Gündem

Katliam girişiminin üzerinden 50 yıl geçti: “Yakalım bunları” diyen tek kişi ceza almadı, suçlular hayatlarına devam etti

13 Şubat 2025 15:00

Güncelleme: 13 Şubat 2025 18:42

Bundan 50 yıl önce TÖBDER’li öğretmenlerin ölümüne yol açabilecek olan Tokat’taki Bulvar Sineması yangınında, Madımak gibi bir katliamın eşiğinden şans eseri dönüldü. Yaşananlar, 50 yıl geçmesine rağmen tanıkların hafızasından hiç silinmedi. 15 Şubat 1975 yılında TÖBDER’in Tokat’ta toplantı yapacağı sinemanın önce “komando” diye anılan Ülkücüler tarafından sarıldı. Ardından, dönemin TÖBDER Başkanı Hasan Basri’nin “Bu hayat pahalılığında Allah hepimizin yardımcısı olsun” sözü, dışarıdaki kalabalığa “Allah yoktur diyor” diye aktarıldı ve kentte birkaç saat içinde 15 bin kişi toplandı. Sinema kapısı benzin dökülerek ateşe verildi, çatı katındaki kalorifer dairesi yakılmaya çalışıldı, CHP’lilerin dükkânları yağmalandı. Toplantıdan önceki hafta köy camilerinde mevlüt okutup halkın kışkırtıldığını söyleyen tanıklar, çevre illerden gelen araçlar gördüklerini ve gelen itfaiyenin de olaya müdahale etmediğini aktardı. Yıllar sonra yaşananları anlatan tanıklar, “‘İçerdekiler komünist, yakalım bunları’ diyorlardı. Kalorifer dairesine giden yakıt borusunu söktüklerini ve pencereden içeriye doğru sokmaya çalıştıklarını gördüm. Kapıları dışarıdan benzin dökerek yakmaya başladılar. Tuvaletlerden su taşıyarak yangını içeriden söndürmeye çalıştık, insanlar koltukları sökerek barikat yapmaya çalışıyordu. İçeridekiler korkudan sinemanın bir köşesinde kümeleşip bekliyorlardı” dedi. İsyan, yağma ve darptan yargılanan MHP ve Ülkü Ocakları yöneticileri ise beraat etti.

Tokat’ta 15 Şubat 1975’te gerçekleşen Bulvar Sineması yangını, kent tarihinde sıradan bir sinema yangını olarak anlatılıyordu. Ancak 55. Hükümet döneminde Devlet Bakanlığı yapan, eski Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Metin Gürdere’nin kaleme aldığı “Tokat” kitabında anlatılan tanıklık hikâyeleri ve gazete haberleri, TÖBDER’li öğretmenlerin 1975 yılında Tokat’ta ölümüne yol açabilecek Madımak benzeri bir katliamın eşiğinden son anda dönüldüğünü ortaya koydu. Olayın tanıkları, yaşananları hiç unutmadı. Tanıklarla konuşan Gürdere ise, “Yıllar sonra bir benzeri Sivas’ta yaşandı. Ancak Madımak Tokat’taki gibi atlatılmadı, önlem almayanlara bir şey yapılmadı” dedi.

Tüm Öğretmenler Derneği (TÖBDER), Türkiye çapında başlattığı hayat pahalılığı başta olmak üzere yoğun gündemli toplantılarından birini, 15 Şubat 1975 yılında Tokat’taki Bulvar Sineması’nda yapacaktı. Ancak Tokat gazetesinin 16 Şubat 1975 tarihli haberine göre, “sinemanın önü, bir saat içinde binlerce Ülkücü genç ve komando tarafından sarıldı ve ‘Kahrolsun komünistler, katil Ecevit, yaşasın Müslüman Türkiye’ diye bağırmaya başlandı.”

Dönemin TÖBDER Başkanı Hasan Basri’nin toplantıdaki konuşması, dışarıya “Allah yoktur diyor” diye aktarıldı. Tanıklara göre, sinema kapısı ateşe verildi, çatı katı katındaki kalorifer dairesi benzin dökülerek yakılmaya çalışıldı. Kapı ve pencerelerin demirli olması büyük bir felaketi önledi.

Tokat gazetelerine göre, o gün CHP İl Başkanlığı başta olmak üzere birçok CHP’linin dükkânı ve malları da yağmalandı, 15 bin kişinin toplandığı kentte dönemin Garnizon Komutanı J. Albayı Suat Yılman kentte sıkıyönetim ilân etti, çevre kentlerden 12 kamyon asker takviye edildi.

Habere göre, Tokat’taki kalabalık, daha sonra Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan dönemin Devlet Bakanı İsmail Hakkı Birler'in avukatlık yazıhanesine ve Vasfi Diren tarafından Tokat’ta kurulan DİMES fabrikasına da saldırdı.

Tanıklar: “Yakalım bunları” diyorlardı, bidonla benzin getirildi, kapıya ateşe verdiler

Olayın tanıkları o gün yaşananları kitapta şöyle anlattı:

“‘Olaylar var’ diye işitince ben de sinemanın önüne gittim. Tahrikçi çoktu. ‘İçerdekiler komünist, yahak (yakalım) bunları’ diyorlardı. O zamanlar benzin kıtlığı olduğu için her takside bir bidonla yedek benzin bulunurdu. Taksicinin biri bidonla benzini kendisi getirdi. Benzin bidonu ellerinde, içeri girip sinemayı ateşe vermek için kapıyı zorladılar, içerdekiler engel oldu.”

Tokatlı bir emekli öğretmen ise, “Sinemanın yan tarafında bir çıkış kapısı vardı. Bu kapının önüne odunları yığıp ateşe verdiler. Kapı demir olduğu için yanmadı” dedi.

“Çatıyı delerek kalorifer dairesine benzin döktüler”

O gün TÖBDER'in toplantısına gidenlerden bir CHP üyesi de yaşananları şöyle anlattı:

“Sinemanın karşı tarafında ufak gruplar toplanmaya başlayınca ‘Kendinize dikkat edin, bir şeyler olabilir’ sözü ağızdan ağza fısıltı şeklinde dolaşmaya başladı. Dışarıdakiler içeri hücum etmeye başlayınca kapılar içerden kilitlendi. Camları kırdılar ama pencereler demirliydi, içeri giremediler. Kim olduğunu bilmiyorum, divan başkanı olabilir, ‘Herkes kendine dikkat etsin, sinemayı yakacaklar’ dedi. Çatıyı delerek kalorifer dairesine benzin döküp, ateşlemeye çalışıyorlarmış.

“İtfaiye müdahele etmiyordu, su sıksalar dağılacaktı”

Cesaretli olanlar kapıya doğru hücum ettik. Dışarı çıkınca 15-20 polisin iş işten geçtikten sonra sinemanın dışındakileri dağıtmaya çalıştığını gördük. Bu arada taş, odun, tuğla gibi şeyler üzerimize yağmur gibi yağıyordu. Üç tane itfaiye gelmişti. Sinemanın karşısında yolun kenarında duruyor, olaylara müdahale etmiyordu. Su sıksalar kalabalık dağılacaktı.”

“Köy camilerinde mevlüt okutup halkı kışkırtmışlar”

O gün içeride olan ve babasının şekerci dükkânına saldırılan CHP İl Yönetim Kurulu üyesi ise şunları anlattı:

“15 Şubat 1975 günü TÖBDER hayat pahalılığını protesto toplantısı yapacaktı. Bu toplantılar tüm yurtta, bütün illerde yapıldı, 15 ilde olaylar çıktı. Bu toplantılardan rahatsız olanlar, öncesinden çeşitli dedikodular üretmeye başladılar. Toplantı Cumartesi günüydü. Daha önceden tanımadığım bazı kişiler bizim şekerci dükkânında mevlüt şekeri yaptırıyorlardı. Sonradan öğrendiğime göre toplantıdan önceki cuma günü köy camilerinde mevlüt okutup halkı kışkırtmışlar.

İki gün önce Ankara’ya giderek Bakan Birler’e tahrikleri anlattı

O yıllarda CHP İl Yönetim Kurulu üyesiydim. İl yönetimi bana Ankara'ya giderek Devlet Bakanı İsmail Hakkı Birler'e durumu anlatma görevi verdi. 13.02.1975 tarihinde akşam otobüsle Ankara'ya giderek İsmail Bey'e Tokat'taki dedikoduları ve tahrikleri anlattım. Tedbir alınmasını ve yetkililerin uyarılmasını istedim. 14.02.1975 günü gece otobüsüyle tekrar Tokat'a döndüm.

“Allah yoktur diyor’ ilk kıvılcımı çakmış”

İnsanlar kümeler halinde sinema salonuna gidiyordu. Ben de pahalılık hakkında ne konuşulacak diye merak ettiğimden dinlemeye sinemaya gittim. O ana kadar daha sinema önünde kalabalık oluşmamıştı. Konuşmacılar sırayla konuştu, en son konuşan TÖBDER Başkanı Hasan Basri konuşmasını ‘Bu hayat pahalılığında Allah hepimizin yardımcısı olsun’ diye bitirdi. O anda içeriden bir kişi dışarı çıkarak, ‘İçerdeki konuşmacı Allah yoktur diyor’ diye ilk kıvılcımı çakmış.

“Yakıt borusunu pencereden sokmaya çalıştılar, içeriye benzin akıtmalarını önledik”

Dışarı çıkmaya çalıştığımızda kalabalık sinemayı taşlıyordu, çıkamadık. Salona döndüm, biraz sonra sinema sahibi Zeki Bey'in odasına çıktım. O esnada Zeki Bey sinemanın önünde duran arabasını yakan insanlara silahını doğrultmuş ateş etmek üzereyken, engel oldum. Tekrar salona döndüğümde dışarıdan kalorifer dairesine giden yakıt borusunu söktüklerini ve pencereden içeriye doğru sokmaya çalıştıklarını gördüm. Hemen müdahale ederek oradaki insanlarla borunun tamamını içeriye çektik ve bu yolla içeriye benzin akıtmalarını önlemiş olduk.

“Tuvaletlerden su taşıyarak söndürmeye, koltukları barikat yapmaya çalıştık”   

Bunda muvaffak olamayınca yan kapıları dışarıdan benzin dökerek yakmaya başladılar. Sinemanın yangın kovaları ve bulabildiğimiz tenekelerle tuvaletlerden su taşıyarak yangını içeriden söndürmeye çalıştık. Bir taraftan da insanlar koltukları sökerek dışarıdan gelecek tehlikeye karşı barikat yapmaya çalışıyorlardı. İçerideki bayan izleyiciler korkudan sinemanın bir köşesinde kümeleşip bekliyorlardı. Ağlayanlar vardı. Akşam olmuş bizi hâlâ dışarı bırakmıyorlardı. Saat 21.00 - 22.00 gibi polisler ve subaylar içeri girerek önce bayanları çıkarıp evlerine götürdüler. Beni bir polis teğmen olarak dışarı çıkardı.

“Çikolatalar, şekerler yollara saçılmıştı, evin camları kırılmıştı, yabancıların geldiği görüldü”

Önce Aygaz mağazamızın ve şekerci dükkânımızın tahrip olduğunu gördüm. Çikolatalar, şekerler, sakızlar yollara saçılmıştı. Oradan beni Şeftali sokağındaki imalathane ve babamın evine götürdüler. İmalathane ve evin camlarının kırıldığını ve evin penceresinden içeriye yanan bir kalas atıldığını gördüm. Çocuklar üst kattaki kiracılara çıkmışlardı. Oradan parti binasına gittim, orayı da tahrip etmişlerdi. Olayların olduğu gün şehirde Erzurum plakalı arabaların ve yabancıların geldiği görülmüştür. Bunlar olayların çıkmasına ve sağlamışlardır. 15 Şubat Tokat tarihinde kara bir leke olarak iz bıraktı.”

MHP’li yöneticiler ve Ülkü Ocakları mensupları beraat etti

Tokat gazetesinin 21 Şubat 1975 tarihli haberine göre, olaylara karışan MHP İl Başkanı ve yöneticiler ile Ülkü İl Ocakları ve üyelerinin de içinde olduğu 30 kişi "Devlete karşı isyan niteliği, yağma, darp ve devletin güvenlik kuvvetlerine karşı direnme" suçlamalarıyla Tokat Cezaevi’ne gönderildi. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılananlar, dava sonunda beraat etti.

Eski Devlet Bakanı Gürdere: Madımak Tokat’taki gibi atlatılmadı, önlem almayanlara bir şey yapılmadı

Tanıklıkların anlatıldığı kitabın yazarı, eski Devlet Bakanı Metin Gürdere ise yaşananlar için kitaba şu notu düştü: “Maalesef yıllar sonra 1993 yılında benzer bir olay Sivas'ta oldu. Ama Tokat'taki gibi atlatılamadı, kontrolden çıkmış öfkeli kalabalığın Madımak Oteli'ni ateşe vermesiyle 40'dan fazla insan yanarak feci şekilde hayatını kaybetti. Hem Tokat'taki olaylarda hem Sivas'taki olaylarda güvenlikten sorumlu kamu personelinin tedbir alma konusunda geç kalmış olmalarından büyük sorumlulukları vardı. Bizde kamu personelinin hatası her zaman görmezden gelindiği için, olaylara karışanlar yargılandı, hüküm giydi, zamanında vermesi gereken kararları vermeyen, alması gereken önlemleri almayanlara bir şey yapılmadı.”