Cinsel mitler; doğrulukları konusunda yeterince destekleyici kanıt olmadan kabul edilen, kulaktan dolma bilgilerin aktarılmasıyla yayılan, cinsellikle ilgili yanlış inanış ve önyargılardır.
Bu önyargılar birçok kişinin mutsuzluğuna, sağlıklı ve keyifli bir cinsellik yaşayamamasına sebep olur.
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği’nin (TODAP), hazırladığı “Psikologlar İçin LGBTİ’lerle Çalışma Kılavuzu”nda heteronormatif cinselliği besleyen mitler şöyle sıralandı:
“Tüm evli bireyler heteroseksüeldir”
Bir kadın ve bir erkek arasında gerçekleşen tüm evliliklerde bireylerin heteroseksüel olduğunu varsaymak yanlıştır. Pek çok eşcinsel ve biseksüel toplumsal baskı, kendine açılamama, toplumsal statü gibi nedenlerle heteroseksüel evlilikler yapmayı tercih edebilir ya da yapmak zorunda kalabilir.
“Tüm evli bireyler tek eşlidir"
Evlilik; çeşitli konulara odaklanan ve iki kişi arasında yapılan bir sözleşmedir. Dolayısıyla bu sözleşmenin içeriği ve şartları iki kişinin kararına ve rızasına bağlıdır.
Çiftler kapalı ve tek eşli bir ilişkide uzlaşabilecekleri gibi; açık, çok eşli, eş değiştirmeli, vb. ilişki biçimlerinde de uzlaşabilirler.
“Orgazm, cinsel birleşme (penetrasyon) ile sağlanmalıdır”
Orgazm olmanın tek yolu ve koşulu cinsel birleşme(penetrasyon) değildir. Cinsellik; öpüşme, okşama, dokunma, sarılma, masaj, sürtünme, mastürbasyon, oral seks gibi çok çeşitli davranışları kapsar. Kişi cinsel birleşme yaşamadan da çok farklı şekillerde orgazm olabilir.
“Eşcinsel ilişkilerde bir taraf aktif, bir taraf pasif rolü benimser”
Aktiflik-pasiflik; kimin altta kimin üstte, kimin arkada kimin önde, kimin güçlü kimin zayıf olduğuna göre değerlendirilip yorumlanır. Heteroseksüel ilişkilerde kadının pasif, erkeğin aktif olduğu yönünde bir önkabul vardır. Eşcinsel ilişkiler de bu ikiliğe göre değerlendirilir.
Oysa tüm ilişkilerde bu roller değişken olabilir ya da hiç benimsenmeyebilir.
“Eşcinseller rastgele cinsel ilişki kurarlar; uzun süreli, tek eşli ya da doyumlu beraberlikler yaşayamazlar”
Eşcinseller sadece cinselliğe dayalı ya da cinsel ve duygusal yakınlığın bir arada olduğu, kısa ya da uzun süreli, tek ya da birden fazla partnerli birliktelikler yaşayabilirler. Heteroseksüel bireylerin cinsel ve duygusal ilişkileri tek tip olamayacağı gibi, eşcinsel bireylerin ilişkileri de tek tip değildir. Sevmek ve sevilmek, arzulamak ve arzulanmak, bir ilişkiye başlamak ve sürdürmek cinsel yönelimle ilişkili değildir.
“Eşcinseller arasındaki romantik ilişki heteroseksüel ilişkilerden daha az ciddidir”
Eşcinsellik, duygusal ve/veya cinsel olarak kişinin hemcinsine ilgi duymasıdır. Eşcinsel birliktelikler toplum tarafından yok sayılmakta, geçici/ciddiyetsiz olarak görülmekte ya da sekse indirgenmektedir. Oysa aşk, sevgi, hoşlanma gibi duygular doğal olarak tüm insanlara özgüdür; bu duyguların yoğunluğunun ve sürekliliğinin cinsel yönelimle ilgisi yoktur.
“İki kadın arasında yaşananlar gerçek bir cinsel deneyim değildir”
Cinselliği penis üzerinden tanımlayan ataerkil ve heteroseksist toplumsal yapı, “gerçek cinselliği” penis-vajina birleşmesine indirgemektedir. Bu nedenle, iki kadının penis olmadan zevk alamayacağı ve aralarında “gerçek” bir cinsellik yaşanamayacağı düşüncesi yaygındır. Zorlama ve baskı olmaksızın yaşanan her cinsel davranış keyif ve haz verir. İki kadının birbirini hissetmesi ya da cinsel doyumu yaşayabilmesi için penise ihtiyaçları yoktur.
“Lezbiyenler cinsel birleşmeden (penetrasyondan) hoşlanmaz”
Her lezbiyenin keyif aldığı cinsel davranış farklıdır, sabitlenemez. Penetrasyondan hoşlanan lezbiyen kadınlar olabileceği gibi, hoşlanmayan heteroseksüel kadınlar da olabilir. Penetrasyon; parmakla, dildo, vibratör, strapon gibi ürünlerle, çok çeşitli nesnelerle, penisle yaşanabilir.
“Lezbiyen cinselliği romantik ve yumuşaktır, şiddet içermez”
Lezbiyenlerin cinsellikleri tek tip değildir; davranışlar kişiye, partnerlere, mekana ve zamana göre çeşitlilik gösterebilir. İki kadın arasında yaşanan cinsellik yumuşak olabileceği gibi, kişilerin rızası dahilinde, bilinçli olarak sert olabilir, şiddet ya da BDSM pratikleri içerebilir.
“Lezbiyenler asla erkeklerle cinsellik yaşamaz”
Lezbiyen cinselliğinin tek tip olmadığını, çok çeşitli cinselliklerin var olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bazı kadınlar kendilerini lezbiyen olarak tanımlamakla birlikte, kadın ve erkeklerle akışkan ilişkiler yaşayabilirler. Ayrıca, birçok ülkede kadınların, eşcinsel olsun ya da olmasın, yaşamak için evlenmek ve çocuk doğurmak zorunda bırakıldığı unutulmamalıdır.
“Geylerin sertleşme (ereksiyon) bozukluğu, erken boşalma gibi cinsel sorunları vardır”
Bir erkeğin eşcinsel olması, onun cinsel sorunlar yaşadığı anlamına gelmez. Cinsel sorunlar, farklı cinsel yönelimlerden tüm bireylerde görülebilir.
“Anal seks, sadece geylerin yaşamayı tercih ettiği ve zevk aldığı bir cinsel davranıştır"
Anal seks, geylere özgü bir cinsel davranış değildir; lezbiyen, biseksüel ve heteroseksüel çiftler anal seks yaşamayı tercih edebilir ve bu davranıştan zevk alabilirler.
Diğer yandan, eşcinsel erkeklerden bazıları anal seksten hoşlanırken bazıları hoşlanmayabilir.
“Tüm trans bireyler heteroseksüeldir”
Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim birbirinden farklı kavramlardır. Nasıl ki toplumda, natrans eşcinsel, biseksüel, heteroseksüel bireyler varsa eşcinsel, biseksüel, heteroseksüel trans bireyler de vardır.
“Trans bireyler doyumlu bir cinsellik yaşayamazlar”
Doyumlu bir cinsel yaşam; kişinin bedenini tanıması, bedeninin haz noktalarını bilmesi, hoşuna giden/gitmeyen dokunuşları ve cinsel davranışları keşfetmesi, partner(ler)i ile açık iletişim kurabilmesi gibi pek çok şeyle ilgilidir. Natrans bireylerin tümünün doyumlu bir cinsel yaşamı olacağı önkabulü yanlış olduğu gibi, trans bireylerin doyumlu bir cinsellik yaşayamayacağı önkabulü de gerçek dışıdır.