İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 2025 yılı için 22 bin 104 TL olarak açıklanan asgari ücret için "Sadaka bile değil" diyen Dervişoğlu, iktidarı da eleştirdi. Dervişoğlu, "Erdoğan'a sesleniyorum, Sarayın penceresinden halkın sofrası gözükmez" ifadelerini kullandı.
2025 yılı asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak açıklandı
Suriye'de Esad rejiminin ardından Türkiye'deki mültecilerin ülkelerine dönmesinin tesis edilmesi gerektiğini ifade ederek "Esad gitmiştir, misafirlik bitmiştir" ifadelerini kullanan Dervişoğlu, "Suriye'de ülkemizin güvenliği açısında bir terör devletinin kurulması ihtimalinin bile taviz verilmeden bile engellenmesi gereklidir. Bölücü terör örgütüne devlet kurdurulması muhtemel adımların önceden ön görülerek ortadan kaldırılması temin edilmelidir." şeklinde konuştu.
"Sarayın penceresinden halkın sofrası gözükmez"
Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Sadaka bile değil. Erdoğan'a sesleniyorum, Sarayın penceresinden halkın sofrası gözükmez. Buradan size sesleniyorum, bundan sonra uğradığı haksızlıklar için yollara ve meydanlara düşen herkesin yanında olacağız. İşçinin hak ve hukukunu savunmak üzere gerekirse grev yerlerinde grev gözcüsü olacağız.
"Esad gitmiştir, misafirlik de bitmiştir"
Gelen vergiler iş bilmez iktidarın kestiği haraçtır. Vatandaş seçimi beklemektedir. Bu iktidardan bunun hesabını soracaktır. Asgari ücrete talim edilen vatandaş hayallerini kaybetmiştir. AKP iktidarında önümüze koyan hayat çeyrek fatura ise bir buçuk porsiyondur. Ülkemizdeki mültecilerin geri dönmeleri ivedilikle tesis edilmelidir. Yani Esad gitmiştir, misafirlikte bitmiştir.
"Bölücü terör örgütüne devlet kurdurulması muhtemel adımların önceden ön görülerek ortadan kaldırılması temin edilmelidir"
Suriye'de ülkemizin güvenliği açısında bir terör devletinin kurulması ihtimalinin bile taviz verilmeden bile engellenmesi gereklidir. Bölücü terör örgütüne devlet kurdurulması muhtemel adımların önceden ön görülerek ortadan kaldırılması temin edilmelidir. Devletimizin Suriye’nin yeniden inşası sürecinde oluşması muhtemel etnik, dini veya mezhepsel bölüşüm planlarının aracısı, aparatı ya da tarafı olmaktan kaçınması stratejik ve devlet aklının gereğidir. Bu dört mesele dışında hiçbir şey, Türk kimliği ve varlığı ile Türk devletinin çıkarlarına hizmet etmeyecektir. Aksine bir düşünce varsa, Türkiye, dışarıda yapılmış planlara ve çizilmiş haritalara kurban edilmek isteniyor demektir.
"Kalın ve Fidan'ın pervasızlıkları bizi düşündürmektedir"
İyi Parti olarak endişelerimiz azalmamış, bizzat artmıştır! MİT Başkanı Kalın’ın ve Dışişleri Bakanı Fidan’ın pervasızlıkları bizi düşündürmektedir. Bir tanesi en gizli yapılması gereken işleri, henüz resmiyetini ve meşruluğu sağlamamış bir aktörle kameralar önünde araba gezintisi yapmakta bir beis görmemektedir. Diğeri ise, Türkiye Cumhuriyeti Devletince 2018 yılından beri terör örgütü olarak tanınan HTŞ ile yıllardır iş birliği içindeyiz diye beyanat vermektedir. Hamaset, tedrisata galip geldiğinde akıl bu şekilde tatile çıkmaktadır.
Dolayısıyla Suriye meselesine bakarken, etnik ve dini meselelere odaklanarak çözüm aramak, bu ayrışma ve çatışmaların tarafı olarak, Suriye’yi; Lübnanlaştırmak ve Iraklaştırmak açık emperyalist planlardır. Bunlar, hem Suriye vatandaşlarının hem de Türk vatandaşlarının gelecekte maruz kalacağı, yeni ve daha büyük belalara aracı olmak anlamına gelmektedir.
"Bu iktidar gitmelidir, gidecektir"
Bu iktidar gitmelidir ve gidecektir. Sıla bebekler, Narin bebekler yaşatılamadı. Nice kadın göz göre göre öldürüldü, tedbir alınamadı. Çözüm yollarını sıraladık emekliler için ama iktidar kulaklarını tıkadı. Yeni ormanlar kesildi, betonlar döküldü. "