Türkiye’nin Koronavirüs nedeniyle evlere kapanmasının ardından aile içi şiddet acil yardım hatlarını arayan kadın sayısında artış yaşanmaya başladı. Bu dönemin kadın şiddeti ve cinayetleri görünmez kıldığına dikkat çeken kadın örgütleri ve hukukçular, ekonomik daralmanın ve tedirginliğin aile içi şiddeti daha artırabileceği uyarısında bulunuyor. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, “Nisan ayında korkunç bir tablo ile karşılaşılabilir” derken, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ateselim, kadınlar için “acil önlem paketi” çıkarılmasını önerdi.
Koronavirüs kaynaklı salgından korunmak ve yayılmasını önlemek amacıyla “Evde kal” çağrısının yapıldığı şu günlerde kadın örgütleri ve hukukçular, aile içi şiddetin artabileceği görüşünde. Salgın hastalıklar gibi kriz dönemlerinde sosyal yaşamdan uzak durmanın, ekonomide yaşanacak daralmanın ve eve kapanmanın şiddet uygulayanlar üzerinde “doz aşımına” neden olabileceği belirtilirken, yetkililerin bu konuda önlem almadığına da dikkat çekildi.
"Eve kapanmak erkek şiddetini arttırabilir"
Konu Birleşmiş Milletler’in de gündemine geldi ve teşkilat bu dönem aile içi şiddetin artabileceği uyarısında bulundu. Çin’de de, sokağa çıkma yasağının büyük oranda kalkmasıyla, çok sayıda çiftin boşanma başvurusunda bulunması basına yansıyan dikkat çekici gelişmeler arasında yer aldı. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’ye göre, bu durum Türkiye’de tam tersi bir seyir izliyor. Erkek şiddetinin hat safhada yaşandığı ülkede kadınların boşanmaya çalışmaktan kaynaklı öldürüldüklerini söyleyen Güllü, “Türkiye, boşanamamaktan dolayı öldürülen kadınların ülkesi. Erkek şiddeti zaten hat safhadaydı, salgın nedeniyle yaşanan ekonomik daralma, insanlar üzerindeki tedirginlik durumu kadına yönelik şiddeti artırabilir. Biz patronuna kızıp karısını döven bir ülkeyiz” dedi.
"Nisan ayında korkunç bir tablo ile karşılabiliriz"
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun aile içi şiddet acil yardım hattına son dönemde gelen şikâyetlerin çoğunun fiziksel şiddete yönelik olduğuna dikkat çeken Canan Güllü, güvenlik güçlerine çok fazla yönlendirme yaptıklarını aktardı. Şu dönemde şikâyetlerin yerine getirileceği süreçlerin iyi organize edilememesinden kaynaklanacak sıkıntılar yaşandığına vurgu yapan Güllü şunları söyledi:
“Hattı arayan kadınların büyük kısmının fiziksel şiddete uğramış olduğu kanaatindeyiz. Kolluğa çok fazla yönlendirme yapıyoruz; kolluğun görevleri arasına 65 yaş üstü vatandaşların ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğü de gelince yetişememe durumları oluyor. Bu konuda büyük sıkıntı yaşıyoruz. Mesela dün arayan kadınlardan biri şikâyet için gittiği karakolda uzun süre beklediğini, daha da beklemesi gerektiği için geri döndüğünü söyledi. Salgından dolayı işinden olan, ücretsiz izne ayrılan insanların yaşadığı ekonomik sıkıntı şiddete dönüşüyor. Nisan ayının ortalarına doğru korkunç bir tablo ile karşılaşabiliriz. Bu umutsuzluk değil, önlem alınması için uyarı” dedi.
"RTÜK'e taleplerimizi ilettik"
RTÜK’ten televizyon yayınları aracılığıyla aile içi şiddetin önüne geçmek amacıyla şiddet çalışmış psikologların devreye girmesini talep ettiklerini ifade eden Güllü, şöyle konuştu: “Özellikle görsel medyada pedagog ve psikologların ciddi şekilde yayınlar yapması gerekiyor. Ayrıca 65 yaş üstü vatandaşları aşağılayan görüntülerin yer aldığı süreç şiddet potansiyelini artıran noktalardan biri. 60 yaş üzeri şiddet oranlarını az da olsa konuşuyorduk ama şimdi erkeğin özgür hayatına getirilen kısıtlamalar nedeniyle de artacak bir şiddetten bahsedebiliriz.”
"Başvurularda artış var"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim de Koronavirüs'ten korunmak için evlere kapanılan bu günlerde kadınları şiddetten koruyacak “acil önlem paketi” açıklanmamasından şikâyetçi oldu. Ataselim, son dönemde kendilerine gelen başvuruların bu yönde arttığını kaydetti. Ekonomik kriz, savaş ve salgın koşullarının kadına yönelik şiddeti görünmez kıldığını aktaran Ataselim, bu süreçte alınması gereken önlemleri ve önerilerini şu şekilde sıraladı:
“Korona tedbirleri bahane edilerek 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması zorlaştırılmamalı. Kamu kurum ve kuruluşlarının diğer konular ile ilgili nasıl canlı yayın, video, eğitim düzenliyor ise 6284 ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili de düzenlemelidir. Kadınların haklarına erişimi kolaylaştırılmalı. Online işlemler kadınların hakları için de aktif kullanılabilmeli. Zor ekonomik şartlara ve şiddet tehdidine karşı sağlıklı ve güvenli barınma imkânı sağlanmalı. Kadına şiddet durumlarında kadına destek mekanizmaları olan 155 gibi hatlar 7- 24 çalışmalı, aksama olmamalı.”
"Şiddeti görünmez kıldı"
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek de bu dönemde yaşanan ve yaşanabilecek erkek şiddetinin görünür olmadığı görüşünde. Ankara Barosu Gelincik Merkezi’nin bu dönemde de çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Şimşek, telefon hatlarının da sürekli açık olduğunu söyledi. Koronavirüs'ün ekonomide bir daralmaya neden olduğunu ve sürecin uzaması durumunda aile içi şiddetin tehlikeli boyuta ulaşabileceği uyarısında bulunan Şimşek, “Tüm bunlar yaşanırken Diyarbakır ve İstanbul’da kadın cinayetleri yaşandı. Bu gibi kriz dönemlerinde kadın cinayetleri ya görünmez oluyor ya da arka plana atılıyor. Bu da şiddeti besliyor. Yetkililer bu konuda önlem almalı. Sığınma evleri bu dönemde artırabilir. Süreç uzarsa ekonomik sıkıntı artarsa o zaman şiddet olayları da artacaktır” diye konuştu.