İngiltere, 2012 yılında imzaladığı kadın ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul Sözleşmesi'ni henüz onaylamış değil. Hükümet, sözleşmenin bazı düzenlemelerinin henüz iç hukuka aktarılmadığını ve bu sürecin tamamlanmasının ardından onaylanacağını söylüyor.
İstanbul Sözleşmesi'ne imza atan 45 ülkeden 12'sinde onay süreçleri devam ediyor. Sözleşmenin ilk imzacısı olan Türkiye, Cuma gecesi yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile çekildiğini açıklarken, Polonya da geçen yıl sözleşmeden çekileceğini duyurmuştu.
İngiltere'de ise son dönemde anlaşmanın onay sürecinin tamamlanmasına ilişkin çağrılar artmış durumda.
Parlamento'nun üst kanadı Lordlar Kamarası'nın Uluslararası Antlaşmalar Komitesi, Şubat ayında yaptığı açıklamada onay sürecinde yaşanan gecikmeyi "rahatsız edici" olarak nitelendirdi ve konuyla ilgili soruşturma yürüttüğünü söyledi.
İçişleri Bakan Yardımcısı Victoria Atkins, sözleşmenin onaylanmasından "çok memnun olacağını" ancak iç hukukun uyumlu hale getirilmesiyle ilgili çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Atkins, "Birçok açıdan (İngiltere'deki kanuni düzenlemeler) sözleşmedekilerden çok daha ileri bir halde. Onayın tamamlanmasına doğru giderken yapılan uyum çalışmaları, kadınların ve kız çocuklarının yanı sıra cinsel saldırı mağduru erkek kurbanların da koruma altında olduğu anlamına geliyor" dedi.
Ancak Atkins açıklamasında İngiltere'nin sözleşmedeki standartlara uyumunun tamamlanmasına yönelik zamanlamayla ilgili herhangi bir bilgi vermedi.
Uyum çalışmalarının sürdüğü alanlar
Atkins, İngiltere'nin üç alanda İstanbul Sözleşmesi'ne uyumunun henüz tamamlanmadığını söyledi ve bu alanları şöyle açıkladı:
- Psikolojik şiddetin suç kapsamına alınması (sadece Kuzey İrlanda için geçerli)
- Ülke dışında işlenen suçlar için yargılama yetkisi: İngiltere vatandaşlarının ya da oturum izni olanların, ülke dışında gerçekleştirdiği suçlarla İngiltere'de yargılanabilmelerinin mümkün kılınması
- Mülteci ve göçmen statüsündeki kurbanların destek kapsamın alınması
Atkins, ilk iki konunun kısa süre içerisinde gündeme getirilecek yasalarla ele alınacağını söyledi. Bunlardan ilki Kuzey İrlanda Meclisi'nde görüşülen bir tasa tasarısı, diğeri de uzun bir süredir gündeme gelmesi beklenen Ev İçi İstismar Yasa Tasarısı.
Atkins ayrıca, hükümetin Göçmen Kurbanlara Destek Programı için ihale sürecini başlattığını da söyledi.
Ancak bu programın deneme uygulamalarının yapılması ve sonuçların değerlendirilmesi öngörülüyor. Bu durumun da göçmen statüsündeki kurbanlara yönelik destek programının hayata geçirilmesinin 2022 ya da 2023'ü bulabileceği kaygılarını beraberinde getiriyor.
'Kötü örnek oluyoruz'
Lordlar Kamarası'nın İşçi Partili üyesi Barones Liddell, sözleşmeyi hazırlayan Avrupa Konseyi'nin "oldukça kızgın" olduğunu söyledi ve tüm imzacı ülkelere "kadınların ve toplumun genelinin iyiliği" için sözleşmeyi onaylama çağrısı yaptı.
İşçi Barones Liddell, anlaşmayı başlatan konseyin "oldukça kızgın" olduğunu söyledi ve tüm ülkeleri bunu "kadınların ve tüm toplumun" iyiliği için onaylamaya çağırdı.
Liberal Demokrat Parti'den Barones Ludford da gecikmenin daha da uzamasının, İngiltere'nin bu konudaki duruşuna zarar verebileceğini söyledi.
Ludford, "Birleşik Krallık'ın iki yıla kadar uzayabilecek bir süre daha bu sözleşmeyi onaylamamasının kötü bir örnek teşkil ettiği veya en azından iyi bir örnek olmadığı konusunda endişeler var" dedi.
Atkins, İngiltere'nin sözleşmeyi onaylamamış halinin bile "kadın hakları için bir fener" olarak görüldüğünü belirterek, "Mümkün olan en kısa sürede onaylamayı taahhüt ediyoruz, ancak tam bir tarih veya aradığınız güvenceyi veremem" diye konuştu.