Politika

Kamuoyu araştırmacısı Can Selçuki, T24’e değerlendirdi: 2028 seçimlerinde Yavaş ve İmamoğlu’nun iddiası oluştu 

22 Nisan 2024 16:48

Kamuoyu araştırmacısı ve ekonomist Can Selçuki, yerel seçimlerde CHP’nin elde ettiği başarının ardından gözlerin 2028’de yapılacak olan genel seçimlerdeki cumhurbaşkanı adayına çevrilmesinin ardından İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın adaylığını değerlendirdi. Selçuki, “CHP’nin zaferinde temel belirleyicinin AK Partili seçmenin sandığa gitmemesi olmadığını görüyoruz. CHP’nin AK Parti, İYİ Parti ve yeni seçmenden aldığı oyların bu seçim başarısında temel unsur olduğu görülüyor. Kuşkusuz İmamoğlu ve Yavaş’ın CHP’nin ulusal performansına önemli bir katkısı oldu. Bana soracak olursanız aldıkları sonuç itibariyle her ikisinin de artık 2028 için bir iddiası oluştu” dedi.  

Kamuoyu araştırmacısı ve ekonomist Can Selçuki, seçimlerin ardından genel atmosferi, kayyum atamalarını, Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün tutuklanmasını, İsrail ile ticaretin siyaset sahnesine yansımasını ve Yeniden Refah Partisi’nin yükselişini T24’e değerlendirdi.  

Antalya’da yaşanan teleferik kazasının ardından ANET’in eski Genel Müdürü ve Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün tutuklanmasının getirdiği “kayyum” iddialarına dair, Selçuki, “Kayyum taktiği olarak genele teşmil edilebilecek bir yaklaşımdan bahsetmek için elimizde yeterli örnek olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, Van’da olanlarla Kepez’de olan olayların da ortak bir strateji temelinde gelişen olaylar olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan, AK Parti’nin eline geçen her fırsatta muhalefet belediyeleri aleyhine hukuki süreçler başlatacağını öngörmek gerçek dışı değil” ifadelerini kullandı.  

“YRP oyları emanet değil, AKP’nin 4 yıl içindeki parformasıyla bu belli olacak”  

Yeniden Refah Partisi’nin zaferinde “emanet oy” yorumunun yapılmasını için henüz erken olduğunu aktaran Selçuki, şunları söyledi:  

“YRP’den bağımsız olarak AK Parti’nin seçim performansında İsrail ile ticaretin çok anlamlı bir rol oynadığını düşünmüyorum. YRP bu seçime en organize giren partiydi. 900’ün üzerinde ilçede aday göstererek seçimde en fazla aday gösteren 5 partiden biri oldu. YRP’nin başarısının arkasında bu organizasyon kapasitesiyle beraber ekonominin rol oynadığını düşünüyorum. Zira Mayıs 2023 seçimlerinden önce ekonomi algısında, çift asgari ücret zammı, EYT ve KKM gibi uygulamalar marifetiyle gördüğümüz iyileşmeyi bu seçimden önce görmedik. Ekonomik mutsuzların bir kısmı YRP’yi tercih etti. Yaptığımız sandık bazlı analize göre 2023 yılında AK Parti’ye oy veren 1.4 milyon seçmen bu seçimde YRP’ye oy verdi. Bu Mayıs 2023 seçimlerinde DEVA, Saadet ve Gelecek Partilerinin gösteremediği bir başarı. Ancak, bugün bulunduğumuz yerden oyların emanet olup olmadığına dair yorum yapmak için erken olduğunu düşünüyorum. Bu oyların YRP’de kalıp kalmayacağına birincil olarak AK Parti’nin önümüzdeki 4 yıllık performansı ikincil olarak da YRP’nin mevcut organizasyonunu bu sürede nasıl güçlendireceği belirleyecek. Görece küçük partiler için seçimsiz dönemlerde toplum ilgisini canlı tutmak gerçekten zor bir konu.” 

“Milliyetçilik güç kazanmıyor; bu, Sinan Oğan etkisi” 

2023 genel seçimlerinden 2024 yerel seçimlerine kadar sıkça yapılan “muhafazakarlaşma ve milliyetçileşme” yorumlarını değerlendiren Can Selçuki, bu algının Sinan Oğan’ın adaylığıyla da bağlantılı olduğunu söyledi. Selçuki’nin değerlendirmesi şöyle:  

“2023 seçim sonuçlarından yola çıkarak Türkiye’de milliyetçiliğin güç kazandığı yorumuna katılmadığımı ifade etmek isterim. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iki turu arasında belirleyici oyun, yani Sinan Oğan’a ait oyun, milliyetçi oy olması bu algıyı yarattı. Örneğin; YSP aday göstermiş olsaydı birinci ve ikinci turlar arasında aynı algı oluşmazdı. 

“Ekonomik koşullar kimlik siyasetinin etkisini azalttı” 

Yukarıdaki tespitten bağımsız olarak Türkiye’de seçmenin dini açıdan daha muhafazakar olduğu doğru. Ancak kötüye giden ekonomik koşullar, iktidar siyasetinin hızla halktan uzaklaşması ve yönetimin talepler karşısında yetersiz kalması Türkiye’de uzun zaman sonra ilk defa kimlik siyasetinin etkisini azalttı. Seçmen sandığa gitmeyerek veya başka bir partiye oy vererek kimliğin ötesinde rasyonel bir karar verdi. 

“5 milyon AKP seçmeninin 3 milyonu farklı partilere oy vermiş” 

Hazır yeri gelmişken seçimdeki oy geçişkenlikleri hakkında da yaptığımız analizin sonuçlarını paylaşmak isterim. 2023 seçimleriyle 2024 seçimlerini sandık bazlı kıyasladığımızda Mayıs 2023’te AK Parti’ye oy veren seçmenin yaklaşık yüzde 30’unun bu seçimde AK Parti’ye oy vermediğini görüyoruz. Bu yüzde 30’luk kitlenin dağıldığı 3 temel blok var. Yaklaşık 2 milyon AK Parti seçmeni sandığa gitmezken, 1.5 milyonu CHP’ye ve 1.4 milyonu da YRP’ye oy vermiş. Dolayısıyla 2023’te AK Parti’ye oy veren ancak bu seçimde vermeyen yaklaşık 5 milyon seçmenin 3 milyonu başka iki partiyi tercih etmiş. Bu sonuç bize gösteriyor ki sandığa gitmeyen AK Parti seçmeni çok ciddi bir kitleyi oluşturmakla beraber özellikle CHP ve YRP’nin sandık başarısını açıklayan tek faktör değil. 2023’te oy kullanmayan 1.4 milyon seçmenin bu seçimde CHP’den yana tercih kullandığını görüyoruz. Kuşkusuz bu seçmenin önemli bir kısmını ilk defa oy kullanan gençler oluşturuyor.” 

“Yavaş ve İmamoğlu’nun 2028 için iddiası oluştu” 

CHP’nin 31 Mart seçimlerinde 24 belediye almasında Yavaş ve İmamoğlu’nun etkisi olduğunu belirten Selçuki; 2028 seçimleri için, “Ulusal seviyede baktığımızda CHP’nin zaferinde temel belirleyicinin AK Partili seçmenin sandığa gitmemesi olmadığını görüyoruz. CHP’nin AK Parti, İYİ Parti ve yeni seçmenden aldığı oyların bu seçim başarısında temel unsur olduğu görülüyor. 

Kuşkusuz İstanbul büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın CHP’nin ulusal performasına önemli bir katkısı oldu. Bana soracak olursanız aldıkları sonuç itibariyle her ikisinin de artık 2028 için bir iddiası oluştu” değerlendirmesini yaptı.  

“Genel seçimlerde Kılıçdaroğlu takımı iyi yönetemedi” 

2023 genel seçimlerinde Altılı Masa ve eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun oluşturduğu siyasi kurgunun topluma güven vermediğini söyleyen Selçuki, Kılıçdaroğlu’nun süreci yönetemediğini vurgulayarak şöyle konuştu:  

“Yerel seçim sonuçların ardından bu sıkça sorulan bir soru. Ben bu sorunun doğru cevabının aday olan kişinin isminde değil kurulan yapının niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Bugün daha iyi anlıyoruz ki 2023 seçimlerini muhalefet kazanabilirdi ve bir açıdan iktidarın biten süresi uzatılmış oldu. Ancak muhalefetin oluşturduğu kurgu topluma güven vermedi. Kemal Kılıçdaroğlu bu yapının teknik direktörüydü ve takımı iyi yönetemedi. Başkası olsa bu yapı muhtemelen daha iyi yönetilirdi. İmamoğlu’nun mevcut organizasyon yeteneğine baktığınızda, 2023 kurgusunun daha başarılı yapılabileceğini net olarak görüyoruz.”