İspanyol sinemasının ve Hollywood’un önemli oyuncularından Javier Bardem, Karayip Korsanları serisinde hayat verdiği "Kaptan Salazar" karakteriyle ilgili olarak "Daimi olarak acı çeken bir karakter yaratmak istedim. Acısını dindirmenin tek yolu intikam almak olan bir adam. Her ne kadar intikam almak faydasız olsa da" dedi.
“Bence sanatın, sinemanın, edebiyatın ve resmin en güzel yanlarından biri bizlerin canavar, canavarların da biz olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor olması" diyen Bardem, sözlerine "Her birimizin içinde bir kötülük var” diye devam etti.
Tuhaf Dergi'den Nando Salva'ya konuşan Bardem'in açıklamaları şöyle:
Salazar karakterini yaratma süreciniz nasıl işledi?
Aktörler genellikle bir imaj üzerinden çalışırlar. Bu imaj bize kaybolduğumuz zaman doğru yolu gösterir. Salazar'a hazırlanırken arenadaki bir boğayı düşündüm. Sırtından bıçaklar sarkıyor, ağzı salyalar saçıyor, öfkeli, kan revan içinde, ölmek üzere ve matadoru öldürmeye kararlı. Kızgın insan fiziksel, ruhsal ve zihinsel acıyı derinen hisseden insandır. Daimi olarak acı çeken bir karakter yaratmak istedim. Acısını dindirmenin tek yolu intikam almak olan bir adam... Her ne kadar intikam almak faydasız olsa da...
Kindar biri olmadığınızı mı söylüyorsunuz?
Ben de insanım ve bazen intikam duygum güçlü hale geliyor. Fakat üzerinde biraz düşününce; insan, intikamın bir vakit kaybı olduğunu fark ediyor. 19 yıl boyunca rugby oynadım. Rugby oynarken düzenli olarak hırpalanıyorsunuz. İlk tepki her zaman itmek ve karşılık vermek oluyor. Ardından anlıyorsunuz ki bir takımın parçasısınız ve eğer kişisel hırslarınıza odaklanırsanız takım sizi yalnız bırakır. Böyle bir şeyi size ancak rugby öğretebilir. Futbolu düşünün, egolar ve bireysel yetenekleri olan yıldızlar üzerine kurulu.
***
Penelope Cruz'un Karayip Korsanları serisinin dördüncü filminde başrol oynaması beşinci filmin başrolü olmaya karar verirken sizi etkiledi mi?
O dönem, çekimler sırasında, Penelope'nin yanındaydım ve gözlerime inanamamıştım. Kusursuz bir şovdu. Beşinci film için beni aradıklarında evet demek zorundaydım anlayacağınız. Penelope'yle, Jack Sparrow kılığındaki Johnny Depp karşısında konsantrasyonunu kaybetmemenin ne kadar zor olduğu üzerine konuştuğumuzu hatırlıyorum. Öylece kalakalıyorsunuz ve iki saniye sonra diyorsunuz ki “Lanet olsun, lafımı söylemeliyim.” Böyle bir hissi 2012'de Skyfall'u çekerken yaşamıştım. Kendimi çocuklar gibi kaptırmıştım ve oynadığım her sahnenin ortasında “Vay! Bir James Bond filminde oynuyorum” diye düşünüyordum.
Röportajın tamamı Tuhaf Dergi'nin temmuz sayısında…