Figen A. Çalıkuşu*
"Bir hayat hiçbir şeydir, ama hiçbir şey de bir hayat değildir."
-Andre Malraux"
Mutad Silivri Cezaevi ziyaretindeyim ve gözüm inşaatı nerede ise bitmiş olan yeni kısma takılıyor. Silivri yeni konuklarını kabul etmeye hazırlanıyor.
OHAL dönemi ile başlayan tutuklamalarda, böyle hazır yeni mekanlar henüz yoktu. Bir şeyler yapmak gerekli idi.
Ne yaptılar?
Bir OHÂL KHK'sı hattâ devamında gelen bir iki tanesi ile cezaevlerini boşaltıp gönderecekleri yeni konuklara yer açmaya karar verdiler.
Tıpkı müvekkilim Ahmet Altan'ın savunmalarında hatırlattığı gibi...
Mahmut Şevket Paşa'nın suikasta kurban gideceğini bilenlerin engellemek yerine cezaevine gönderecekleri muhaliflerin listesini yapmak gibi…
Cezaevinde yeni konuklara yer olmadığını görünce dönemin muktedirinin, eski konukları ‘bu gece biraz dövün bırakın' dediği gibi…
OHÂL KHK düzenlemeleri ile önce infaz süresi 2/3'ten yarıya indirildi, sonra da denetimli serbestlik süresi 1 yıl yerine 2 yıla çıkarıldı, sonra da açık cezaevine geçiş süresi için 1/10 oranında ceza infazı yeterli oldu.
Buna göre OHÂL KHK infaz rejimine tâbi suçlardan beş yıldan az ceza alanlar, en fazla üç gün içinde ‘iyi hâlli' olduğu tespit edilince açık cezaevine geçiş ve diğer koşulları varsa derhal denetimli serbestlik uygulamasından yararlanacaktı.
10 yıl ve daha fazla ceza alanlar da, toplam cezalarının 1/10'unu mutlaka kapalı cezaevinde "iyi hâlli" geçirmek koşulu ile denetimli serbestlik uygulamasından yararlanabilmek için kalan diğer süreyi açık cezaevinde geçireceklerdi. 10 yıl ceza alan bir yıl sonra açık cezaevinde alacaktı soluğu.
Öyle de oldu.
Muhaliflere cezaevinde yer açıldı, katiller ise böylelikle dışarıya uçtu.
Dünün gazetelerinde okudum:
Ceren Özdemir'in katili hakkında iki ayrı iddianame hazırlandı; ceza indirimi uygulanmaması talep edildi.
Şüpheli Özgür Arduç hakkında, Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Canavarca Hisle Kasten Öldürme" ve "Kişiyi Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Öldürmeye Teşebbüs (iki kez)" suçlarından Ordu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iki ayrı iddianame ile kamu davaları açıldı. Özgür Arduç'a istenen cezalar üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına tekabül ediyor.
Nedir bu? HİÇBİR ŞEY!!!
"Bir hayat hiçbir şeydir, ama hiçbir şey de bir hayat değildir.''
Ordu ilimizde gencecik bir kız çocuğumuz psikopat bir câni tarafından öldürüldü. Herkes gibi ben de hem isyan ettim, hem de acıyla sarsıldım…
HİÇBİR ŞEY!!!
Bu kan dondurucu cinayetin detaylarını araştırırken Anadolu Ajansı'nın Ordu mahreçli haberine de baktım. Haberin son satırı şöyleydi:
Öte yandan 14 yıl önce bir çocuğu öldüren ve 2017'de firar ettikten sonra geçen yıl yakalanarak yeniden cezaevine konulan zanlının, izinli olarak dışarı çıkmasına izin verilmesi de sosyal medyada tepki çekti.
Türk halkının vergileriyle geçinen devletin ajansı siyasal iktidarın yayın organı gibi yayın yaptığı için haberde "bir çocuk öldüren" katilin nasıl ortalarda dolaştığının detaylarını bulamadım.
Konuyu en açık ve seçik olarak kendisi de hukukçu olan Taha Akyol köşesinde şöyle berraklaştırıyordu:
Psikopat katilin cezaevinden "firar etmesi" konusunda Ordu Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akif Aktaş'ın açıklamasına göre, Ceren'in katili, 2005 yılında işlediği "kasten öldürmeye teşebbüs" suçu ve diğer suçlar sebebiyle toplam 23 yıl, 79 ay 148 gün hapis cezasına çarptırılmış, 28 Ekim 2019 tarihinde ise Ordu Açık Ceza İnfaz Kurumu'na alınmış.
Bu noktada, sistem sorununu ifşa eden hayatî soru şudur: Böyle bir hükümlü, açık cezaevine nasıl nakledilir?
Az evvel anlattım. KHK maymuncuğu sağ olsun.
Hain darbe teşebbüsünden sonra, belli ki geniş çaplı tutuklamalara yer açmak için, 17 Ağustos'ta yayınlanan 671 Sayılı OHÂL KHK'sı ile birçok hükümlünün açık cezaevleri nakli sağlanmıştı.
Ceren'in katilinin de bu sebeple Ordu Açık Cezaevi'ne nakledildiği, oradan firar ettiği anlaşılıyor.
671 Sayılı KHK'da belli süre yatan hükümlülerin açık cezaevlerine nakli öngörülmüş fakat adam öldürme, kendini savunamayanları ağır surette yaralama, çocuk istismarı ve uyuşturucu gibi suçlar "hariç" denilmişti…
Ceren kızımızın katilinin işlediği suçlar ise "hariçler"e girmiyordu! Çünkü adam öldürmemiş, öldürmeye tam teşebbüsten mahkûm olmuştu!
Ceren'in katili Ordu açık cezaevine nakledilmiş, oradan kaçabilmiş, bu hunharca cinayeti işlemişti!
Talihsiz Ceren'in öldürülmesine neden olan düzenlemeyi kaynağında bulmuş oldum.
Anımsadım, hırlı hırsız binlerce suçlu İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapılarak tahliye edildi.
Hırlı hırsız binlerce suçlu hapishaneler boşalsın diye dışarıya salınırken, hapishaneler kimlerle doldu, sorunun cevabını bütçe konuşmalarından vereyim:
CHP'nin gazeteci kökenli milletvekili Utku Çakırözer, 2020 bütçe görüşmelerinin devam ettiği TBMM Genel Kurulu'nda Türkiye'nin 2019 yılı basın özgürlüğü karnesini açıkladı.
Çakırözer, "tutuklu gazeteci sayısı 16 yılda 10 kat arttı. Sadece 2019 yılında 59 gazeteci 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı" ifadelerini kullandı.
Bu yılı yargı reformu konuşarak geçirdik, kanun yaptık; haber ve eleştiri artık suç olmayacaktı ama gerçek hiç de öyle değil. Yıl bitiyor, değişen bir şey yok. Aynı gazeteciler, aynı suçlamalarla, aynı mahkemelerde haberlerini savunarak 2020'ye giriyor.
Yazar Ahmet Altan 1138 gün tutukluluktan sonra hükümle birlikte tahliye edildi ama örneği görülmeyen bir uygulamayla başka mahkeme tarafından yine tutuklandı. Tabii, devletin başındakiler yargı kararlarına saygı duymadığını ve uymayacağını açıklarsa bu kararlar da kimseyi şaşırtmamalı. Ama olan, ülkemizin itibarına oluyor.
Özetle, günahsız Ceren'i katleden katil serbest bırakılırken muhalifler hukuksal zorbalıkla içeri atıldı.
Ülkeye sessizlik ve korku hakim olduğu için kimseler anayasal ve hukuksal denetimi olmayan OHÂL KHK'larının ağır tahribatını konuşmuyor.
Çalakalem, denetimsiz, yetersiz ve muhalif gazeteci ve siyasetçileri de hapishaneye yollamak için çıkarılan kararname Ceren'in yaşamını mal oldu.
Baskıyla, zorbalıkla, tüm devleti ele geçirebilirsiniz ama hukuku yok ettiğiniz için hayat sizi çarpar. Yaşamı ele geçiremezsiniz.
Katilleri dışarıya salıp, muhaliflere eziyet çektiren zihniyet ülkeyi çürütüyor.
Ceren'in katili sadece o psikopat değil, onu ortalığa salan OHÂL kararnamesidir de…
De… İşte…
*Bu yazı Bağımsız Gazetecilik Platformu P24'te yayımlanmıştır.