Alman iç siyasetinin bir numaralı gündem konusu olan Alman dış istihbaratı BND skandalı bu hafta meclisi ve özel komisyonları meşgul edecek. İstihbarat servisinin Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) hesabına çalıştığının ve hükümetin bu durumdan yıllardır haberdar olduğunun ortaya çıkması koalisyon ortakları arasında da tartışmalara yol açtı.
Dış istihbarat servisleri arasındaki işbirliğiyle ilgili skandal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere'in isteği üzerine Çarşamba günü Meclis Kontrol Komisyonu'nda görüşülecek. Almanya İçişleri Bakanı skandalla ilgili olarak isnat edilen suçlamaların haksız olduğunun ortaya çıkacağını söylüyor.
De Maiziere 2008 yılında istihbarat teşkilatlarından sorumlu başbakanlık müsteşarlığı görevinde bulunuyordu. Muhalefet partileri tarafından bakanın o dönemde Alman ve Amerikan gizli servisleri arasındaki işbirliğinden haberdar olduğu iddia ediliyor. De Maiziere iddiaları reddediyor; Amerikan servisinin işbirliğini kötüye kullanmadığını ve kendilerinin de ileride bu gibi durumlarla karşılaşılmaması için önlem aldıklarını söylüyor.
Ancak Alman istihbaratının yüksek düzey Avrupalı politikacıları dinlediği ve Avrupa şirketlerinde sanayi casusluğu yaptığı şeklindeki iddialara çürütülebilmiş değil. Partili arkadaşları gibi Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Hans-Georg Maassen de Almanya İçişleri Bakanı'nın vazifeşinas ve son derece titiz bir insan olduğunu belirterek Hristiyan Demokrat Birlik partili bakana yöneltilen ithamların dürüstlüğe sığmadığını söyledi.
Merkel işbirliğinden memnun
Meclis Kontrol Komisyonu'nda görevdeki Başbakanlık Müsteşarı Peter Altmaier de dinlenecek. Gizli oturumdan ayrı olarak Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı NSA'nın Almanya'daki izinsiz dinleme faaliyetlerini araştıran özel komisyon da çalışmalarına devam edecek. Komisyona çağrılan BND görevlilerine ‘anahtar kavramlar' listesi ile ilgili sorular sorulacak. Anahtar kavramlar çeşitli konular, telefon numaraları, bulunulan yer ve elektronik posta adresleri gibi terimlerin aranmasında kullanılıyor. Terörle etkili mücadele için dost ülkelerin istihbarat kuruluşlarıyla işbirliğinin sürdürülmesi ve Alman dış istihbaratının faaliyetlerinin gizli tutulması gerektiğini savunan Başbakan Angela Merkel'in soruşturma komisyonuna bilgi verip vermeyeceği henüz kesinlik kazanmadı.
Koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin Genel Başkanı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, Alman şirketlerinin sanayi casusluğuna hedef olup olmadığını iki kez başbakana sorduğunu ve her defasında olumsuz yanıt aldığını söyledi. Gabriel, "Şayet Alman şirketlerinde gerçekten casusluk yapıldıysa, özel sektörün devlete olan güveni büyük sarsıntı geçirir" dedi. Partinin genel sekreteri de başbakanlığın dış istihbaratın denetlenmesinde ağır ihmali olduğunu söylemişti.
Koalisyonda uyuşmazlık
Koalisyonun küçük ortağı Hristiyan Sosyal Birlik ise Amerikan servisiyle işbirliği şartlarının kararlaştırıldığı dönemde başbakanlık müsteşarlığı görevinde bulunan sosyal demokrat Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in de soruşturma komisyonuna çağrılmasını talep ediyor. Partinin kontrol komisyonundaki temsilcisi Stephan Mayer Steinmeier'in 2002 yılında Alman ve Amerikan gizli servisleri arasındaki işbirliğinin genişletilmesinden sorumlu olduğunu söyledi. Gizli anlaşmada Amerikan tarafına geniş haklar tanındığı tahmin ediliyor.
Fransız politikacılarıyla şirketlerinin de Alman dış istihbaratı tarafından izlendiğine dair iddialara rağmen skandal, komşu ülkede önemli rol oynamıyor. Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert hafta sonunda Başbakan Angela Merkel'in Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile yaptığı telefon görüşmesinde sadece Ukrayna krizinin ele alındığını söyledi. Konu Fransız medyasında da büyütülmüyor. Paris yönetiminin terörle mücadele yasasını sertleştirmeyi planlaması nedeniyle iddiaları abartmak istemediği tahmin ediliyor. Fransız istihbaratının faaliyetleri, iki dikta rejiminde edinilen tecrübelerin tazeliğini koruduğu Almanya'daki kadar hassasiyetle takip edilmiyor.