Deutsche Welle: Bu yıl Almanya'da genel seçimler olacak. Rusya'nın Almanya'daki seçimleri siber saldırılar düzenlemek suretiyle etkileyeceğine dair endişe duyuyor musunuz?
Volker Kauder: Geçmişte zaten Federal Alman Parlamentosu ve federal hükümeti hedef alan saldırılar yaşamıştık. O yüzden bu tür saldırıların gerçekleşme ihtimali göz ardı edilemez, ama biz hazırlıklıyız.
Deutsche Welle: 2015'teki hacker saldırından sonra hangi önlemleri aldınız?
Kauder: Bu tür saldırıları önlememiz mümkün değil ama güvenlik önlemlerimizi geliştirdik. Her şeyden önce bu tür saldırılar gerçekleştiğinde hemen tepki verebilecek durumda olmalıyız. İnternetteki varlığımızı genişletmeliyiz. ABD'de Hillary Clinton'ı hedef alan saldırıya benzer saldırıların Almanya'da Angela Merkel'e düzenleneceğine pek ihtimal vermiyorum.
Deutsche Welle: İstihbarat teşkilatları Rusya’nın ABD'deki seçimlerin sonucunu etkileme girişiminde bulunduğunu iddia ediyor, Rusya ise bu suçlamaları reddediyor. Bu konular hakkında Rus tarafıyla görüşüyor musunuz?
Kauder: Sürekli olarak Rusya'nın seçimleri etkilediğine dair iddialarda bulunuluyor. Bunun doğru olup olmadığını ben şahsen kontrol edemem. Ancak belli birtakım bilgilerin belli bir zamanda dışarı taşındığı doğru. Ayrıca Wikilieaks'in Ruslarla ilgili hiçbir şey yayınlamamış olması da çok ilginç. Sanki orada hiçbir şey olmuyormuş gibi. Ama yine de bir noktayı vurgulamak isterim. Biz de seçim kampanyamız esnasında medyada bizimle ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklara maruz kaldık. Eğer orada yalan haberler yayılmış olsaydı, bununla ilgili tepkimizi verirdik. Ancak bunun yeni bir olgu olduğu su götürmez bir gerçek.
Deutsche Welle: Peki yalan haberlerle mücadele etmek için ne tür önlemler alınabilir?
Kauder: Kamu hukuku tarafından regüle edilen medya kuruluşları ve gazetelerde yalan haberlere değinilmesi ve böylece bunun siyasi tartışma konusu haline getirilmesi mümkün. Ben bu çerçevede, birçok insanın düşündüğünün aksine hiç de çaresiz olmadığımızı düşünüyorum. Ek olarak interneti dikkatli bir biçimde takip edeceğiz. O konuda asla korkmuş ya da kötümser değilim.
Deutsche Welle: Almanya'daki seçim kampanyasına dönelim isterseniz. Başbakan Merkel'in mülteci politikası ülkeyi kutuplaştırdı. Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin bu durumdan fayda sağlayacağı ihtimali sizi endişelendiriyor mu?
Kauder: Öncelikle başardığımız şeyler hakkında konuşmamız gerekir. Bizim temel amacımız gelen mültecilerin sayısını ve her şeyden önce yasa dışı göçü azaltmaktı. Bu konuda inanılmazı başardık. Milliyetçi siyasi partilerin yükselişini engellemek için her şeyden önce politikamızın başarıları hakkında konuşmamız büyük önem taşıyor. Buna ek olarak Almanya'ya akan yasadışı göçü tamamiyle sınırlandırmak için çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Bu çerçevede diğer ülkelerle yaptığımız anlaşmalar da söz konusu. Bazı Arap ve Kuzey Afrika ülkeleri ve Türkiye gibi.
Deutsche Welle: Mülteci krizi, Brexit, Donald Trump adında bir ABD başkanı: Tüm bunlar seçim kampanyası sürecinde Angela Merkel üzerinde nasıl bir baskı oluşturacak?
Kauder: Almanya'da insanların halihazırda sahip olduğu bir hissiyatın seçim kampanyaları sürecinde de dile getirilmesi gerekiyor: Angela Merkel'in bu zor zamanlarda bir pusulası var. Sorunlarla nasıl başa çıkılabileceğini biliyor. Tüm anketler, insanların yaşanan tüm bu sorunların çözümüyle ilgili olarak Angela Merkel'e güvendiklerini gösteriyor. Ben bu noktada Merkel'le rekabet edecek kayda değer bir isim göremiyorum. En kuvvetli dayanağımız da bu.
© Deutsche Welle Türkçe
Amrita Cheema
Dizimizin "Schmalbart: Yalan haberlere karşı sivil girişim" başlıklı dördüncü bölümünü yarın okuyabilirsiniz.