İş insanı ve Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın avukatları, Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıla kadar hapis cezası istenen yeni iddianameyle ilgili yaptıkları açıklamada, "İddianame somut delillere dayanmayan 'varsayımsal kurgular'dan öte değildir ve tarafımızca herhangi bir hukuki değer taşımamaktadır" dedi.
Gezi Davası’ndan beraat eden ancak "casusluk" gerekçesiyle yeniden tutuklanan Osman Kavala hakkında yeni iddianame hazırlanmıştı. İddianamede, Kavala için ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl hapis cezası isteniyor.
Söz konusu iddianameyle ilgili Osman Kavala’nın avukatları Köksal Bayraktar, Tolga Deniz Aytöre, İlkan Koyuncu basın açıklaması yaptı.
Avukat Köksal Bayraktar, avukat Tolga Deniz Aytöre, avukat İlkan Koyuncu imzasıyla yapılan açıklamada "İddianame suç nitelemesinde keyfilik ve hukuka aykırılık kavramlarını hayata geçirmiştir" dendi. Açıklama şöyle:
"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen ve Osman Kavala hakkında TCK 309. ve 328. maddeleri kapsamında ceza tayini talep eden iddianame, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve kamu davası açılmasına karar verilmiştir.
Öncelikle belirtiriz ki; söz konusu iddianame CMK 170. maddede yer alan yasal unsurları taşımamaktadır, somut delillere dayanmayan "varsayımsal kurgular"dan öte değildir ve tarafımızca herhangi bir hukuki değer taşımamaktadır, kaldı ki yasanın aradığı "suçun işlendiğine dair yeterli şüphe" iddianamenin en önemli yoksunluğudur.
İddiaların tamamının dayandırıldığı ve Osman Kavala’ya ait olduğu ileri sürülen görüşmelere dair herhangi bir iletişim tespit ya da fiziki takip tutanağı dahi sunamayan iddianame, çareyi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/74 No’lu Gezi Dosyasına sarılmakta bulmuştur. Vahim olan husus, bu dosyadan verilen beraat kararı adeta saklanarak, Gezi Dosyasının iddianamesinin sistemli bir şekilde Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının önüne geçirilerek, sanık lehine olan hükümler ve deliller gizlenmek suretiyle savcılık görevi gereğinin yerine getirilmemiş olmasıdır.
Bununla birlikte, TCK 309. ve 328. Maddelerden ceza tayini talep eden iddianame, bu suçların unsurlarını ortaya koymayarak, suç nitelemesinde keyfilik ve hukuka aykırılık kavramlarını hayata geçirmiştir.
Ayrıca iddianame incelendiğinde görüleceği üzere, iddiaların yegâne delili ‘örtüşen HTS baz istasyonu sinyalleri’dir. Bu konuda ulusal yasal düzenlemeler bir yana, AİHM’in oybirliğiyle aldığı ve kesinleşen hak ihlali kararında yer alan ‘HTS kayıtlarının ve aynı baz istasyonu verilerinin delil niteliğinde olmadığı" yönündeki kararı göz ardı edilerek, sanık lehine olan bir diğer yasal delil özenle iddianameden uzak tutulmuştur.
Tarafımızca anlaşılamayan bir diğer husus, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinin bu yetersizlikte bir iddianameyi kabulünden ötedir. Zira Ağır Ceza Mahkemesi, bugün itibarı ile imza altına almış olduğu tensip zaptının 1. maddesinde Osman Kavala’nın "TCK 309. maddeden tutukluluğunun devamına" karar vermiştir, oysa ki Osman Kavala hakkında TCK 309. maddeden verilen bir tutuklama kararı bulunmamaktadır."
TIKLAYIN | Osman Kavala dosyasında bu kez de tahliye olduğu suçtan, "tutukluluğa devam" kararı verildi