HaberTürk yazarı Murat Bardakçı, bazı lokantaların isminde geçen "Osmanlı, saray, geleneksel" gibi ifadeleri eleştirdi. Bardakçı başından geçen bir olayı da bugünkü köşesinde yazdı. Buna göre bir cenaze dönüşü arkadaşlarıyla bir lokantaya giren Bardakçı menüde gördüğü "Kanunî Sultan Süleyman Kebabı" sipariş etti. Gelen yemeği, "Bol domates soslu, baharatlı, hafifçe yanmış ve meşinden de sert bir dana eti" sözleriyle tanımlayan Bardakçı, saraya sığır cinsinden et girmediğini, domatesin de Amerika'nın keşfinden 200 yıl sonra Türkiye'ye geldiğini anlattı.
Bardakçı, “Osmanlı mutfağı” artık yoktur!" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümünde şunları kaydetti:
Bizde son zamanlarda hayli etkili olan “romantik milliyetçilik” modası sadece “geçmişe övgü” ve “geçmişi yüceltme” hâline gelince, bu modadan eski devirlerle alâkalı herşeyin yanısıra Türk mutfağı da nasibini aldı.
Şimdi dört bir tarafta “Osmanlı mutfağı”, “Osmanlı yemekleri”, “saray mönüsü” gibisinden tabelâlarla, ilânlarla, duyurularla karşılaşıyorsunuz.
Milletin hassasiyetinden istifade etmek isteyen restoran yahut kafe sahibi hatırasına saygı gösterilen hükümdarlardan birinin ismini alıyor, o ismin sonuna “şerbet” veya kebap” cinsinden birşeyler ilâve ediyor ve buyrun size “Fatih şerbeti”, “Kanunî yahnisi”, “Yavuz Sultan Selim tatlısı” vesaire gibi aslı astarı olmayan, tamamen hayalî yiyecekler ve içecekler!
Böyle “hâlis Osmanlı” olduğu iddia edilen romantik yemeklerden biri ile geçenlerde teşerrüf etmek bahtsızlığına uğradım. Arkadaşlarla bir cenazeden dönüyorduk, vakit geçmişti, açlıktan öyle mekân seçecek vaziyette de değildik ve tabelâsında “Osmanlı”, “saray” ve “geleneksel” ibârelerinin sıkça geçtiği bir lokantaya girdik! Masadaki kitapçıkta yemeklerin arşivlerde yapılan uzun araştırmaların ve eski tarih kitaplarının ayrıntıları ile elden geçirilmesinin neticesinde ortaya çıkartıldığı, asırlar boyunca saraylarda nasıl pişirildiler ise aynını yapmaya muvaffak olunduğu yazılıydı.
Sultanlara lâyık bir lezzet hevesi ile mönüdeki en tantanalı yemeği sipariş ettik: “Kanunî Sultan Süleyman Kebabı”nı!
Ve, gele gele bol domates soslu, baharatlı, hafifçe yanmış ve meşinden de sert bir dana eti geldi!
Kanunî’ye mâledilen böyle bir yemek hakkında orada birşeyler söyleyebilmek ne haddimize? “Kardeşim, saraya sığır cinsinden hiçbirşey girmezdi, sadece koyun yerlerdi” diyecek olsanız cahilliğinize hükmedecekler. Hele “Domates, Kolomb sonrası meyvedir, bizim buralara Amerika’nın keşfinden ikiyüz küsur sene sonra gelmiştir, dolayısı ile Kanunî hayatı boyunca domates yememiştir” gibisinden söz söylemeye kalksak meşinden bile sert dananın üzerine bir de temiz dayak ihtimali vardı ve mecburen sustuk!