İstanbul’da mahalle bekçileri yıllar sonra sokaklara döndü ve 386 bekçi 14 Ağustos’ta göreve başladı. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün ‘gece kartalları’ ismini verdiği bekçiler, gece 10’dan sabah 6’ya kadar sokaklarda devriye geziyor.
772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’na göre, bekçiler "genel kolluk kuvvetlerinin derhal müdahalesine imkan bulunmayan acele ve zaruri hallerde", silah taşımak ve kullanmak gibi bir polis memuruyla aynı görev ve yetkilere sahip.
Son bekçi alımı 1974 yılında yapıldı ve 2007 yılında hala hizmeti sürdüren 8 bin 152 bekçi, polis kadrolarına geçirildi.
İstanbul İl Emniyeti Önleyici Hizmetler Şube Müdürü Arzum Nazman,
"yıllar sonra neden bekçilere yeniden ihtiyaç duyulduğu" sorusunu şöyle yanıtladı:
"İstanbul, şu anda 10 sene önceki nüfusundan çok daha fazla bir nufüs barındırıyor. Nufüs artışı devam ederken, şehirde yeni birtakım imkanlar ve sosyal alanlar gelişirken, böyle bir yaya devriyeye de ihtiyaç oldu ve vatandaşımız tarafından takdir edildi. Son bir haftadır bekçilerin yaya devriyeleriyle ilgili çok olumlu dönüşler alıyoruz.”
İstanbul’un tüm semtlerinde görev yapacak bekçi sayısını 700'ün üstüne çıkarmayı şimdilik düşünmediklerini söyleyen Nazman, bekçilerin bir ay süren bir eğitimden geçtiğini de anlattı:
“Bu eğitim teorik ve uygulamalı olmak üzere iki etaptan oluştu. İlk iki haftasında ilgili yönetmelikler ve kanunlar, devletin idari yapısı ve güvenliği, önleyici tedbirlerin neler olduğu, patlamalardan sonra ilk yardım gibi bir takım teorik eğitimler aldılar.
"Son iki hafta da ise silah mevzuatı ve ateşli silahlarla ilgili alınacak emniyet tedbirleri, kullanacakları silahların tanıtımı ve silaha hakimiyetle ilgili saha çalışması yapıldı. Gereksinim duyulan durumlarda bekçilerin ara eğitimleri devam edecek.”
Nazman, kimi durumlarda bir polis kadar yetkiye sahip bekçiler için, “Genel kolluk kuvvetlerinin yardımcısı pozisyonundalar. Bir kimsenin canına, malına, ırzına saldıranları önleme, suç işlendikten sonra veya suç işlenirken sanıkları suçüstü yaklama ve kamu düzenliğini bozacak birtakım eylemlere müdahale etme yetkilerine sahipler” dedi.
Kanuna göre bekçilerin kolluk kuvvetlerine yardım yönünden görevleri arasında, “uyuşturucu madde satılan ve kumar oynanan yerleri, gizli fuhuş yapanları, halkın istirahatini bozanları, rezalet çıkaracak derecede sarhoş olup başkalarını rahatsız edenleri kolluk kuvvetlerine haber vermek ve önlenmesi gerekenleri önlemek” de yer alıyor.
Bekçilerin ayrıca "mahalle sakinlerinin sağlık ve selametini sağlamak" bakımından, yardıma muhtaç olanlara yardım etmek, yangın ve su baskını gibi afetlerde ekipler gelene kadar önleyici tedbirler almak gibi birtakım görevli bulunuyor.
İstanbul’un Bağcılar semtindeki Barbaros Mahallesi’nde sekiz senedir muhtarlık yapan Tuncay Fırat,
bekçilerin varlığından mutlu olduğunu dile getirse de, Barbaros Mahallesi’nin bir bekçinin çözebileceğinden çok daha fazla sorunu olduğunu anlatıyor:
“Mahalledeki gençlerde uyuşturucu tüketimi çok arttı. Bizim en büyük sorunumuz bu. Kolluk kuvvetleri bu kişileri yakalamasına yakalıyor, ancak kanun içici ve satıcı ayırımı yaptığı için serbest kalıyorlar. Aslında uyuşturucu satıcılığı yapan kişiler, sadece içici olduklarını söyleyerek serbest kalıyor. Bekçilerimizin fayda sağlayacağına inanıyorum ama kanunlarımız içici ve satıcıya aynı cezayı vermezse etkili olamayacaklar.”
Fırat ile Barbaros Mahallesi’ni geziyoruz. Mahalledeki mezarlığın önüne geldiğimizde, yeni yapılmakta olan yüksek duvarları göstererek, “Uyuşturucu kullanıcıları yüzünden bu mezarlık okadar tehlikeli hale geldi ki, mahallelinin talebiyle son çare bu yüksek duvarları yaptırmak zorunda kaldık” diyor.
Ardından mahallenin merkezindeki parkın önünden geçerken, uyuşturucu satıcısı olduğunu bildiği birkaç simayı gösteriyor:
“Bakın bu parkı yarım saat polisler dümdüz etti, tüm bağımlıları toplayıp götürdüler. Şimdi şu birkaç kişi yeniden gelmişler, muhtemelen alıcıları bekliyorlar. Kanun saldıktan sonra polis, bekçi ne yapsın?”
“Bağcılar Emniyeti tüm ihbarlarımıza hemen müdahale ediyor ama kanun boşluğundan faydalanarak yarın serbest kalıyorlar. Bekçiler de yakalanmalarında faydalı olacak ama sosyal devlet olarak bunlara başka çözümler üretilmediği sürece sıkıntımız çok büyük.”
Bağcılar’ın en eski esnaflarından Hüsnü Baş da bekçiler konusunda muhtarla benzer fikirleri paylaşıyor ve mahallenin çok daha etkili çözümlere ihtiyacı olduğunu söylüyor:
“Bağcılar özellikle son 10 yılda daha da kozmopolit bir hale geldi ve suç oranı arttı. Artan nüfusa ve etnik çeşitliliğe bağlı olarak burada güvenlik zafiyeti başladığını düşünüyorum. Ama bu eksiği iki bekçi tek başına tamamlayamaz.”
“Özellikle Suriyelilerin gelmesinden sonra ailecek gidip oturacak park bahçe kalmadı. Geceleri Suriyeliler kitleler halinde parkları işgal ediyor ve huzuru kaçırıyorlar. Bir polisin varlığı varken bekçinin gereksiz olduğunu düşünüyorum ancak bu durumda bekçiler geceleri daha güvenli hale getirebilir.”
Mahalledeki bir çay bahçesinde dinlenen Bağcılar sakini kadınlarla konuşuyoruz. 23 yıldır burada yaşayan ev hanımı Aysel Tokgöz ve Emine Avcıoğlu da, mahalledeki göçmenlerin varlığından yakınıyor:
“Son iki senedir Suriyelilerden gerçekten bıktık. Çok hırsızlık yapıyorlar. Balkonlarımızdan çamaşırlarımızı, kapılarımızın önünden ayakkabılarımızı bile çalıyorlar. Bekçiler inşallah bunları engeller ama o kadar tehlikeliler ki bekçilere bile zarar verebilirler.”
Beşiktaş Nispetiye Mahalle Muhtarı Ayşe Şirinler ise emniyet ile yaptıkları toplantılarda bekçilerin geri gelmesini talep ettiklerini ancak mahalledeki orta yaş ve üstü kişilerle gençler arasında fikir ayrılığı yaşandığını anlatıyor:
“Benim yaş grubum olan orta yaş ve üstü kişiler uygulamadan memnun çünkü bizlerin bekçilerle ilgili çocukluğumuzdan bildiğimiz bir pratiğimiz var. Eskiden bekçiler düdüğünü çaldığı vakit derdik ki ‘Güvendeyiz, bekçi amca dolaşıyor’. Ama muhtarlığa gelen gençlerle yaptığım konuşmalarda onların uygulamadan çok endişeli olduklarını görüyorum.
“Özellikle geçtiğimiz günlerde Maçka Parkı’nda özel güvenlik memurunun genç bir kadının kıyafeti müdahalesi sonrası gençler, ‘Bekçiler bizi mi denetleyecekler, yaşam tarzımıza ve kıyafetlerimize mi karışacaklar, parkta sevgilimizle otururken bize müdahale mi edecekler’ gibi kaygılar taşıdıklarını söylüyor.”
Kamuoyunda bu kaygıların yer aldığını ilettiğimiz İstanbul İl Emniyeti Önleyici Hizmetler Şube Müdürü Arzum Nazman ise, bekçilerin sadece vatandaşa hizmet odaklı çalışacaklarını söylüyor:
“Bu arkadaşlarımız birincisi meydana gelen suçları önlemek, ikincisi oluşan suçlara müdahale etmek amacıyla sahada görevli. Herkesin özel hayatına ve yaşam tarzına saygı gösterecekler, hukuki haklarını koruyacaklar. Bu konuda bizim en ufak bir endişemiz yok. Maçka Parkı’nda yaşanan şeyi münferit bir olay olarak görüyorum.”