İtalya bugün genel seçimler için sandık başına gidiyor.
630 sandalyeli Temsilciler Meclisi ile 315 sandalyeli Senato'nun üyelerini belirlemek üzere, yaklaşık 50 milyon seçmenin oy kullanma hakkı bulunuyor.
İtalya, 1946'daki cumhuriyet ilanından bu yana geçen 72 yılda 64 hükümet gördü. 2013'te yapılan son genel seçimlerden bu yana da ülkede 3 hükümet değişti.
Bugünkü genel seçimler sonrası da bu istikrarsız tablonun değişmesi zor görünüyor.
Hem basit çoğunluk hem nispi temsil esasına dayanan yeni ve karmaşık seçim yasası gereği, iktidara gelebilmek için yüzde 40 oy oranını aşmak gerekiyor. Fakat seçim yasakları gereği en son 2 hafta önce yayınlanan anketlere göre herhangi bir parti ya da ittifakın bu orana ulaşması güç görünüyor.
Anketler, Haydi İtalya-Lig-İtalya'nın Kardeşleri-Biz İtalya'yla partilerinden oluşan sağ ittifakın yüzde 36 civarı oy alacağını gösteriyor.
Demokratik Parti-Daha Fazla Avrupa-Birlikte-Popüler Yurttaşlık partilerinden oluşan merkez sol ittifak ise yüzde 27 civarında kalıyor.
Hiçbir parti ile ittifak kurmadan tek başına seçimlere giren 5 Yıldız Hareketi'ninse yüzde 28 oy alması bekleniyor.
Seçimlerden 2 hafta önce yayımlanan son anketlere göre çekimser/kararsızların oranı ise yüzde 30-40 arasında değişiyordu. Anket sonuçlarına bakarak seçimin sonucunu bu kararsız oylarının belirleyeceğini söylemek mümkün.
Anketler doğru çıkar ve seçim sonuçları aşağı yukarı bu şekilde olursa hiçbir parti ya da ittifak parlamentoda çoğunluğu elde edemeyecek. Bu durumda seçim sonrası koalisyon çalışmaları, bu çalışmalar başarısız olursa da bir "teknik hükümet" atanması ve erken seçim ihtimalleri gündeme gelecek.
Olası koalisyon seçenekleri arasında ise, AB kurumlarını ve piyasaları en çok ürküten seçenek popülist ve aşırı sağcı partilerin birleşerek iktidara gelmesi. "Ne sağcı ne solcu popülist" 5 Yıldız Hareketi ve "aşırı-sağcı popülist" Lig partilerinin koalisyona gitmesi ihtimali AB'ye yakın çevrelerce "en kötü senaryo" olarak değerlendiriliyor.
İkisi de göç karşıtı, AB'ye şüpheli yaklaşan, Rusya yanlısı olan bu partiler ayrıca sahte haberlerin yayılmasının ve İtalya'da yükselişteki aşı karşıtlığının da sorumluları arasında sayılıyor.
AB'yi korkutan bu koalisyon ihtimali, ABD Başkanı Donald Trump'ın eski danışmanı Steve Bannon'ın ise "umudu" gibi görünüyor. Seçimlerden birkaç gün önce Roma'ya gelen Steve Bannon, New York Times gazetesine yaptığı açıklamada Lig ve 5 Yıldız Hareketi'nin güçlerini birleştirmesini "nihai rüya" diye tanımladı. Bannon, Berlusconi'ye ait İtalyan Tgcom24 kanalına da konuşarak "İtalyan seçimleri Avrupa için yol gösterici olacak" dedi.
Popülist ve aşırı sağcıların koalisyona gitmesi seçeneği karşısında, 2011'de AB kurumlarının da baskısıyla istifaya zorlanan Berlusconi'nin yeniden iktidara gelmesi piyasalar ve AB açısından "iyi olasılıklar" arasında sayılıyor. Aldığı mahkumiyet nedeniyle seçimlerde aday olamayan Berlusconi'nin başbakan adayı olarak Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani'yi göstermesi de AB'yi rahatlatma mesajı olarak değerlendiriliyor.
AB'ye en olumlu yaklaşan grup olan Demokratik Parti liderliğindeki merkez-sol ittifakın tek başına iktidara gelmesi ise ihtimal dahilinde görünmüyor. Ancak Demokratik Parti'nin, geçmişte de olduğu gibi Berlusconi ile anlaşma ihtimali olası seçenekler arasında.
Berlusconi'li bir diğer seçenekse, seçime birlikte girdiği ittifak ortaklarına sadık kalarak bir hükümet kurması. Bu durumda, aşırı sağcı, AB karşıtı ve "post-faşist" İtalya'nın Kardeşleri ve Lig partileri de ülkenin yönetiminde söz sahibi olacak.
Seçim kampanyasında defalarca "600 bin göçmeni sınır dışı etme" vaadinde bulunan Berlusconi, bu ittifak ortaklarının yanında "ılımlı" kalıyor.
Lig lideri Matteo Salvini'nin Avrupa'daki yandaşı Fransız aşırı sağcı Marine Le Pen. İtalya'nın Kardeşleri lideri Giorgia Meloni de seçimlere birkaç gün kala Macaristan'a giderek göç ve İslam karşıtı Başbakan Victor Orban ile bir araya geldi. Meloni, İtalya'nın Macaristan'ın da içinde yer aldığı "Visegrad Grubu'na yakınlaşmasını" istediğini söyledi.
Aşırı sağcı ve popülist partiler iktidara gelmeseler bile, yeni İtalyan parlamentosunda büyük yere sahip olacaklar. Seçim kampanyası boyunca siyasi tartışmaları bu hareketlerin yönlendirdiği düşünülürse, önümüzdeki günlerde de AB, küreselleşme ve göç karşıtı söylemlerin gündeme hakim olacağını öngörmek güç değil.
Steve Bannon'ın da dediği gibi, "Avrupa için yol gösterici" olacak İtalyan seçimleri, AB için Brexit sonrası daha fazla kan kaybetme riskini de beraberinde getirebilir.