Gündem

Karadeniz kadını: Evde ücretsiz emek, tarlada ve kovanların başında işçi, denizde balıkçı

06 Temmuz 2022 15:19

Karadeniz kadınları ev içi emeğin yanı sıra özellikle tarım ve hayvancılıkta da yoğun bir mesai içinde. Kadınlar, aile bütçelerine destek olmak için bağ, bahçe ve tarlalarda fındık, ot ve çay toplamanın yanında, kimi zaman Karadeniz’in hırçın dalgalarında balığa çıkıyor, kimi zaman da eşleri ile il il dolaşarak arıcılık yapıyorlar.

Mart ayında Ordu’daki evinden eşiyle birlikte Aydın’a giden Nazike Aydan (52) ve ailesinin temel geçim kaynakları arıcılık. “Ben de yazın evimde oturmak isterim ama, bu benim kocamın işi, ben de ona destek olmak zorundayım” diyen Nazike Aydan giderken çalıştıkları dönemde tüketecekleri erzağın bir bölümünü de yanlarında götürdüklerini anlatıyor. “Aydın’da ilk önce arılarımızın bahar bakımını yapıyoruz, arılarımızı bal yapmaları için geliştiriyoruz ve doğuya götürmek için onları hazırlıyoruz” diyen Aydan, daha sonra hazırladıkları arıları eşi ve çalışanları ile Erzincan’a götürdüklerini ve Ekim ayına kadar da Erzincan’da arıcılık yaptıklarını belirtiyor. Aile sekiz ay boyunca evlerinden uzakta yaşıyor.

Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Şule Nur Boya'nın haberine göre, 54 yaşındaki Semra Gedik’in de benzer bir öyküsü var. Mart ayının başlarında yine eşiyle beraber Osmaniye’ye giden Gedik “Osmaniye’de arımızı geliştirdikten sonra Mayıs ayında bal yapmak için Sivas’a gidiyoruz. Ağustos ayında fındık hasadının başlamasıyla beraber geri dönüyoruz” diye anlatıyor. Gittikleri bölgelerde barakada yaşayan arıcılar için yaşam kalitesi de oldukça düşük. Kullandıkları suyun dağdan geldiğini fakat suyu içemediklerini söyleyen kadınlar, elektrik konusunda da sıkıntı yaşadıklarını, gittikleri bölgede elektrik kullanabilmek için güneş paneline ihtiyaç duyduklarını anlatıyorlar.

33 yıldır eşiyle beraber arıcılık yapan 56 yaşındaki Zahide Topaloğlu ise bir kovanla başladıkları arıcılık mesleğini bal zamanı yaylalarda sürdürdüklerini ve hala devam ettirdiklerini belirtiyor. Topaloğlu sürekli seyahat etme zorunluluklarını da “Bal zamanı gelince arıları çiçek çeşitliliğinin çok olduğu bölgelere götürmek gerek, yoksa arıcılar için verimli bir sezon geçmez” diyerek açıklıyor.

“600-700 arıdan 200-300’e düştük”

Arıcılığın emek yoğunluğuna dikkat çeken ve yoğun bir ilgi gerektirdiğini vurgulayan arıcılar, gelecek neslin bu sabrı gösterememesi ve yavaş yavaş arıcılık mesleğinin son bulmasından endişeli. Ekonomik krizin arıcılığa etkilerine de değinen Nazike Aydan “Bu saatten sonra arıcılığa devam edilir mi bilemem. Ama mesela bizim 600-700 arımız vardı, ekonomik sıkıntılar yüzünden 200-300’e düşürdük. Çünkü şekerin çuvalı 1200 TL oldu, hatta onu bile bulamaz hale geldik” diyor. Arının da gelişmesi için şekere ihtiyacı olduğunu vurgulayan Aydan, “Arıcılığın gelecekte yapılması gittikçe zorlaşıyor” diyor. “Bu saatten sonra arıcının en büyük sıkıntısı şeker, zaten zor geçinen insanlar şeker alıp arılara yediremeyecek. Böylelikle gittikçe zorlaşan arıcılık mesleği zamanla son bulacak” diye ekliyor.

İstanbul’da terzilik, Rize’de çay toplayıcılığı

İstanbul’da yaşayan ve yaklaşık on yıldır terzilik yapan Rizeli Netice Hanım (42) çay toplama zamanı geldiğinde İstanbul’daki evinden çıkıp Rize’ye geliyor ve çay topluyor. Çay vaktinin okul dönemine denk geldiğini söyleyen Netice Hanım “Okul zamanı oluyor, çocuklarımızı burada bırakıyoruz ve yirmi iki saat yol gidiyoruz. Rize’ye gittikten sonra da yeni bir düzen kurmamız gerekiyor” diyor. Bütün bunların üzerine devletin çay hasadına kota koyduğunu, bu yüzden de çaylarını hemen satıp dönemediklerini ve on günlük işlerinin yaklaşık bir aya uzadığını, çocuklarının da bu yüzden zor durumda kaldığını belirtiyor. Çay toplamada erkek gücüne ihtiyaç olduğunu da vurgulayan Netice Hanım “Çay, göründüğü kadar kolay bir şey değil. Pek çok noktada kol gücü istiyor. Toplanan çayları teleferiğe, sonra arabaya yüklemek gerekiyor. Bunların hepsi aslında erkek gücü, ama erkek olmadığı için biz kadınlar yapmak zorundayız. Bunlar bizi çok fazla zorluyor. Bazen sabah kalktığımızda ayaklarımızın üzerine basamıyoruz, kollarımızı hareket ettiremiyoruz” diyor.

Limanda başlayan mesai

Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla mücadele eden Ordu’nun Perşembe ilçesinde yaşayan kadınlar ise, aile ekonomisine destek olmak için balıkçılık yapıyorlar. 60 yaşındaki Halime Demir eşinin vefatının ardından geçinebilmek için oğullarıyla beraber eşinden kalan bir tekneyle balıkçılık yapmaya başladığını söylüyor. Demir, erken saatlerde başlayan sıradan bir gününü şöyle anlatıyor: “Teknede her türlü işi yapabiliyoruz, ava çıkıyoruz, ağ kurmaya ve kaldırmaya gidiyoruz, balık dermeye gidiyoruz. Daha sonra mahsulümüzü manava teslim edip, kayığımızı temizliyor ve eve dönüyoruz.” Demir eve döndükten sonra da dinlenme fırsatı bulamadığını belirtiyor. Çünkü gündelik işlerin yanı sıra yıpranan ağların onarılması da yoğun bir çaba gerektiriyor.