Angela Merkel, Katrin Göring-Eckardt, Alice Weidel, Sahra Wagenknecht, Andrea Nahles… Almanya'da pek çok partide kadınlar önemli makamlarda bulunuyor. Ayrıca gerek Berlin'deki koalisyon kabinesinde gerekse eyalet ve belediye yönetimlerinde kadınlar etkin konumda.
Ancak Almanya'da kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin üzerinden yaklaşık 100 yıl geçmesine rağmen, bu niteliksel ağırlığın niceliğe yansıdığı pek söylenemez. Örneğin halihazırda Federal Meclis’teki kadın milletvekillerinin oranı yüzde 37,1 düzeyinde. Aday listelerine bakıldığında, bu oranın 24 Eylül’deki genel seçimlerin ardından yüzde 32 seviyesine gerileyeceği görülüyor. Oysa kadınların toplam nüfusa oranı yüzde 50’nin üzerinde. 2015 verilerine göre Almanya'da 40 miyon 500 bin erkeğe karşın 41 milyon 600 bin kadın yaşıyor. Ancak buna rağmen kadınların aktif siyasete olan ilgisi bariz şekilde azalıyor.
"Kadınlara siyaset cazip gelmiyor"
Genel seçimlerde partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) adına aday listesinin 26’ncı sırasında yarışacak olan Astrid Freudenstein, bunun en önemli nedenlerinden birinin, kadınlardaki olumsuz siyaset algısı olduğunu savunuyor. “Pek çok kadın için siyaset, güç gösterisi amacıyla sürekli olarak kavga etmek olarak algılanıyor. Bu da onlara fazla cazip gelmiyor. Ayrıca çocuk sahibi olmak ya da sürekli olarak ikamet değiştirmek zorunda kalmak gibi unsurlar da kadınların siyasi kariyerlerini zorlaştırıyor” diyen Freudenstein'a göre, sabit bir mesainin olmayışı, akşamları ve hafta sonları da bazı etkinliklere katılma mecburiyeti, kadınları aktif siyasetten uzaklaştıran bir diğer etken.
Münster Üniversitesi'nin siyaset bilimcilerinden Wichard Woyke ise siyaset koşullarının erkeklere daha uygun olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bu durum hep böyleydi. Gerçi son dönemlerde bazı davranış şablonlarında değişiklik oldu. Ama genel siyasi yapıda yine de erkek egemenliği söz konusu. Belki kamuoyu önünde kadınlarla ilgili pek olumsuz söz sarfedilmiyor. Ancak kulislerde erkek politikacılar kendi aralarında kadınlardan sık sık şikayet ediyor. Arkadaşlıklar da genelde erkekler arasında kuruluyor. Bu da siyasi makamların paylaşımında belirleyici oluyor.”
Kitle partilerinde erkek egemenliği
Federal Meclis'teki tabloya bakıldığında, koalisyon hükümetini oluşturan iki büyük partide bariz bir erkek egemenliği görülüyor. Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birlik sıralarında 64, kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik’te ise sadece 15 kadın milletvekili bulunuyor. Birlik partili erkek milletvekillerinin toplamı ise 230.
Koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise biraz daha olumlu bir tablo sergiliyor: Toplam 193 milletvekilinden 86’sını kadınlar oluşturuyor. Ancak SPD’deki kadın aday oranı, sonbahardaki seçimlerde yüzde 38’e gerilemiş durumda. Bu alandaki tek umut ışığını, kadın üyelerin az bir farkla çoğunlukta olduğu Sol Parti ve Yeşiller oluşturuyor. Toplamda ise Federal Meclis’te 396 erkeğe karşın 234 kadın milletvekili bulunuyor.
© Deutsche Welle Türkçe
dpa/MÇ,BK