İvme Hareketi, konut krizine ilişkin değerlendirme ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaştı. Bildiride, "Konut politikası, barınma hakkını temeline alan bir yaklaşımla tasarlanmalı" denildi.
Bildiride, "Hükûmetin son 20 yılda uygulamış olduğu sosyal konut politikası; dar ve orta gelirli vatandaşları şehir merkezinden koparmıştır. Soylulaştırma üzerinden kentli hakları gasp edilmiştir. Ekonomik asimetriler derinleşmiş ve konut politikası siyasetin finansmanına kurban edilmiştir. Sosyal konut üretimi kent hakkının yeniden tesis edilmesi ile eşit ve adil yaşamın temel ayaklarından birisi haline getirilmelidir. Konut politikası, barınma hakkını temeline alan bir yaklaşımla tasarlanmalıdır. Konutun sosyal işlevi ve faydası barınma imkânını sağlamasıdır. Bu açıdan tasarlanan politikalar bir yatırım aracı olarak konut kavramını bir barınma aracı olarak konut işlevine dönüştürmeyi hedeflemelidir. Bu doğrultuda bilhassa kısa vadeli konut alım satımlarını, spekülatif ticareti engelleyen, bunu yaparken kiralık ev piyasasında istenmeyen etkileri ortadan kaldıran bir politika seti tasarlanmalıdır." ifadesini kullanıldı.
Değerlendirmede şunlar kaydedildi:
"Çözümün bir aşaması para politikasının normalleştirilmesidir. Faizlerin düşürülmesi ile yükselen enflasyonun döviz kurunda yarattığı hareketlerin doğal bir sonucu olarak konut fiyatları maaşların ayak uyduramadığı bir oranda yükselmektedir. Para politikasında ve genel olarak makroekonomik politikalarda kurulacak denge ve yürütülecek normalleşme süreci konut fiyatlarına da etki edecektir. Bu doğrultuda, aşağıda liste hâlinde önerdiğimiz politika adımlarının konut sorununun çözümüne dair genel bir çerçeve sunacağını düşünüyoruz. Sorunun çözümü elbette bu önerilerin ve burada yazılmayanların çok daha detaylı bir biçimde ele alınmasını gerektirmektedir.
Barınma amacı gütmeyen konut talebinin 1 kısılması için,
a. Konut satışından elde edilen gelirler, kısa süreli alım satımda daha yüksek oranlı olacak biçimde ve elde edilen kârla artan oranda vergilendirilmelidir.
b. Çoklu konut sahipliği, kira maliyetlerini artırmayacak biçimde; ama belirli bir seviyenin üzerinde konut sahipliğini zorlaştırarak sahipliği daha geniş bir kitleye yayabilmek için konut sayısıyla artan oranda vergilendirilmelidir.
c. İkinci ikâmet amacı gütmeksizin, yurt dışındaki birikimlerini yaşadıkları ülkelerin servet vergisinden kaçınmak için Türkiye’de gayrimenkule yatıran vatandaşlarımızın oluşturduğu ek talebi kısmak için gurbetçilerin yoğun olarak yaşadığı ülkelerle tapu kayıtlarını içerecek biçimde bilgi paylaşımına gidilmelidir.
d. Yabancılara konut ihracatı sınırlandırılmalı, bu doğrultuda yatırım karşılığı vatandaşlık uygulaması konut satın alımını dışarıda bırakacak şekilde güncellenmelidir.
e. Kayıtdışı kazanılan kazancın sisteme gayrimenkul sektörü üzerinden sokulmasıyla oluşan ek talebi engellemek için konut alım satımları daima bankacılık sistemi üzerinden gerçekleşmeli, nakit alışverişi engelleyecek biçimde düzenlenmelidir. Burada rayiç bedel ile piyasa bedeli arasında oluşabilecek makas üzerinden vergi gelirinin kaybını engellemek adına banka işlemleri üzerinden gerçekleşen satış fiyatlarının aynı zamanda Tapu Kadastro, yerel idare ve Maliye Bakanlığı ortak teftişi ile bölgesel ortalama emlak bedeli tespit listelemesi yapılmalıdır."