedir?
İsmailova: Ben hiçbir zaman umudumdan vazgeçmem. Ben bir optimistim.
Söyleşi: Nicolas Martin
© Deutsche Welle Türkçe
Araştırmacı gazeteci Hatice İsmailova, Azerbaycan'daki yolsuzluk ve insan hakları ihlallleri hakkında sayısız makale kalame aldı. Çalışmaları gazeteciye uluslararası alanda birçok ödül getirdi. Aynı zamanda da tehdit ve iftira kampanyaları da. 2015 yılında 7 yıllık hapis cezasına çarptırıldı ancak 2016 yılında şartlı tahliye oldu.