İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, "2023 yılında temkinli iyimserlik bizler için en doğru tutum olacaktır. Hayallerimiz, yatırım ve büyüme iştahımız dinamizmini mutlaka korumalı ama kontrolü de elden kaçırmamak gerekiyor" dedi. Bahçıvan, “Yeni yıla ilişkin öngörüler, küresel büyümenin 2009 ve 2020 hariç yaklaşık son 20 yılın en düşük düzeyine gerileyeceğini gösterirken, ekonomik-siyasi risk ve belirsizliklerin ise çok yüksek olduğu görülüyor. Tüm bunlar, küresel koşulların 2023’te ekonomimiz açısından ülke ekonomisini pek de destekleyici olmayacağına, bunun ötesinde dışarıdan gelecek negatif etkenlere hazırlıklı olmamız gerektiğine işaret ediyor” diye konuştu.
İSO Meclisi’nin aralık ayı olağan toplantısı, “2022'yi Geride Bırakırken Dünyada ve Türkiye'de Ekonomik Görünüm, Sanayimiz Adına 2023'ten Beklentiler” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda yapıldı. Meclisin açılış konuşmasında Bahçıvan 2023 yılına dair değerlendirmeler yaptı. Bahçıvan’ın konuşması özetle şöyle:
“2022 birçok risk başlığını 2023'e devretti"
"2022 kaotik bir yıl oldu. Pandemi ve savaştan çıkan derslerle ülkeler hem tedarik zincirlerine hem de sanayi ve ticaret politikalarına dönük gözden geçirme süreçlerini hızlandırdı. 2022 yılı, birçok risk başlığını da 2023’e devretti. Özellikle ABD’nin yıl içerisinde devreye aldığı Enflasyonu Düşürme Yasası, yarı iletkenlerin üretimine dönük CHIPS Yasası ve Çin’e teknoloji ihracatına getirdiği kısıtlamalar, önümüzdeki yıllarda ekonominin şekillenişi açısından çok tartışılacak. Yine Avrupa’nın karşı karşıya kaldığı enerji krizinin ardından, enerji güvenliği de öncelikli gündemlerinden biri olacak.
"Risk ve belirsizlikler çok yüksek"
Kısacası, yeşil enerji dönüşümü ile dijitalleşme gibi alanlarda, spesifik olarak yarı iletkenler gibi kritik ürünlerde ve teknolojik dönüşümün gerektirdiği nitelikli insan gücü üzerinde çok daha sert bir küresel rekabet ortamına tanık olacağız. Dünyanın önde gelen ekonomileri arasında başta doğal kaynaklar, siber güvenlik ve savunma alanları olmak üzere ‘kendine yeterlilik’ için çok daha yoğun bir mücadelenin yaşanması ve bu alanlarda büyük ölçekli yatırımlara devasa kaynakların ayrılması kimseyi şaşırtmamalı. Bu bağlamda, sanayi politikalarının ülkeler açısından taşıdığı önemin çok daha fazla artması kaçınılmaz. 2022’nin bize gösterdiği bir başka gerçek de bu. Özetle, yeni yıla ilişkin öngörüler, küresel büyümenin 2009 ve 2020 hariç yaklaşık son 20 yılın en düşük düzeyine gerileyeceğini gösterirken, ekonomik-siyasi risk ve belirsizliklerin ise çok yüksek olduğu görülüyor. Tüm bunlar, küresel koşulların 2023’te ekonomimiz açısından ülke ekonomisini pek de destekleyici olmayacağına, bunun ötesinde dışarıdan gelecek negatif etkenlere hazırlıklı olmamız gerektiğine işaret ediyor.
"Para politikası ikili görünüm sundu"
Türkiye Ekonomi Modeli çerçevesinde, politika faizi yılı yüzde 9 ile tek haneli seviyede tamamladı ve kredi mekanizmasına dönük çok sayıda düzenleyici adım devreye alındı. İSO olarak kredilerin üretim, yatırım, istihdam ve ihracat gibi sürdürülebilir büyüme açısından yaşamsal alanlarda kullandırılması hedefini destekliyoruz. Diğer yandan, yine aynı tedbirler, sanayicilerimizin finansmana erişimini zorlaştırdı, 2022’de genel olarak reel sektörde finansman sorunu da artarak devam etti. Nitekim kullandırılan tüm krediler içerisinde KOBİ’lerimizin payı artsa da bilhassa Eximbank ve özel bankaların ticari kredi büyüme ivmesinin çok düşük seyri, sanayicimizin krediye erişimde büyük oranda zorlandığını açıkça gösteriyor. Özetle, 2022 yılında para politikamız finansman maliyetinin düşürülmesi itibarıyla ‘gevşek’, ancak kredi akışının sınırlandırılması bakımından da ‘sıkı’ olmak üzere ikili bir görünüm sundu. Bu durum ne yazık ki öngörülebilirliği azaltmış ve belirsizliği de artırmıştır. Yakın zamanda açıklanacak Kredi Garanti Fonu destekli finansman paketlerinin, özellikle KOBİ’lerimizi ciddi ölçüde rahatlatacağını ve finansman temini sorununa bir nebze de olsa çözüm sağlayacağını umuyoruz. Reel sektör açısından bu meselede kalıcı çözüm belirsizliklerin ortadan kalkması ve öngörülebilirliğin tesis edilmesiyle sağlanabilir.
"2023 yılında temkinli iyimserlik bizler için en doğru tutum olacaktır"
Asgari ücrete son bir yılda yapılan zam oranı yüzde 100’e ulaştı. Buradan bir kez daha asgari ücret zammının; başta çalışanlarımız olmak üzere tüm kesimler için sürdürülebilir üretim ve çalışma barışına katkı yapmasını diliyorum. Aynı şekilde emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin düzenlemeyi de tüm kesimler merakla bekliyor. Emekli olamayan çalışanlarımızın beklentileri karşılanırken, istihdamın ve üretimin zarar görmemesini sağlayacak, iş dünyamızın hassasiyetlerini, genç nesillerin geleceğine ve SGK’nın sağlıklı bir şekilde uzun vadeli sürdürülebilir işleyişini de gözeten optimal bir çözüm formülünün en kısa sürede kamuoyu ile paylaşılacağına inanıyorum. 2023 yılında temkinli iyimserlik bizler için en doğru tutum olacaktır. Hayallerimiz, yatırım ve büyüme iştahımız dinamizmini mutlaka korumalı ama kontrolü de elden kaçırmamak gerekiyor.” (ANKA)