12 Mayıs 2023 00:00
Yazarlar | Sasa Dragojlo, Hamdi Fırat Büyük ve Yağız Alp Tekin
24 Şubat 2022'de, Namık Kemal Asutay adında bir Türk ve Emrula Delibalta adında bir Sırp vatandaşı, iki Türk gencini almak için Belgrad’ın Nikola Tesla Havaalanı’na doğru yola çıktılar. Havalimanına inen Türk gençler vizesiz geçiş hakkı ve Delibalta’nın iki gün önce yazdığı sahte garanti mektupları sayesinde Sırbistan’a girerken hiç sorun yaşamadılar.
Dört kişilik grup, Fransız plakalı bir Opel Insignia ile havaalanından ayrılarak Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ın yaklaşık 80 kilometre güneydoğusundaki Pozarevac kasabasındaki Koker Hostel’e doğru yola çıktılar.
İki gün sonra, saat 15:00 sularında, Erkan Sorovac, havalimanından gelen iki Türk’ü Avrupa Birliği (AB) üyesi Macaristan sınırına yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Backa Topola kasabasına götürdü. Ekip, araç ve şoför değiştirdikten sonra havanın karanlığı altında 18:50’de, Macaristan, Sırbistan arasındaki Horgos sınır kapısına ulaştı.
On dakika sonra ikili, kimliği belirsiz rehberler eşliğinde gümrük boyunca sıralanmış kamyon konvoyunun arkasındaki gizli geçitten ağır ağır yürüyerek sınırın Sırbistan kısmından tarafsız bölgeye geçtiler.
Ekibe rehberlik eden Erkan Sorovac, Sırp tarafını kendi başına yasal olarak geçtikten sonra iki sınırın arasındaki tarafsız bölgedeki tuvaletlerde iki Türk ile tekrar buluştu ve onlara Macar tarafına geçmeleri talimatını verdi.
Planları işe yaramıştı. Birkaç dakika sonra ikili Macaristan topraklarına ulaştı, bir arabanın da yardımıyla Avrupa’nın içlerine doğru yola koyuldular.
Bu basit operasyon, 2022 yılının Şubat ve Kasım ayları arasında defalarca tekrarlandı. Ta ki Sırp polisi, adını Türkiye’nin güney doğusundaki Mardin şehrinden alan operasyonunda şüpheli elebaşı Sorovac’ı ve diğer iki kişiyi insan kaçakçılığı yapmak ve kişi başı 2 bin 400 Euro’ya Türk vatandaşlarını AB’ye geçirmek suçlamasıyla tutuklayana kadar.
Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı (BIRN) tarafından bilgi edinme hakkı talebiyle elde edilen 9 Aralık 2022 tarihli mahkeme kararının bir nüshasına göre, insan kaçakçıları müşterilerine her şey dahil bir paket teklif ediyorlardı. Bu pakete havaalanında karşılama, sahte teminat mektupları, konaklama, Macaristan sınırına ulaşım ve sınırın diğer tarafında karşılama dahildi.
Sorovac 11 ay ev hapsine, eşi ise 6 ay hapis cezasına çarptırılırken, olayla bağlantısı olduğundan şüphelenilen Asutay ve bir kişi hala aranıyor. Grubun müşteri sıkıntısı yoktu.
BIRN’in yürüttüğü araştırma, ülkedeki ekonomik zorluklar ve siyasi kutuplaşmalar yüzünden ülkeden kaçan genç Türklerin, giderek artan bir şekilde AB’ye yasadışı yollardan geçmeye çalıştığını ve Balkanlar’da özellikle Sırbistan ve Bosna Hersek’i’ bir geçiş noktası olarak kullandığını açığa çıkarttı.
Bulgular, bölgedeki kaçakçılık sektörünün gün geçtikçe geliştiğine işaret ediyor. Yalnızca geçen yıl, Sırbistan’a toplamda 860 bin 719 Türk vatandaşı giriş yaptı. Bu sayı COVID-19 salgınından önceki yıl olan 2019'a kıyasla yaklaşık 62 bin artış gösterdi.
BIRN, göçmenler, kaçakçılar, polis muhbirleri, taksi şoförleri ve insan hakları uzmanlarıyla röportajlar yaptı, mahkeme belgelerini inceledi. Türk vatandaşlarının sosyal medya üzerinden kaçakçılarla ilk teması kurduğu internet gruplarından başlayarak, Sırbistan’ın kuzeyindeki yabani doğada son bulan Macaristan ve Hırvatistan’a geçme mücadelelerini baştan sona belgeledi.
Ekonomik zorluklar ve Türkiye’den göç
Ömer yol arkadaşlarına dönerek seslendi:
“Birbirimize güvenmemiz lazım. Hepimiz doğuluyuz, hepimiz kardeşiz” ve ekledi: “Yüz, iki yüz metre yüzdükten sonra sınırı geçebiliriz.”
Ömer, Ekim 2022'de Backi Brijeg yakınlarında Sırbistan ile Macaristan sınırını geçmeye çalışan yirmili yaşlarındaki dört genç Türk vatandaşından birisiydi. Ailesi, onun Avrupa yolculuğunu finanse etmek için yıllarca biriktirdiği altınları satmıştı. BIRN onlara başkent Belgrad’dan sınıra kadar eşlik etti ve hedefine, Paris’e, ulaştıktan sonra Ömer ile tekrar görüştü.
“Avrupa’da işgücü sıkıntısı var. Devlet de bunu biliyor. Kayıt dışı emek gücüne ihtiyaçları var.”
Ömer, yüzde 64'lük resmi enflasyon ve üç yılda yüzde 200'den fazla değer kaybeden Türk lirası gibi istatistiklerle kolayca özetlenebilen düşen alım gücü nedeniyle ülkeyi terk etti.
Bir yıl işsiz kaldıktan sonra Ömer’le seyahat etmeye karar veren Onur da ekonomik nedenlerle yollara düşmüştü:
“Otellere, devlete ve masaj salonlarına iş başvurusunda bulundum. Bir yıl işsiz kaldım. Sonra uzaktan kuzenlerimden biri beni tütün dükkânlarına aldı ama onlar da pek kâr etmiyorlardı. Şehrin en boktan yerinde aynı daireyi paylaşmamıza rağmen geçimimi sağlayamıyordum.”
Onur, ülkenin gençleri arasındaki büyük işsizlik sorununu vurgulayan örneklerden yalnızca birisi. Ülkedeki 18–24 yaş arası gençlerin üçte birinden fazlası ne istihdamda ne de eğitim öğretim görüyor. Bu oranla Türkiye, Güney Afrika ve Brezilya’dan sonra Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’ndeki (OECD) en yüksek genç işsizlik oranına sahip ülke olarak öne çıkıyor.
Avrupa ülkelerinin kamuoyuyla paylaştığı veriler de Türk sığınmacı sayısında yaşanan artışı doğruluyor; geçen yıl Almanya’ya geçen yıla oranla yüzde 200 artışla, yaklaşık 24 bin kişi sığınma talebinde bulundu. Böylece Türkiye, Almanya’ya sığınma talebi yapan ülkeler arasında Suriye ve Afganistan’ın ardından üçüncü sıraya yerleşti.
AB üyesi 27 ülkeye Norveç ve İsviçre’yi de dahil ettiğimizde, 2022'de 55 bin Türk vatandaşı sığınma başvurusunda bulundu, bu rakam 2021'deki başvuru sayısının iki katından fazla.
London Metropolitan Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Ahmet Erdi Öztürk, sığınma taleplerinin büyük oranda ekonomik nedenlerle gerçekleştiğini söylüyor:
‘‘En önemli neden ekonomi; ülkenin orta sınıfı Avrupa’da yeni ekonomik fırsatlar arıyor. İkincil olarak gençler, Erdoğan’ın otokratik politikalarıyla yönetilen ülkede bir gelecek görmedikleri için Avrupa’yı siyasi, sosyal ve ekonomik olarak bir kurtuluş olarak görüyorlar.”
Öztürk, Avrupa Birliği’nin son dönemlerde Türk vatandaşlarına uyguladığı katı vize politikalarının, vatandaşları yasa dışı yollara yönelttiğini belirtti ve ekledi:
“AB ülkeleri kolay kolay vize vermiyorlar. Eğer turist vizelerini kolayca verirlerse, Avrupa’ya sığınmak isteyen vatandaşların Türkiye’ye geri dönmeyeceklerini düşünüyorlar. Hal böyle olunca, insanlar AB’ye ulaşmak için yasa dışı yollara başvuruyorlar.”
Türkiye Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, COVID-19 salgını öncesinde yılda ortalama bir milyon Türk vatandaşı yurtdışına seyahat etmek için vize başvurusunda bulunurken, 2022'de bu sayı 3,5 milyona yükseldi. Bu başvuruların da yaklaşık yüzde 20'si reddedildi.
Göçmenlerin, Balkan ülkelerinin sunduğu kolay vize şartlarını suistimal etmesinden endişe duyan Avrupa Birliği, geçen yıl birçok Balkan ülkesini, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelere yönelik vize politikalarını yeniden gözden geçirmeye çağırdı.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, 2022 Ekim ayında, AB’nin yalnızca bir ayda, Balkanlar üzerinden AB’ye yasa dışı olarak giren 19.160 kişinin tespit edildiğini bildirmesinin ardından, “Umarım Sırbistan şimdi daha hızlı hareket ediyordur, AB üyesi olmanın kriterleri var ve bunun bir kısmı da ortak vize politikası” dedi.
Araştırma boyunca röportaj yapılan kaçakçılar, göçmenler, polis muhbirleri ve istihbarat yetkilileri İstanbul’un Balkanlar’da yürütülen kaçakçılık operasyonları da dahil olmak üzere birçok elebaşının merkez olarak kullandığı bir insan kaçakçılığı merkezi haline geldiğini belirtti.
Süreç genelde Facebook, TikTok ve Telegram gibi online platformlar üzerinden başlıyor.
Örneğin TikTok’ta, kaçakçıların kendi operasyonlarının reklamını yapmak için ‘Umuda Yolculuk’ hashtag’i kullanarak yükledikleri videolar yüzbinlerce izlenme ve çok sayıda yorum alıyorlar. Videoların yorum bölümleri, fiyat ve daha fazla detay soran insanlarla dolu.
“ademberto27500” isimli hesabın yayınladığı TikTok videolarında, Sırbistan’dan transit geçiş yapmayı planlayan kişilerin fiyat ve diğer detaylar hakkında konuştukları görülüyor:
Videolardan birisi Sırbistan-Macaristan sınırından geçen insanları gösteriyor ve şöyle diyor:
“Mart indirimlerimizi kaçırmayın!”
Aynı kaçakçının, başka bir videosunda da Macaristan (Sırbistan ile olan) sınırının artık kaçak geçişler için müsait olduğu söylenerek, sınırı geçen insanların videosu paylaşılıyor.
Sayfalardan birisinin takipçisi soruyor:
-Fransa için fiyat?
ademberto27500 cevap veriyor:
-Özel mesaj gönder
Başka bir videoda, insanlar kaçakçılarla çalışma deneyimlerinden bahsediyorlar:
“Almanya’ya Fero Baba sayesinde geldim”
“Fero Baba sayesinde artık İsviçre’deyim, kral”
Facebook’ta Balkan rotasını kullanmak isteyenlerin aralarında fiyatları, rotaları, güvenlik güçlerinin operasyonlarını, arazinin durumunu konuştuğu “Avrupa İltica Yolları” adlı grup da dahil olmak üzere birçok bilgi paylaşım mecrası bulunuyor.
Fiyatlar, başlangıç noktasına ve organizasyonun karmaşıklığına bağlı olarak kaçakçıdan kaçakçıya değişiyor. Suriyeli bir kaçakçı, BIRN’e fiyatın 5 bin Euro’ya kadar çıktığını fakat Sırbistan’da fiyatların 2 bin 500 ile 3 bin Euro’ya kadar düşebildiğini söyledi.
Diyarbakırlı Sadık, Belgrad’da BIRN’e “Konuştuğum kaçakçılardan birisi 3 bin 500 Euro dedi, başkası 4.000 Euro teklif etti. Bir diğeri ise Sırbistan’a gelirsem beni 2 bin Euro’ya sınırdan geçireceklerini söylemişti’’ dedi.
Kaçakçı ile fiyat konusunda anlaşıldıktan sonra birbirine güvenmeyen iki tarafın anlaşabilmesi ve sınırlar arası para transferi sorununun çözülmesi için geleneksel “Hawala” para transferi sistemi devreye giriyor.
Hintçe “güven” anlamına gelen Hawala, para transferinin en eski ve en uygun maliyetli yollarından birisi. Günümüzde aralarında insan kaçakçılarının da bulunduğu suç grupları tarafından yoğun bir şekilde kullanılıyor.
Fiyat konusunda anlaştığı kaçakçıya ödeme yapmak isteyen bir göçmen genellikle kafe, havayolu bilet şubesi, döviz bürosu, kuyumcu görünümlü Hawala ofislerine parasını bırakıyor. Hawala sistemine yatırılan para küçük bir komisyon kesildikten sonra yalnızca parayı yatıranın onayıyla kaçakçıya veriliyor. Eğer ki anlaşma bozulursa veya müşteri Avrupa’ya ulaşamazsa, para güvenli bir şekilde iade ediliyor.
Kaçakçılık camiasındaki kaynaklar BIRN’e, Balkanlar üzerinden AB’ye girmeyi planlayan Türk vatandaşların Hawala işlemlerini Istanbul’un eski ticaret merkezlerinden Aksaray semtinde yaptıklarını söylediler.
Bazı Hawala ofisleri güvenirlikleri sayesinde öne çıkıyorlar. Havayolu bilet ofisi görünümlü “Şenay” bu örneklerden birisi:
Bir Facebook grubundaki yorum:
“Herkes Şenay’la çalışıyor; o bir banka gibi”
Bir diğeri ise Şenay’ı İstanbul’daki iki güvenilir Hawalalardan biri olarak tanımlıyor. BIRN tarafından görüntülenen bir Telegram grubunda Şenay ve Hamza’nın güvenilir olup olmadığı sorulduğunda;
Ali İhsan isimli hesap, “Güvenilirlerdir” diye yazdı. “Her konuda yardımcı oluruz” diye ekledi.
Bu zorlu yola çıkacak birisi kaçakçıların yardımı olmadan gitmeyi tercih etse bile, genelde birlikte gidecekleri bir yol arkadaşı arıyorlar. Facebook’ta şu tarz yorumlar görmek mümkün:
“İki gün sonra Sırbistan’a gideceğim ve sonra sınırı kendim geçmeye çalışacağım.” “Bana eşlik edecek güvenilir bir kişiye ihtiyacım var.”
Ancak diğerleri, kaçakçılar olmadan seyahat etmenin kendi risklerini taşıdığını söylüyor:
“Sırp polisi, Afganlar, Kürtler, Türkler ve her milletten insan yolsuzca para kazanıyor… (Orası)insan hayatının çok ucuz olduğu bir yer. Sırf çetelerin elindeki bir bölgede yürüdükleri için ormanlarda birçok insan öldürüldü.’’
Maddi sıkıntılardan dolayı Sırbistan’a gelmeden önce bir kaçakçı ile anlaşmayan Sadık, Sırbistan’a vardığında doğruca merkez otogarın yanındaki Mezopotamya adlı kafeye geldiğini söylüyor.
BIRN, 2021'de yayınlanan bir araştırmada Mezopotamya’nın bir Hawala merkezi olduğunu ortaya çıkarmıştı:
“Mezopotamya Kafe’deki insanlara kimlerle anlaşma yaptıklarını, hangi fiyata kaçakçı ayarladıklarını soruyordum.” dedi Sadık, “Bu konular Mezopotamya’da çok rahat konuşuluyor. Kimin ne için geldiği belli.”
Mezopotamya Kafe çevresindeki alanın bir toplanma merkezini andırdığını belirten Sadık ekledi:
“Burada büyük ticaret dönüyor, öyle ki kaçakçılar insanları sınırlara otobüslerle taşıyorlar.”
Daha organize kaçakçılar, Türk vatandaşlarını özel araç veya taksi ile doğrudan havaalanından alıyorlar.
İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan bir taksi şoförü, “Kaçakçı beni aradı ve belirli bir saatte Belgrad’daki havaalanında olmamı ve insanları almamı söyledi. Sonra onları Subotica ya da Sombor’a, pansiyonlarına bıraktım” dedi.
Sırbistan’ın kuzeyindeki her iki kasaba da iyi bilinen kaçakçılık merkezlerinden.
Başka bir taksi şoförü, yaz aylarında “her gün 50-60 taksi Sombor’da göçmenlerle dolu bir şekilde dolaşıyor” dedi.
BIRN’e verdiği demeçte, “Türk pasaportu olanlar iyi durumda çünkü vizeye ihtiyaçları yok. Otelde kalabilirler, ev kiralayabilirler, araba kiralayabilirler” dedi.
Ancak bir Türk göçmen, bir kaçakçı ile anlaşmamış olsa bile, Macaristan sınır bölgelerini kontrol eden Afgan, Faslı veya Suriyeli kaçakçılık çetelerine, geçiş için ödeme yapması gerekiyor.
Suriyeli bir kaçakçı BIRN’e, “Bir kaçakçıları varsa bile, kişi başı birkaç yüz Euro haraç ödemeleri gerekiyor’’ dedi ve ekledi: “Tek başlarına giderlerse doğrudan sınırdaki kaçakçılık çetelerine ödeme yapmaları gerekir, o zaman fiyat çok daha yüksek olabilir.”
Sınırdaki vatandaşların çok az seçeneği var. Sık sık Türk göçmenleri Subotica yakınlarındaki Afganlar tarafından kontrol edilen sınır bölgesine götürdüğünü belirten Sombor taksi şoförü,
“Ormanda pazarlık edemiyorlar, rotayı bilmiyorlar ve kaçakçılar onları soyuyor” dedi.
BIRN, kaçakçı ile anlaşmadan sınırı geçmeye çalışan bir grup Türk göçmene tavsiyeler verdiğine tanık oldu:
“Orman çok tehlikeli, ormanın kendi kuralları var”
“Bazı insanlar… silahları var.
“Eğer akıllıysan, yeterince duymuşsundur.”
BIRN araştırması, Türk vatandaşı olmayan bazı mülteci ve göçmenlerin Sırbistan’a girmek için sahte belgeler ve pasaport kullandıklarını ortaya çıkardı.
Sınırı geçmek isteyen mülteci ve göçmenlerin bazıları, AB’ye girmeden önce pasaportlarını kaçakçılara veriyor. Kaçakçılar da bu dökümanları Türkiye’deki yeni ‘müşterilerine’ veriyorlar.
2020'de BIRN, Horgos’taki Sırbistan-Macaristan sınır kapısından birkaç yüz metre ötede, yere fırlatılanlar ve kimlik fotoğrafları kazınanlar da dahil olmak üzere, çok sayıda Türk pasaportu ele geçirdi.
Kaçakçılar için araziden bu tür resmi belgeleri toplayan bir kaynak, “Sınırdan geçenler belgelerini arazide bırakıyorlar, bazen belgelerden yüzlerini siliyorlar. Kaçakçılar da yerden yoplanan bu belgeleri başka müşterilerine veriyorlar ve her şey yeniden başlıyor” dedi.
Kaynak, bu tür yöntemleri kullananların çoğunun Suriye kökenli olduğunu da ekledi. Sığınmacılar üzerine çalışan insan hakları avukatı Nikola Kovaceviç de uygulamayı doğruladı.
Kovaceviç, BIRN’e verdiği demeçte, “Deneyimlerime göre, belirli sayıda mültecinin Sırbistan’a girmek için sahte Türk belgeleri, pasaportlar ve son zamanlarda sıradan kimlik kartları kullanıldığı söylenebilir. Tabii ki, olan bitenlerin ne kadar yaygın olduğunu söylemek zor.”
2021'de Türkiye’den ayrılan Şamil, Batı’da daha iyi hayatları olacağına inandıkları için Türk vatandaşlarının hayatlarını riske atmaktan çekinmediklerini söyledi.
Şamil, otelcilik sektöründeki bir yatırımın başarısız olmasının ardından Türkiye’den ailesiyle ayrılmış ve kendi bulduğu geçiş rotasını satarak Paris’te hayata tutunmaya çalışıyordu:
“Türkiye’de insanlar köle gibi yaşıyorlar. Günde 14–15 saat çalışıyorlar. Herhangi bir sosyal aktiviteleri yok. Ev, iş,ev iş; bu kölelik” dedi.
Sırbistan’a gelen Türklerin çoğu AB’ye yasa dışı yollardan girmek için gereken parayı kazanmak amacıyla Balkanlar’daki inşaat işlerinde çalışıyorlar.
Sırbistan’ın orta-güney kesimindeki Krusevac’ta bir Türk firmasının işlettiği şantiyede çalışan 40 yaşındaki Abdullah, Maraş’ta kamyon şoförü olarak çalıştığı işinden ayrıldıktan sonra, Sırbistan’da çalışmaya başlamış.Abdullah, hava şartları uygun olduğunda kendisinin ve arkadaşlarının Avrupa’ya geçeceğini söyledi.
“Her şeyi planladıktan sonra karşıya geçmeliyiz. Benden haber bekleyen 4–5 arkadaşım var” diyen Abdullah, “Avrupa’da yaşam standartları daha iyi” dedi.
Şubat ayında 50.000'den fazla insanın hayatını kaybettiği ve milyonların evsiz kaldığı yıkıcı depremlerin ardından, AB’ye girmeye çalışan Türk göçmen sayısının yeniden artması bekleniyor.
Avrupa’ya geçmeyi başaran Türkler uzun süre yasa dışı şartlarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Siyasi kaçak olarak sınıflandırılan başvuruların başarılı olma ihtimali yüksek olduğu için sistemdeki bu açığı kullananlar da yok değil.
2022'de BIRN’in eşlik ettiği Türk göçmen Ömer, AB’ye girmek isteyen bir Türk çiftle yaptığı konuşmada Avrupa’da çalışma izni başvurularını güçlendirmek için başvuruya siyasi bir gerekçe yaratma önerilerini paylaştı:
“Bunun olmasını sağlayabilirim; dava açmalarını sağlayabilirim.”
Türk çiftteki kadın, “Bunu 3 bin liraya yapan bir adam olduğunu duydum” dedi.
BIRN, Nisan ayında artık Paris’te ikamet eden Ömer ile temasa geçtiğinde, Ömer hala yasal statüsünün belirlenmesini bekliyordu. ‘‘Yasadışı çalışıyorum diye ayda sadece 1.000 Euro veriyorlar. Koşullar kötü ve ücretler düşük” dedi.
*Yağız Alp Tekin, FraktStudio’da editör olarak çalışmaktadır; Hamdi Fırat Büyük ve Sasa Dragojlo, Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı (BIRN)’da araştırmacı gazeteci olarak çalışmaktadır. **Gazeteciler Zeynep Şentek ve Orhan Şener de bu araştırma yazısına katkıda bulunmuştur. ***Bu sınır ötesi araştırma, Journalismfund Avrupa tarafından finanse edildi ve BIRN tarafından yayına hazırlandı. ***Bu yazı 4 Mayıs 2023 tarihinde BIRN’s amiral gemisi yayını Balkan Insight isimli platformda ingilizce olarak yayınlanan orijinal metnin Türkçe çevirisidir. |
© Tüm hakları saklıdır.