Rengin Arslan
1 Kasım seçimlerinin en büyük mağlubu Milliyetçi Hareket Partisi'ydi.
MHP'nin oyları yaklaşık 2 milyon azalmış, oy oranı yüzde 12'nin altına inmiş, milletvekili sayısı da 80'den 41'e düşmüştü.
Aralarında Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Ogan ve gibi isimlerin de olduğu muhalifler son seçimdeki başarısızlık sonrası aylardır olağanüstü kongre çağrısı yapıyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 10 Ocak'ta partisinin Kızılcahamam Kampı'nda düzenlediği basın toplantısında, kongrenin 18 Mart 2018'de yapılacağını söylemiş ve eklemişti:
"Ondan öncesi bizi ilgilendiren bir konu değildir. İmzayı kim ne kadar toplarsa toplasın müracaatı halinde kabulü mümkün olmayacak ve yasal haklarını kullanma yolu da açık olacaktır. Bizimle değil, mahkemelerle haklarını savunmalarını tavsiye ederiz.”
Bu açıklama sonrası muhalifler başvurularını mahkemeye de taşıdı.
Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi 8 Nisan'da, kongre tarihini belirlemesi için bir çağrı heyeti oluşturdu.
MHP yönetimi bu karara itiraz etti. Dosya halen Yargıtay'da.
Genel Merkez, çağrı heyetinin dün açıkladığı kongre tarihini (15 Mayıs Pazar) kabul etmedi, kararı da tanımıyor.
Tartışmalara geçen hafta Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da dahil olmuştu. Bozdağ'ın, "Mahkeme eliyle partiler üzerinde tasarruf yapılması demokratik değil" demesi MHP'de muhaliflerin tepkisini çekmişti.
"Mahkemenin kararı idari"
Bu aşamada iki taraf da hukuki sürece atıfta bulunarak pozisyonlarının dile getiriyor. İki tarafın hukuk mücadelesini yürüten avukatlar, BBC Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Muhalifler adına mahkeme başvurusunu yapan avukat Uğur Tarhan, kongrenin toplanması için Yargıtay kararının beklenmesine gerek olmadığını söylüyor.
MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanvekili ve avukat Yücel Bulut ise "Yargıtay kararı olmadan kongre yapılamaz" diyor.
Uğur Tarhan, Ankara’da başvuru yaptıkları ve davayı karara bağlayan 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararının idari bir karar olduğunu belirtiyor:
"Bu davanın konusu; siyasi partiler kanununda yer alan# olağanüstü kongrenin toplanması şartlarından biri olan üst kurul delegelerinin beşte birinin var olup olmadığını, verilen imzaların gerçekliğini tespit etmektir."
Tarhan'a göre, mahkemenin siyasi bir karar vermedi. Bu nedenle de kararın uygulanması için temyiz başvurusu sonrası Yargıtay kararının beklenmesine gerek yok.
Uğur Tarhan, temyiz sürecinin mahkeme kararlarının uygulanmasını durdurduğu üç istisna olduğunu ve bunların hepsinde “telafi edilemez zararların söz konusu” olduğunu, bu nedenle temyizin beklendiğini belirtiyor ve ekliyor:
"Gelelim bizim konumuza. Burada telafi edilemez bir zarar doğma ihtimali yok. Siyasi partilerin en büyük karar organı zaten büyük kongre. Bugün genel başkanı seçen de yetkili de o. O organ belki de tüzüğü değiştirmez.”
"Yargıtay kararı beklenmeli"
Yücel Bulut ise tam aksi görüşte. "Bu kararın kesinleşmeden uygulanamayacağı bizim görüşümüz değil, kanunun emri" diyen Bulut, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Hukuk muhakemeleri Kanunu'nun 367. maddesi gereğince bu karar tüzel kişilere ilişkin bir karar olduğu için ve kişiler hukukuna göre kararlar kesinleşmeden uygulanamayacağı için, (son kararın) Yargıtay denetiminden geçmeden uygulanması mümkün değildir."
Bu süreçte sorulan sorulardan biri de, MHP’nin Yargıtay’a başvururken neden yürütmeyi durdurma talep etmediğiydi. Zira yürütmeyi durdurma kararları Yargıtay’da öncelikli olarak ele alınıyor ve karar alınana kadar, geri dönülmez bir zarar oluşmasının önüne geçme işlevi görüyor.
Bulut'un sorumuza yanıtı, "Bizim durumumuzda, bu karar zaten doğası gereği kesinleşmeden uygulanamayacağından, bu karara karşı zaten yürütmeyi durdurma kararı uygulanamaz" oluyor.
Benzer kararların da bulunduğunu belirten Bulut, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu karar ancak Yargıtay’da incelenip onaylanması halinde çağrıcı heyetin yetkileri kesinleşeceğinden, ancak Yargıtay onayı olursa bu çağrıyı yapabilirler. Bunun dışında bütün girişimleri nafiledir."
Bulut, Mayıs ayında kurultay yapılamayacağı konusunda, Tarhan ise yapılacağı konusunda kesin konuşuyor.
İki tarafın da hukuka dayandırarak sundukları argümanlar ışığında uygulamada ne olacağı tartışma konusu olmaya devam edecek.
Bunun MHP’nin içinde ve dışında yarattığı etkiler de, bu süreç sona ermeden biteceğe benzemiyor.