Hırvatistan daha 1999 yılında eski Yugoslavya'yı soykırım suçlamasıyla BM'nin en büyük yargı organı Uluslararası Adalet Divanı'na şikâyet etmişti. 15 yıl sonra Yugoslavya'nın hukuki olarak halefi sayılan Sırbistan'a yönelik ifade alma süreci başlıyor.
Hırvatistan'ın amacı, Yugoslavya tarafından komuta edilen birliklerin 1991 ile 1995 yılları arasında yaşanan savaşta soykırım uyguladığını kanıtlamak. O dönem “etnik temizlik“ adı altında 10 binden fazla Hırvat öldürülmüştü. Dönemin Hırvat Adalet Bakanı Vesna Skare-Ozbolt, davanın Hırvatların açıkça savaşın kurbanı olan tanımlanmasını sağlamasını istediklerini kaydetti. Savaşın sona ermesinden bu yana tüm Hırvat hükümetler bunun gerçekleşmesi için uğraşıyor. Davanın resmi gerekçesinde Sırbistan’ın belirli bazı koşulları yerine getirmesi gerektiği ifade ediliyor. Tüm Sırp savaş suçlularının yargılanması, savaşta kaçırılan Hırvat kültür eserlerinin geri verilmesi ve tadilat çalışmalarının masraflarının ödenmesi bunlar arasında. Ayrıca Sırbistan'ın savaştan bu yana kayıp olan bin 400 Hırvat’a ne olduğunu açıklaması da isteniyor.
Sırbistan ise iç savaş döneminde 6 binden fazla Hırvat Sırp'ın öldürülmesi ve 200 binden fazlasının da Hırvatistan'dan sürülmesi suçlamasıyla 2010 yılında bir karşı soykırım davası açtı. Belgrad hükümeti, Hırvatistan Sırbistan'a yönelik davadan vazgeçerse kendilerinin de davadan vazgeçemeye hazır olduklarını defalarca kez dile getirdi. İki ülkenin hukukçuları ise iki tarafın da dava sürecinde başarı şansı olduğuna inanmıyor. Belgratlı avukat ve eski Sırp İçişleri Bakanı Bozo Preleviç, şu görüşleri dile getiriyor: "Bana göre Hırvatistan'da iki taraf da etnik temizlik yaptı ancak soykırımdan bahsedilemez. Soykırımın hukuki anlamı çok açıkça tanımlanmıştır ve bu nedenle ne Sırp ne de Hırvat tarafının davalarında başarıya ulaşacağına inanıyorum.“
Balkan Savaşı kurbanlarının haklarını savunan “Documenta” adlı örgütten Vesna Terseliç ise medyada yer alacak haberlerin savaş kurbanları ve yargılanmamış savaş suçluları bilincini artıracağını düşünüyor. Hem Sırbistan'ın hem de Hırvatistan'ın bu alanda yeterince çalışmadığı eleştirisinde bulunan Terseliç, bir mahkeme salonunun tarihin bu zorlu süreci hakkında konuşmak için uygun yer olmadığı görüşünde.
'Başka sorunlar gündemde'
İki ülke vatandaşlarının da başka sorunları olduğunu belirten Preleviç ise temmuz ayından bu yana AB üyesi olan Hırvatistan'da işsizlik oranının yüzde 20 civarında olduğunu hatırlatıyor. Preleviç, AB üyeliği için müzakereler yürüten Sırbistan'ın önünde ise yerine getirmesi gereken çok sayıda reform bulunduğunu söylüyor: "Sırp vatandaşlarının şu anda başka sorunları var. Bir yanda zorlu ekonomik durum var. Diğer yanda da mart ayı ortasında erken parlamento seçimleri yapılacak. Yolsuzluğa karşı mücadele ise tüm hızıyla sürüyor. Bu nedenle Lahey'deki dava ve diğer benzer davalar, konular medyada neredeyse hiç ilgi görmüyor.“
Hırvat Dışişleri Bakanı Vesna Pusiç ve Sırp Başbakan Yardımcısı Aleksander Vuçiç, Lahey'deki davalar başlamadan önce yaptıkları açıklamalarda, Adalet Divanı'nda davaların iki ülkenin karşılıklı tutumunu bozmayacağını vurguladı. Ancak siyasi gözlemciler farklı görüşte. Zagrebli avukat Veliko Milyeviç, aynı anda mahkemede karşılıklı olarak soykırım suçlamasında bulunan iki ülke arasında iyi ilişkilerden bahsedilemeyeceğine vurgu yapıyor. Ancak Milyeviç, en azından bir ay sürecek ifade alma sürecinde iki ülkenin biraz daha yakınlaşıp uzlaşı bulma olasılığının ortaya çıkabileceğine inanıyor.