İstanbul Anadolu Yakası Hali’nde kabzımal olan Kurtuluş Özaydın, “Kabzımallar ve pazarcı esnafı pahalılığın sorumlusu gibi gösteriliyor. Pazarcı esnafımız fiyatlar yüzünden halkla karşı karşıya gelmekten yoruldu. Biberi patlıcanı kimse pahalıya satmak istemez. Çünkü mal pahalandıkça satışı azalır. Köylü de pazarcı da kabzımal da pahalı satılan maldan para kazanamaz” diye konuştu.
Korkusuz yazarı Barış Yarkadaş'a konuşan Özaydın pazarda ve markette satış fiyatı 30 liradan başlayan biberin pahalı yolculuğunu şöyle anlattı:
"Bakın, siz şu an Antalya Hali’nden ya da tarlasından yaklaşık 10 ton biberi hiç para vermeden alsanız bile, o biber İstanbul’a gelene kadar kilo başına 5 TL olur. Çünkü; başta mazot olmak üzere her şey çok pahalı. 10 ton biber yüklü bir kamyonun Antalya’dan İstanbul’a gidiş dönüş maliyeti yaklaşık 16 bin TL’dir. Bunun anlamı, bibere kilo başına kafadan 1.5 TL maliyet binmesidir. Aynı biberin plastik poşetle ambalajlanması ve araçlara yüklenmesi, kilo başına maliyeti 1 TL daha artırır. Biber oldu size 2.5 TL…
Diyelim ki; biber İstanbul’daki hale geldi. Bu malın dükkana indirilmesi kilo başına daha 1 TL maliyet demektir. ‘Hamaliye’ dediğimiz ücret de bibere maliyet olarak biner. Biberimiz şu an 3.5 TL oldu
Sebze Meyve Hali’ndeki dükkan sahibinin verdiği kira, çalışanların maliyetleri, işgaliye, rüsum ve vergiyi de eklediğinizde, bizim Antalya biberinin kilo başına maliyeti 5 TL’ye çıkıyor. Pazar esnafı ya da market sahibi de benzer maliyetleri üstüne koyduğunda, biberin pazara ya da markete geliş fiyatı 8 TL’yi buluyor.
Gördünüz mü; bedavaya alınan biber, özetleyerek yazdığım maliyetler yüzünden pazara gelene kadar 8 TL oluyor.
Az önce ifade ettiğim tüm maliyetleri üst üste koyduğunuzda, biberin tarladan çıkış fiyatı, Antalya’da kafadan 22 TL’yi buluyor. En ucuz fiyata sattığımız Çarliston biber şu an İstanbul’da 30 TL… Emin olun ki; bu fiyatlardan yapılan satıştan kimse para kazanmıyor. Çünkü mal pahalı olursa satışı azalır. Kimse para kazanamaz. Kimse yüksek fiyata mal satmak istemez. Bu yüzden pazarcı esnafını ya da market sahiplerini hedef göstermek doğru değil. Hükümet mazotun fiyatını düşürsün, üretimi teşvik etsin. Tarım Kooperatifleri alternatif hale getirilsin. DPT yeniden kurulsun ve planlı üretime geçilsin. Dövizin yükselişi durdurulsun. O zaman gıda fiyatları düşer.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.