Kadıköy'de Boğaziçi Üniversitesi'ne Cumhurbaşkanlığı kararıyla Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektör atanmasını protesto edenlere destek vermek amacıyla 2 Şubat'ta düzenlenen eylemde gözaltına alınan Ezgi Ertürk gözaltına yaşadıklarını anlattı. Ertürk, tutuklanan Anıl Akyüz ve Şilan Delibalta'nın belirsiz bir görüntüye 10 kişi arasından en baştan seçildiklerini, sorgularının da aceleyle tamamlandığını belirtti.
"Kafamız polis aracına vurularak ters kelepçeyle gözaltına alındık"
Ertürk Twitter hesabından paylaştığı mesajlarda, "Binlerce kişilik eylemde 23 kişiyi kenara ayırıp, 10’umuzu tutuklamaya sevk edip Şilan’la Anıl’ı aldılar aramızdan. Arkadaşlarımızı nasıl tutukladılar, bizi yüzlerce kişilik eylemden nasıl ayırdılar anlatmak istiyorum. Sadece İstanbul’da Pazartesi günü 159 kişi gözaltına alınıp Salı sabah 05.00'te serbest bırakıldık. Ardından aynı günün akşamı 24 saat geçmeden Kadıköy’de binlerce kişilik eylemden ikinci kere yerlerde sürüklenerek, kafamız polis aracına vurularak ters kelepçeyle gözaltına alındık." dedi.
"Polis inisiyatifine göre 93 kişiden 23’ümüzü tek tek seçerek ayırdı"
Ertürk, "İki gözaltında da Şilan’la birlikteydik. Gece 1’de başlayan polis sorgularının ardından ortada herhangi bir resmî savcı talimatı olmadan, polis kendi inisiyatifine göre 93 kişiden 23’ümüzü tek tek seçerek ayırdı, gerekçe olarak da oyalamak için ‘araçlar kalabalık’ dediler. Sabah 6’da herkes serbest bırakılmaya başlandı, ortada bize dair hala ek bir gözaltı kararı yokken sabah 9’a kadar, toplam 13 saat polis aracında bekletildik." ifadesini kullandı.
Ertürk paylaşımlarında şunları kaydetti:
"Hiçbir temel ihtiyacımız içeri alınmadı"
İlk gün Gayrettepe’de ikinci gün Vatan’da kaldık, Vatan’da avukatların getirdiği yiyecek/şeker vb hiçbir temel ihtiyacımız içeriye alınmadı. Peçete dahi ‘tuvaletler tıkanıyor’ diyerek verilmedi. Ertesi gün adliye öncesi gidilen sağlık muayenesine çok sayıda yandaş medya çağırılmıştı, her anımız servis edilmek ve karalama kampanyalarının parçası haline getirmek üzere görüntülendi. Öğlen Anadolu Adliyesi’ne getirildik ve 7 saate yakın nezarethanede tutulduk.
"11 kişi ifadeleri alınmadan ev hapsine mahkûm edildi"
Savcı ifade almadan 10’numuzu tutuklama, geriye kalan 13 arkadaşımızdan 11’ini ise ev hapsi istemi ile hâkimliğe sevk etti. 11’i de hâkimliğe de çıkarılmadan, 10 saat bekletildikten sonra adliyenin hiçbir aşamasına ifadeleri alınmadan ev hapsine mahkûm edildi. Biz 10 kişi, herhangi bir hukuki dayanak olmadan, aynı yerden aynı şekilde alındığımız yüzlerce kişinin arasından sıyırıldık. Bir aydır öğrencilerin demokratik üniversite mücadelesine dair sürdükleri terör yaftası ile bize dair de bir pazarlık yapıldı.
"3 gündür hiçbir şey yememiş olan Şilan'ın elinden sandviçi alındı"
Hâkimlik sorgusu için yukarı çıkarıldığımızda vegan olmasına ve üç gündür hiçbir şey yememiş olmasına rağmen Şilan’ın elinden avukatların getirdiği sandviçi uydurma gerekçelerle zorla geri alındı, polis içeri girip dakikalarca uğraştı. Tek bir domatesli sandviç için.
"Hâkim yargılamayla iltisakı olmayan manipülatif sorular sordu"
Sulh cezaya tek tek çıkarıldık, hâkim hepimize yargılama ile iltisakı olmayan ‘Yasağı bilseydin de eyleme gider miydin’, ‘Bütün kayyumlara tepki gösterir misin’, ‘Sen böyle sosyal medyada gördüğün her şeye sürüklenen bir tip misin’, AİHM’i nerden duydun sana kim öğretti’, ‘Beylikdüzü’nde oturuyorsan Kadıköy’deki eyleme neden geliyorsun’, ‘Sen bence kitleyi yönlendiriyor gibisin doğru mu ’ gibi türlü manipülatif sorular sordu.
"Anıl ve Şilan'ı 10 kişi arasından en baştan seçmişlerdi"
Anıl ve Şilan’ın sorgusunu ise geri kalana göre çok daha az soruyla aceleyle bitirmeye çalıştı. Vereceği karar önceden belli olduğundanmış bu tavrı, yapacak hiçbir şey bulamayınca sadece iki adet hiç belirsiz görüntüye dayanarak onları da 10 kişi arasından en baştan seçmişlerdi.
Saat gece 2 buçukta, yani adliyeye getirilmemizden 12 saat sonra iki gün önce Kadıköy’de yapılmış bir eyleme dair ‘delil karartma şüphesi’ olduğu gerekçesiyle tutukladılar. Arkadaşlarımız esasta da; kendi evinin balkonunda slogan atsan dahi suçlandığın, Türkiye’de AKP yargısı nedeniyle binlerce insanın yargılandığı, ceza kapsamında infaz süresi neredeyse olmayan ‘2911’e muhalefet’ ve ‘görevli memura görevini yaptırmamak’ iddiası ile tutuklandılar.
"Kararlar baştan belliydi biz iki gün belgeleri bekledik"
23 kişiden ev hapsine sevk edilen 11 kişi doğrudan ev hapsi alırken, tutuklamaya sevk edilen 10 kişiden geriye kalan 2 arkadaşımız ev hapsi aldı, biz 6 kişi de çıkış yasağı ve imza şartıyla serbest bırakıldık. Böyle de bir dengesizlik. Sulh cezada bir taraftaki avukat masasında direkt polisler oturuyordu, kapılar açık her yanımız polis dolu şekilde ifade verdik. Kararlar yüzümüze dahi doğru düzgün şekilde okunmadı, yine tek tek, çoğumuzun avukatı içeri alınmadan kapıdan mırıldanarak hemen geri çıkarıldık.
Üstünü kapamaya, usülüne uygun hale dahi getirilmeye çalışmaya gerek duymadan gözaltı ve adliye sürecinin tamamında hukuku değil, aldıkları talimatı infaz ettiklerine bir kez daha şahidiz. Kararlar baştan belliydi biz iki gün belgeleri bekledik.
Şilan ve Anıl, bu mücadelede karşılarına çıkacaklarını, böyle hukuksuz kararlarla muhattap edileceklerini iyi biliyorlardı, her şeyi göz alarak hepimizin özgür yarınları için hep ön saftaydılar, bunun için de tutuklandılar.
"En ufak moral bozuklukları yok, başları hep dikti"
Bu yüzden bırakın en ufak bir moral bozukluğunu, keyifleri gayet yerinde, bu ablukanın dağıtılması için verdikleri mücadelenin gururu ile, gülerek alkışlarla sevk edildiler hapishaneye. Başları hep dikti, bir kere olsun geri adım atmadılar.
Biz de atmayacağız, şimdi bütün adımlarımız daha öne bu sefer Anıl, Şilan, Selo ve Doğu için daha güçlü atılacak. Kelepçeleri arkadaşlarımızın bileklerinden de üniversitelerin kapısından da sökeceğiz. Bu kararın bütün faillerini bunu iyi bilsin."
TIKLAYIN | Kadıköy'deki Boğaziçi destek eyleminde gözaltına alınan 2 kişi tutuklandı!
