Westfaelische Nachrichten gazetesi Suudi Arabistan'ın Kaşıkçı cinayetiyle ilgili tutumunu şöyle yorumluyor:
"Korkunç cinayet ve kanlı eylemin acemice örtbas etmeye çalışılması Suudi Arabistan kraliyet ailesi için bumeranga dönüştü. Riyad ülkenin geleceğini planlıyor, petrole dayalı ekonomiden modern teknolojilere geçişe hazırlanıyordu. Suudi Arabistan prestij projelerine kavuşturulacaktı. Ama Suudiler ellerini kanla kirletti ve şimdi bu ülkeye ne kadar güvenilebileceği sorusuna muhatap oldular. Reformcu olduğu için göklere çıkarılan veliaht prens Muhammed bin Selman'ın imajı derin yara aldı. Tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, hem de insan hakları adına Kaşıkçı cinayetinin ayrıntılarını açıklayacak olması Suudi Arabistan'ın ne kadar hazin duruma düştüğünün göstergesidir."
Volksstimme gazetesi Kaşıkçı cinayeti bağlamında Almanya'nın Suudi Arabistan'a yaptığı silah ihracatını ele alıyor:
"Riyad yönetimi Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü açıklar açıklamaz Almanya Başbakanı Merkel popüler bir talebi dile getirerek Suudi Arabistan'a silah satılmamasını istedi. Angela Merkel'in bu kadar enerjik ve hızlı tepki verdiği nadirdir. Kamuoyunu tutarlı icraatla koalisyon hükümetinin gerekliliğine ikna etmek istiyor olabilir mi? Belki de. Almanya Başbakanı'nı kararlılık göstermeye iten nedeni başka bir yerde aramak belki daha isabetli olur. Daha doğrusu, hafta sonunda eyalet seçimlerinin yapılacağı Hessen'de. Kamuoyu araştırmalarının da gösterdiği gibi Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik bu eyalette de yüksek oranda oy kaybederse, Merkel'in başbakanlığı ve parti genel başkanlığı tehlikeye girebilir. Merkel Suudilere rest çekerek ve dizel motorlu araçların kent merkezlerine giriş yasağını yumuşatacağını duyurarak tehlikeyi savuşturmaya çalışıyor."
ABD Başkanı Donald Trump'ın kısa ve orta menzilli nükleer silahları yasaklama anlaşmasından çekileceklerini duyurması, doğrudan etkileyecek olması bakımından Almanya'da geniş yankı buldu. Handelsblatt gazetesinin yorumu:
"Anlaşılan ABD Başkanı Trump'ın ana düsturunu, antlaşmalar feshedilmek için vardır şeklinde özetlemek gerekecek. Trump seleflerinden kalma anlaşmaları zevk alırcasına yırtıp çöpe atıyor. İkili ticaret antlaşmaları, Birleşmiş Milletler ile imzalanan antlaşmalar ya da İran örneğinde de görüldüğü gibi, küresel güvenliği ilgilendiren antlaşmalar Trump'a vız geliyor. Donald Trump böylelikle uluslararası ilişkilerin temelini oluşturan taşları birer birer söküyor. Orta menzilli nükleer füzeleri yasaklayan anlaşmadan çekileceğini duyurması bunun son örneğidir. ABD Başkanı böylelikle Avrupa'da taş taş üstünde kalmamasını da göze alıyor. Çünkü tehlike öncelikle Avrupalılar için büyüyor."
Tagesspiegel gazetesi ABD Başkanı Donald Trump'ın silahsızlanma anlaşmasından çekilme opsiyonunun Rusya'nın işine geleceğine dikkat çekiyor:
"Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması süper güçler arasındaki diyalog döneminde kararlaştırıldı. Yakınlaşma Mihail Gorbaçov'un parti ve devlet başkanlığına gelmesiyle mümkün oldu. Antlaşmanın temelini oluşturan karşılıklı danışma güvencesi artık kalmadı. Bu nedenle antlaşmanın ihlal edildiği şeklindeki karşılıklı suçlamaların antlaşmadan çekilmekle değil, Washington ile Moskova arasındaki doğrudan görüşmelerle ve denetlemelerle açıklığa kavuşturulması gerekir. ABD'nin tek taraflı feshetmesi, silahsızlanmadan rahatsız olan Moskova'nın işine gelir. Bu da Amerikan yönetiminin nasıl düşüncesizce davrandığını gösterir."
DW, dpa, afp/AG, GA
© Deutsche Welle Türkçe