Karar yazarı Mehmet Ocaktan, Türkiye'nin ekonomiden, dış politikadan, kadın ve çocuk cinayetlerine çok önemli konularda sorunları olduğuna değinerek en önemli sorununun hukuksuzluk olduğunu kaydetti. Haklarında 440 yıla kadar hapis cezası istenen Dilan-Engin Polat çiftinin 10 ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldıklarını ve konu hakkında Adalet Bakanı'nın "Tutuksuz yargılanması suçsuz olduğu anlamına gelmez. Yargı en doğru kararı verir" sözlerini hatırlatan Ocaktan, "Madem bakanın da teyit ettiği gibi Dilan tayfası tutuksuz yargılanabilir, peki o zaman yıllardır hala cezaevinde tutulan Osman Kavala, Can Atalay ve arkadaşlarına neden aynı muamele uygulanmadı?" dedi.
Dilan-Engin Polat çiftinin tahliyesinin toplumun adalete olan güvenini bir kez daha derinden yaraladığını kaydeden Ocaktan, "Ama esas vicdanları yaralayan mesele, Dilan Polat’ın, eşinin tahliye kararı sonrasında söylediği şu sözler: 'Allah'ım şükürler olsun, devletimiz sağ olsun.' Doğal olarak insanlar, 'Demek ki Allah’a ve devlete dua edince, adalet böyle tecelli ediyormuş!' diyerek adalete olan güvensizlik duygularını böyle ifade etmek zorunda kalıyorlar." ifadelerini kullandı.
Ocaktan'ın "Dilan tayfası gibi dua etsek adaletin terazisi adil tartar mı?" başlıklı köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Osman Kavala, Can Atalay, Sinan Ateş, Çorlu, 6 Şubat depremleri gibi sembol davalarda adalet talebi bir türlü yerine gelmezken kara para aklama suçlamasıyla haklarında 440 yıla kadar hapis cezası istenen Dilan-Engin Polat çiftinin tahliye edilmesi toplumun adalete olan güvenini bir kez daha derinden yaraladı.
Bu durum doğal olarak ‘adil yargılama’ konusunda zihinlerde şüpheler oluşturdu. Zira biliyoruz ki zanlıların 27 şirketine kayyum atanmış, lüks araçları emniyetin kullanıma verilmişti. Hukukçular, iddianamede; yasa dışı bahisten gelen paraların “soğuk cüzdan yöntemi” ile sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi tutulduğunu belirterek, delillerin sabit olduğunu, ancak MASAK raporunda, örgütsel bir faaliyetinin olmadığı, yasa dışı bahse, kara paraya yönelik herhangi bir tespit bulunmadığı belirtilince davanın seyrinin değiştiğini iddia ediyorlar.
Ama esas vicdanları yaralayan mesele, Dilan Polat’ın, eşinin tahliye kararı sonrasında söylediği şu sözler: 'Allah'ım şükürler olsun, devletimiz sağ olsun.' Doğal olarak insanlar, 'Demek ki Allah’a ve devlete dua edince, adalet böyle tecelli ediyormuş!' diyerek adalete olan güvensizlik duygularını böyle ifade etmek zorunda kalıyorlar.
Kim ne derse desin, hukukun geldiği bu nokta, toplumun adalete olan güvenini daha da derinden yaralayacaktır. Her ne kadar Adalet Bakanı ' Tutuksuz yargılanması suçsuz olduğu anlamına gelmez. Yargı en doğru kararı verir!' dese de bu sözlerin toplumda hiçbir karşılığı yok.
Madem bakanın da teyit ettiği gibi Dilan tayfası tutuksuz yargılanabilir, peki o zaman yıllardır hala cezaevinde tutulan Osman Kavala, Can Atalay ve arkadaşlarına neden aynı muamele uygulanmadı?
Galiba haksız yere cezaevinde tutulanlara 'Siz de Allah’a ve devlete bolca dua edin, adalet yerini bulur' dememiz gerekiyor.
Maalesef hukukun, adaletin geldiği yer burası… Hukuk devleti anlayışı kaybolunca, bolca dua etmekten başka bir seçeneğimiz kalmadı anlaşılan…"