Gündem
BBC Türkçe

İsrail ve Türkiye dışişleri bakanlıkları sosyal medyada neden atıştı?

31 Mart 2025 18:48

Güncelleme: 31 Mart 2025 18:49

İsrail ve Türkiye dışişleri bakanlıkları, 29 Mart Cumartesi başladıkları sosyal medya atışmasına dün de devam etti.

İsrail, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "antisemit diktatör" derken Türkiye İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun suç işlediğini ve İsrail'in "soykırım" yaptığını savundu.

Bakanlıkların X hesapları üzerinden süren atışmalar 29 Mart'ta Türkiye'nin yaptığı bir paylaşımla başladı.

İsrail'in Lübnan'a hava saldırısını kınayan Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bu saldırıların İsrail'in uluslararası hukuka itibar etmediğini, bölgenin güvenlik ve istikrarına tehdit olmayı sürdürdüğünü söyledi.

Bakanlık "Uluslararası toplum, İsrail'in bölgede kalıcı bir çatışma ortamı yaratma çabalarına karşı birlik içinde hareket etmelidir" ifadelerini kullandı.

Aynı gün X hesabından bu paylaşımı alıntılayan İsrail Dışişleri Bakanlığı ise "Erdoğan bir yandan kendi vatandaşlarını şiddetle bastırıp siyasi rakiplerini kitlesel bir şekilde tutuklarken diğer yandan uluslararası topluma kibirli bir şekilde değerler üzerine vaaz veriyor" dedi ve ekledi:

"Erdoğan'ın Türkiyesi'nde adalet yoktur, hukuk yoktur, özgürlük yoktur."

Erdoğan: 'Siyonist İsrail'i rabbim kahru perişan eylesin'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 30 Mart'ta bayram namazı sonrası yaptığı konuşmada Gazze'de yaşananları hatırlattıktan sonra şöyle konuştu:

"Filistin'de yaşananları görüyoruz, biliyoruz. Siyonist İsrail'i Rabbim kahhar sıfatıyla kahru perişan eylesin. İnşallah oradaki yaşananları görerek kendi içimizde bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, Rabbim bu birliğimizi daim eylesin" dedi.

Bunun ardından İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar X hesabından Türkçe yaptığı paylaşımda "Diktatör Erdoğan antisemit yüzünü gösterdi" dedi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem kendi halkı hem de bölge için tehdit oluşturduğunu öne sürdü.

Saar NATO'nun da bunu geç olmadan görmesini umduğunu ekledi.

'Suçu örtmek istiyorlar'

Bunun üzerine bir açıklama daha yapan Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Türkiye'ye böyle suçlamalar yöneltmekteki amacının "Netanyahu ve suç ortaklarının işlediği suçların üstünü örtmek" olduğunu söyledi ve ekledi:

"Bu tutum, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırımı hızlandıracağı ve bölgedeki diğer ülkeleri istikrarsızlaştırmayı amaçlayan faaliyetlerini yoğunlaştıracağı yönündeki endişelerimizi derinleştirmektedir."

Türkiye Dışişleri Bakanlığı'nın bu paylaşımını 30 Mart akşamı X hesabından alıntılayan İsrail Dışişleri Bakanlığı ise "Diktatörün sözlerine açıklık getirmenin bir yolu var: Erdoğan'ın antisemit olmadığını söyleyin" dedi.

Bakanlık "Erdoğan'ın Kıbrıs'tan Suriye'ye kadar bölge uluslarına ve halklarına neler yaptığını herkes biliyor. Kendi halkına (ve Pikaçu'ya) neler yaptığını herkes görüyor" ifadelerini kullandı.

Gazze'de saldırılar

Gazze'de Hamas'ın kontrolünde bulunan Sağlık Bakanlığı, İsrail'in dün gece ve bugün düzenlediği hava saldırılarında 20'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) da 23 Mart'ta İsrail'in saldırdığı ve o günden beri bölgeye girişe izin verilmemesi nedeniyle akıbetleri öğrenilemeyen sekiz sağlık çalışanı, altı sivil savunma görevlisi ve bir Birleşmiş Milletler (BM) çalışanının öldüğünü açıkladı.

Bir BM yetkilisinin aktarımına göre Gazze'nin güneyindeki Refah bölgesinde gerçekleşen olayda beş ambulans, beş itfaiye aracı ve bir BM aracı yaralılara yardım için görevlendirilmişti.

Bu kişilerin cesetleri, İsrail'in olay yerine erişime izin vermesiyle ancak dün bulundu.

Filistin Kızılayı bir sağlık çalışanının da hâlâ kayıp olduğunu açıkladı.

İsrail ordusu ise tepe ışığı veya acil durum sinyalleri olmadan "şüpheli bir şekilde ilerleyen" birkaç araca ateş açtıklarını, öldürülenler arasında bir Hamas mensubu ve "sekiz diğer terörist" bulunduğunu savundu.

IFRC Genel Sekreteri Jagan Chapagain "Bunlar yaralı insanlara yardım etmeye çalışan ambulans işçileriydi. İnsani yardım görevlileriydi" dedi ve ekledi:

"Onları koruması gereken işaretler taşıyorlardı. Ambulanslarının üzerinde net işaretler vardı.

"En zorlu çatışma bölgelerinde bile kurallar vardır. Uluslararası İnsani Hukuk kuralları çok nettir: Sivillerin korunması gerekir; insani yardım görevlilerinin korunması gerekir. Sağlık hizmetlerinin korunması gerekir."

BM İşgal Altındaki Filistin Toprakları'nda İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi Başkanı Jonathan Whittall da bu kişilerin cesetlerinin bulunduğu yeri "bir toplu mezar" olarak niteledi.

Whittall olay yerine giderken yüzlerce sivilin İsrail ateşinden kaçışına tanık olduklarını, bir kadının kafasının arkasından vurulduğunu ve ona yardım etmeye giden bir adamın da vurulduğunu gördüklerini söyledi.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir