Tolga Tanış
(Hürriyet - 29 Temmuz 2012)
Çölün ortasında gizli Predator-Reaper yuvası
Amerika’nın güneyinde, Meksika sınırına sıfır, El Paso’ya indim. Chihuahuan Çölü’nde iki saatlik kuzeye doğru bir otomobil yolculuğundan sonra buradayım. Ölüm saçan yeni savaş teknolojisi insansız hava araçlarının Amerika’daki merkezinde. Afganistan’dan Irak’a Türkiye’ye Predator ve Reaper kullanan bütün pilotlar, sensör operatörleri ve istihbarat analistleri işte buradan çıkıyor. Dört ay önce yapmıştım başvuruyu. Güvenlik ve geçmiş araştırmasından sonra izin geçen hafta çıktı. Yanımda bir mihmandar, üssü dolaşmaya başlıyorum...
Tel örgülerle çevrili bir alana 30’a yakın konteyner dizmişler. Hepsinin yanında havalandırmaları. Tepede bir rüzgâr gülü. Üzerilerinde de plaka gibi numaralar var. Bütün gün yanımdan ayrılmaması emri verilen üs görevlisi mihmandarım Colin Cates’e (27) soruyorum. “Burası nedir” diye: “Burası filo. Gördüğün kutular da yeni nesil pilotların uçakları” diyor. Eskiden her pilotun binip havalandığı, üzerine adını yazığı bir uçağı olurdu. Ama şimdi konteyneri oluyor. İçeri giriyor. Koltuğuna oturuyor. Ve o gün dünyanın neresinde bir uçak uçurması istenirse yanındaki uydudan ona bağlanıyor, uçmaya başlıyor.
Holloman’a giderken, uçsuz bucaksız bir New Mexico çölünde 50 kilometre boyunca yandaki elektrik direkleri dışında hiçbir beşeri ize rastlamadan araba kullanırken, gizliliğin en üst düzeyde olduğu dünyanın en gelişmiş savaş teknolojisinin pilot merkezinin nasıl bir yer olacağını hayal ederken şunu düşündüm hep: Bu nasıl bir teknolojidir ki, Amerika’nın bütün askeri stratejisini baştan aşağı değiştiriyor? Nasıl bir kapasitedir ki, Nobel Barış Ödülü verilen birini, Amerikan tarihinin en fazla saldırı emri veren başkanına dönüştürüyor? Ve nasıl bir silahtır ki, binlerce kilometre öteden sadece bir düğmeye basarak size insan öldürme gücü veriyor? İşte bunların hepsinin cevabı karşımdaydı: Ufacık bir konteyner.
Yeni Predator alınmıyor, Reaper'lar çoğalıyor
Amerikan Ordusu’nun muharip İHA (insansız hava aracı) filosunda bugün iki tip hava aracı var. İlki, 1995’ten beri kullanılan ve Predator adıyla bilinen MQ-1’lar. İkincisi de Reaper diye bilinen ve Predator’un daha fazla bomba atan, kamerası daha gelişmiş bir üst modeli MQ-9’lar. Ancak alınan kararla artık envantere Predator girmiyor. Yeni gelenler hep Reaper.
Holloman, Amerikan Ordusu’na bu araçlar için personel yetiştiren merkez. Üste 120 Predator ekibi, 240 da Reaper ekibi eğitim alıyor. Her İHA biriminde konteynere giren iki kişi var. Biri uçağı uçuran, silahı ateşleyen pilot. Diğeri öndeki kamerayı kullanan, görüntü okumayı bilen ve istihbarat analizi yapan sensör operatörü. Komuta, subay olan pilotta. Sensörcüyse teknik çavuş.
Ekibin çekirdeği üç kişiden oluşuyor
Holloman’da bunlara ilave olarak, konteynerin dışında bulunan ama konteynerin bulunduğu üste güvenlikli bir binada göreve katılan istihbarat koordinatörleri de eğitiliyor. Onların görevi de, hedefle ilgili istihbarat koordinasyonunu sağlamak. Bunun için hem operasyonun yürütüldüğü bölgede bulunan yer ekibiyle hem de başka bir yerde kameradan gelen görüntüleri okuyan istihbarat analistinin verilerini değerlendirmek. Bu üçlü hep birlikte görev yapıyor. Her görevde de analist ve yer ekipleriyle koordineli çalışıyorlar.
Ekiplere eğitim verilen simülasyon odasını geziyorum. Eğitim filosunun komutanı Yarbay Mike Weaver (40) ile konuşuyoruz. “Söyler misiniz” dedim, eskiden F-15 kullanmış yeni nesil İHA pilotuna: “Aşağıya bombayı bırakırken, hiçbir fiziksel baskı ve tehlike riski taşımıyorken bunun bir video oyunu olmadığından nasıl emin olabiliyorsunuz?” “Doğrusu bu cihazlarda pilotların gerçeği daha iyi hissettiklerini düşünüyorum” dedi:
“Çünkü karşınızda sekiz tane ekran var. Kameradan, haritadan her detayı görüyorsunuz. Kulağınızdaki telsizde yer ekibi oluyor ve çoğu zaman arkada silah seslerini duyuyorsunuz. Ayrıca görev sırasında bilgisayarda yazıştığınız birimlerden bilgi alırken o tansiyonu hissediyorsunuz. Klasik bir savaş uçağında bunların hiçbiri olmaz. Ve asıl orada bombayı bırakıp öylece gidersiniz. Burada gerçekliğe daha yakınsınız.”
Bombayı attıktan bir saat sonra Las Vegas'tasınız
1995’te Amerikalıların ilk olarak Macaristan’da kullanmaya başladıkları İHA’lar için önce belirlenen kontrol merkezi Nevada’daki Creech Hava Üssü. Ancak bugün operasyonlar New Mexico (Cannon), Missouri (Whiteman), Güney Dakota (Ellsworth) gibi eyaletlerdeki üslere de yayılmış durumda. Holloman’a Creech’ten gelen Reaper pilotu Yüzbaşı Chad (29) ile pistte bir Reaper’ın yanında görüşüyorum. Bir silahı ateşleyip can aldıktan sonra konteynerden çıkıp eve ailesiyle yemek yemeye giden bir pilotun ruh hali nasıl olabilir anlamaya çalışıyorum. “Normale dönmek zaman alıyor elbette” diye anlatmaya başlıyor:
“Eğer o gün görevde bir silah ateşlemişseniz, bitince kural gereği mutlaka psikoloğu aramanız gerekiyor. Telefonda konuşuyorsunuz. Size sorular soruyor. Ve gerek görürse ofisine çağırıyor. Bir travma yaşadığınızı düşünmezse de evinize gidiyorsunuz. Benim için normale dönüş, üsten eve doğru yaptığım otomobil yolculuğunda oluyor. Bütün beynimi boşaltmaya çalışıyorum. Ve ailemin yanına gittiğimde hiçbir şeyi yansıtmamaya çalışıyorum. Ayrıca Creech, Las Vegas’a sadece bir saat uzaklıkta bir yer. Dünyada böyle başka bir üs yok.”
Terminoloji kavgası
Bir terminoloji kavgası da var. İngilizce bu aletlere ‘drone’ denmesine çok kızıyorlar. Çünkü ‘drone’ kendi kendine çalışan bir makineyken doğru terimin RPA (uzaktan kumandalı hava aracı) olduğunu, hepsini bir insanın idare ettiğini söylüyorlar.
Her görev operasyonel
Konteynerın içinde pilotlar her zaman solda, sensör operatörleri de sağda oturuyor. İki yıl boyunca Creech’te muharebe yürüten Pilot Binbaşı Dave Cunningham’a (41) bunun eski usul uçaktan ne farkı olduğunu sordum. “Ben F-15C pilotuydum. Pek çok uçuştan hiçbir operasyona katılmadan döndüğüm oldu. Ama İHA kullanırken hemen her görev operasyonel” dedi.
Şişman, cips yiyen pilotlar yoktu
İçeri girmemle şişman, mütemadiyen cips yiyip kola içen gözlüklü game boy profilleri aradım. Ama göremedim. İHA pilotlarının her görevde G (çekim kuvveti) yiyen eski usul pilotlardan hiçbir farkı yoktu. Konuştuğum Predator pilotu Yarbay Brent, bunu İHA pilotlarının seçiminde de eski usul pilotlardaki fiziksel şartların aranmasıyla açıkladı. Hatta bir Reaper pilotunun dört aylık bir eğitimden sonra Colorado’ya giderek burada gerçek bir uçakla da uçmak zorunda olduğunu anlattı. “Kimler başvurabiliyor peki” dedim. “Eskiden tecrübeli pilotlar arasından seçiyorduk ama şimdi gerçek bir uçak uçurmamış adayları da alıyoruz. Hatta en son üç sınıf birincisi tecrübesiz pilotlardan çıktı” dedi.
24 filo, 56 görev kapasitesi var
Amerika’nın dünya genelinde aynı anda 56 İHA görevi yürütebilecek kapasitesi var. Türkiye’deki Predator’lar de bu kapasiteden yararlanıyor. Amerika genelinde 24 ayrı İHA filosu bulunuyor. Uçaklar yaklaşık 24 saat havada kalabiliyorlar. Pilotlar sekiz saatte bir değişiyor. İHA’ların kontrolünü sağlayan pilotların yüzde 95’i ABD’de. Yüzde 5 ise İHA’ların bulunduğu üslerde.
Sinsi katil
Pistte duran Reaper’lardan birinin yanındayım. Gövdesine dokunduğumda oyuncak gibi. Hafif. Piste inişi kalkışı sessiz. Tasarımı köşesiz. Karşımda duran aletin sinsi bir ölüm makinesi olduğuna dair tek işaret, kanatlarındaki bombalar.
Ya ölen siviller
Kanadalı bir gazeteciden dinledim. Yemen’de El Kaide köyü olarak bilinen bir yeri Yemen Ordusu kuşatıyor. Ancak asker içeri giremiyor. Sonra Amerikalılar giriyor devreye. Bir ev belirleniyor. İçeride beş El Kaide üyesi var. İHA’larla bombalıyorlar. Hepsi ölüyor. Ama o sırada evin dışında oynayan bir çocuk da patlamada hayatını kaybediyor. “Köye girdik. O çocuğun ailesini bulduk. Ve o acıyı görüntüledik. El Kaide üyelerinin öldüğü elbette görev raporuna girmiştir. Ama o çocuktan kimsenin haberi yoktu” dedi.
Konuştuğum bütün piltolara bunu sordum. İngilize ‘collateral damage’ diyorlar. Herkesin ağzında. ‘Saldırıda ölen siviller’ demek. Pilotlardan ‘Disko’ lakaplı Yarbay John, bütün soğukkanlılığıyla aynen şöyle dedi:
“İHA’lardaki kayıplar öldürülen hedeflerin yüzde 10’u hatta yüzde 15’i olsa bile bu oran oraya bir yer timi göndererek neden olacağınız kayıptan çok daha az. Bu aletler hayat kurtarıcı. Üstündeki silahları çıkarın, sadece kamerası sayesinde bile ne kadar insanın yaşamaya devam ettiğini tahmin edemezsiniz.”