Burhan CEYHAN/AYDIN, (DHA) - AYDIN\'ın Germencik ilçesinde, satın aldığı 80 dönüm arazinin 42 dönümüne sera kuran Azeri iş insanı Yunus Arifoğlu Öztürk (70), buranın ısıtılması için jeotermal su verilmemesinden yakındı. Jeotermal su alamadığı için serasını 3 yıldır kömürle ısıtmak zorunda kalan, bunun da çok maliyetli olduğunu belirten Öztürk, \"Buraya kanunlara güvenerek geldim; ancak görüyorum ki kanunu dinleyen de tatbik ettiren de yok. Eğer kanunu dinleyen yoksa ben de seramı kapatıp, memleketime döneyim\" dedi.
Ülkesinde 23 yıl büyük şirketlere CEO\'luk yapan Azeri iş insanı Yunus Arifoğlu Öztürk, 3 sene önce, Aydın\'ın Germencik ilçesinin kırsal Turanlar Mahallesi\'nde 80 dönüm tarım arazisi satın aldı. Öztürk, aldığı arazinin bulunduğu bölgenin yakınında jeotermal enerji santralleri olması nedeniyle 42 dönüm kapalı alana domates serası kurdu. Serayı ısıtmak için başvurduğu jeotermal enerji firmalarının çalışanlarından olumsuz yanıt alan Öztürk, hayal kırıklığı yaşadı. Resmi kurumlara durumu bildirip, yardım istediğini dile getiren Yunus Arifoğlu Öztürk, sonuç alamadığını söyledi. Öztürk, 5 Kasım\'da Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi\'ne (CİMER) sıkıntısını yazdığını anlattı. Geçici olarak kömür yakarak, ısıttığı serasında ürettiği tonlarca domatesi Rusya\'ya ihraç eden ve nadir olarak iç piyasaya sunan Öztürk, jeotermal sorununa çözüm bulamazsa serasını kapatıp, ülkesine döneceğini söyledi.
SERAYI ISITMAK İÇİN YILDA BİN 800 TON KÖMÜR YAKIYOR
Türkiye\'de seracılık yaparken, umduğunu bulamadığını belirten iş insanı Yunus Arifoğlu Öztürk, \"Burayı jeotermal bölgesi olduğu için seçip, sera kurduk. Çünkü yönetmeliğe göre, jeotermal elektrik santrallerinde tekrar basılan suyun seralarda kullandırılması mecburiyeti vardı. Biz de buna güvenerek seramızı kurduk ve çalışmaya başladık. Daha sonra jeotermal şirketinin yetkililerini Ankara\'da ziyaret edip, \'Serayı tamamladık, ısıtmamız için sıcak suyu nereden verebileceksiniz?\' diye sordum. Bana, jeotermal tesislerin elektrik ürettiğini, seraların ısıtılmasıyla meşgul olmadığını bu nedenle de sıcak suyu veremeyeceklerini söylediler. Ben de mecburen büyük bir kazan alarak seramı kömürle ısıtmaya çalışıyorum ama bu bize çok pahalıya mal oluyor. Yılda bin 800 ton kömür tüketiyoruz. Kömürün maliyeti çok yüksek. Doğaya verdiği zararı da bir kenara bırakırsak maliyeti bile milyon liraları geçiyor\" dedi.
\'JEOTERMALİN ÜSTÜNDE OTURUYORUM AMA ISINAMIYORUM\'
Jeotermalin üstünde üretim yaptığı halde çıkan sıcak buhardan serasını ısıtamadığını, jeotermal suyla tarımsal sulama yapılamayacağını belirten Öztürk, şunları söyledi:
\"Ben ısı eşanjörümü onların kuyularının yanına koyacağım. Oradan aldığım suyla seramı ısıttıktan sonra aldığım su tekrardan onların borularına gidecek. Eğer seramı jeotermal ile ısıtabilirsem yılık bin 200 ton olan üretimim yıllık 2 bin 500 tona çıkacak. Yüzde 100\'ün üzerinde bir artış meydana gelecek. Çünkü kazanla ısıyı kış aylarında aynı tutmak zor oluyor ama jeotermalle bunu başarabiliriz. Seradaki sıcaklığın 17 derecenin altına düşmemesi lazım. Domatesin fidesini üşüttüğünüz an her şey biter. Bir yıllık bağladığınız umut sönmüş olur. Sıcaklığı korumak için jeotermal mutlaka gerekiyor. Aksi takdirde bugüne kadar yaptığım 35 milyon lirayı aşan yatırımım boşa gidecek.\"
Serasında günlük olarak tükettiği 210 ton suyu bile arıtarak kullandığına dikkat çeken Öztürk, \"Çevreye saygılıyım. İşimi, ülkemi, milletimi seviyorum. Vergimi veriyorum. Ertelenen hiç vergim olmadı. Ancak herkes topu üstünden atıyor ve kimse yardımcı olmuyor. Sorunumun çözülmesi için gitmediğim yer neredeyse kalmadı. Azerbaycan\'dan buraya kanunlara güvenerek geldim ve yatırım yaptım. Ancak şimdi gördüm ki kanunları dinleyen de tatbik ettiren de yok. Eğer kanunu dinleyen yoksa ben de seramı kapatıp, memleketime döneyim. Yetkililerden yardım bekliyorum\" dedi.
FOTOĞRAFLI