Kültür-Sanat

'İspiyoncu' damgası yemiş isimlerin babası harbi polis Serpico

Murat Türker'in yazısı...

24 Şubat 2017 20:15

Murat Türker

"Günümüzde ispiyoncu damgası yemiş Edward Snowden, Chelsea Manning gibi isimlerin babası sayılır Frank Serpico" diyor, bir zamanlar Pentagon Belgelerini sızdıran bir diğer ünlü "muhbir" Daniel Ellsberg. New York polis teşkilatının düzen haline gelmiş çürümüşlüğünü, rüşvet ağını ve yetki istismarlarını ortaya çıkaran dürüst memur Serpico, içine sindiremediği durumu afişe edince kendi teşkilatı tarafından düşman ilan edilmiş, hatta yok edilmeye çalışılmıştı. Gazetelere, kitaplara ve filmlere konu olan cesareti günümüzde de adalet sembolü olmayı sürdürüyor.

Önümüzdeki Nisan ayında düzenlenecek Tribeca Film Festivalinde yer alan Frank Serpico adlı belgeselin alt başlığı Never Run When You're Right (Haklı Olduğun Zaman Asla Kaçma). Yönetmenliğini insan hakları konusundaki hassasiyetini kanıtlamış Antonino D'Ambrosio'nun üstlendiği sürükleyici yapımda, 70'lerde Al Pacino'nun canlandırmış olduğu karakterin hakikisine nüfuz edeceğiz.

Silah endüstrisine hizmet eden güvenlik paranoyası tüm dünyada ve bilhassa ABD'de inanılmaz seviyelere ulaşmış durumda; gücünü artan bir ivmeyle suistimal etmeyi sürdüren polis teşkilatında bir zamanlar tek bir kişinin bile fark yaratabildiğini hatırlamak umut verici.

Hippi kılıklı

Filmin başında yetmiş yaşlarındaki Serpico'yu ayna karşısında görüyoruz. Bir zamanlar sahip olduğu ışıklı tiyatro aynasının yardımıyla nasıl makyaj yapıp kılıktan kılığa girdiğini anlatıyor. Gayet riskli dinamiklerde polis kimliğini ele vermemek için rolünü layıkıyla oynamak durumunda olduğunu, aynı ortamları paylaştığı fahişeleri tutuklamak zorunda kalmaktan nefret ettiğini unutmuş değil. 

Zaten sanatçıların, yazarların, geylerin mahallesi Greenwich Village'da oturuyor olması, sakal uzatıp sandalet giymesi teşkilat içinde hoş karşılanmıyordu. İki dedesi de maden işçisi, babası ise Brooklyn'de kunduracıydı. Bir zamanlar ABD'de Afrikalı muamelesi gören Güney İtalya göçmenlerinin çocuğuydu, bir İrlandalı Katolikler kulübünü andıran polis şubesinde kara koyun muamelesi görmesi biraz da ondandı.

Rüşvet ağına kendini kaptırmayıp meslektaşlarını ihbar etmesi hippi kılıklı Serpico'nun lanetlenmesine yol açtı. Kendi şubesinden sürüldükten sonra bir narkotik baskını sırasında bir mesai arkadaşı tarafından "kazara" vuruldu ve günümüzde hâlâ, başında dağılmış kurşun parçalarıyla yaşıyor.

Fakat o asla yılmadı, teşkilat delilleri ortadan kaldırmaya çalışsa da kendisine yönelik suçun faillerinin peşinden gitti, polisin pisliklerini ortalığa saçmayı sürdürdü.

Uyuşturucu tacirleri, kumarbazlar ve işadamlarıyla polis arasındaki sıkı bağları ortaya çıkarmak için uğraşan The New York Times'tan David Burnham'la konuştu. Peter Maas Serpico hakkında bir kitap yazınca Hollywood işe al attı, Dino De Laurentiis'in yapımcılığında çekilen kurmaca dünya çapında tanınmasına sebep oldu. Filmin yoğun ilgiyle karşılandığı İtalya'daki bir televizyon röportajında, bugün ülkenin bel bağladığı komedyen ve politikacı Beppe Grillo'nun sunuculuk yapması belgeselde gördüğümüz ilginç detaylardan sadece biri.  

Kurmaca Serpico

Muhtelif arşiv görüntüleri, Serpico tarafından şubede çekilmiş kareler ve aile albümünden çeşitli siyah beyaz fotoğrafla zenginleştirilmiş yapımda, kendisini Al Pacino'nun canlandırdığı filmden de birçok görüntü var.

Serpico şahsen bulunduğu film setinde bir gün "KES" diye bağırdığını hatırlıyor. Dehşete kapılan film ekibinin başındaki yönetmen Sidney Lumet "Kim bu adam?" diye duruma hâkim olmaya çalışınca gerçeklerden milim sapılmasına tahammülü olmayan Serpico: "Ama bu çekmeye çalıştığınız olay yaşanmadı ki!" der. Lumet: "Sen kendi filmini çektiğin zaman bildiğin gibi çekersin, bu benim filmim" diye kestirip atar, Serpico'nun sette bir daha dolaşmaması için gerekli tedbirler de alınır. Zaten idealist Serpico'nun gönlünde yatan yönetmenin, gayet iyi anlaştığı ve başta görev verilip sonra projeden uzaklaştırılan John Avildsen'in olduğunu da bilahare öğreniyoruz.

Dürüst memur

Serpico'nun avukatlığını yapmış olan eski Başsavcı Ramsey Clark müvekkilinin iş ahlakı hakkında konuşurken "Hür toplumun şartlarını bilirdi" diyor. Perry Sokağındaki balerin komşusu Janet Panetta, polis olmasına rağmen onu kendilerinden bildiklerini, teatral tarzıyla herkesi cezbettiğini hatırlıyor. Ahbaplarının Paco olarak seslendiği Serpico'yla geçirilmiş mesailer arkadaşları tarafından da minnet ve şefkatle anılıyor: "Hepimiz biliyorduk ama hiçbirimiz itiraz etmeye veya onun gibi karşı çıkmaya cesaret edemedik".

Aktör John Turturro Serpico'ya olan hayranlığını dile getirirken onu ilham aldığı en önemli figürlerden biri olarak betimliyor.

Belgeselin yönetmeni Antonino D'Ambrosio 2015'te çektiği We're Still Here: Johnny Cash's Bitter Tears Revisted adlı eserinde ABD'de yerlilerinin uğradığı zulme dikkat çekmişti. Peter La Farge'ın şarkılarından yola çıkıp bir albüm yapan ününün zirvesindeki Johnny Cash hüsrana uğramış, ABD toplumuna hâkim inkâr psikolojisi  yüzünden çabaları yok sayılmış, hatta lanetlenmişti. D'Ambrosio yakında görücüye çıkacak son filmiyle ülkesinin kanayan bir diğer yarasına militanca parmak basıyor.  

Hizmet ettiği topluma yönelik sorumluluğunu daima ön planda tutan Frank Serpico 1959-1972 arasında sürdürdüğü mesleğine asla ihanet etmemişti. Oysa sistemin her kademesine çürümüşlük işlemiş, ona hain, ispiyoncu ve gammaz damgalarını yapıştıranlar onu öldürmeyi bile denemişti. Amirleri Serpico'nun suçlamalarına karşı kendilerini ve sistemi aklamaya çalışırken "Bunlar münferit vakalardır, bu çamurun hepimizin üzerine bulaşmış olması doğru değil!" diyorlardı.

İstifa ettikten sonra bir süre ortadan kaybolan Serpico, 90'lı yıllarda polis şiddeti arttığında tekrar ortaya çıkıp doğru bildiğini söylemeye devam etti. Bugünlerde de polis gaddarlığının ulaştığı seviyeyi işaret ederek teşkilatın denetlenmesi ve yetkilerini sınırsızca sömürmesine engel olunması gerektiğini yılmadan ifade ediyor: "Siz kanun değilsiniz, sizin göreviniz yasalara itaati sağlamak".