01 Mart 2015 13:04
Hükümet ve HDP heyetinin dün yaptığı ortak basın toplantısında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısının ardından KCK’dan yapılan açıklamada, “HDP heyetinin AKP yetkilileriyle birlikte kamuoyuna yaptığı son açıklama, Önder Apo’nun halkımız, halklarımız ve hareketimiz adına Türk devletine ve AKP hükümetine sunduğu büyük bir fırsat ve yeni bir şans anlamına gelmektedir” denildi.
Açıklamada, “Yapılan bu son açıklamayı, Rêber Apo'nun önderliğinde sürdürülen demokratik çözüm çabasının yeni ve kritik bir aşaması olarak önemli görüyor, Hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesi durumunda bizlerin de sorumluluklarımızı yerine getireceğimizi belirtiyor ve taahhüt ediyoruz” ifadelerine yer verildi.
KCK'nın açıklamasında "Önder Apo’nun müzakere taslağında belirttiği on madde temelinde asgari müştereklerde mutabakat sağlanması durumunda silahlı mücadelenin bırakılacağına dair yeni bir kongre gerçekleştirmemiz için yaptığı niyet beyanını kamuoyuna duyurması tarihi bir adım olmaktadır" denildi.
KCK açıklamasında, müzakere heyetlerinin hemen oluşması, müzakereye başlanması ve izleme heyetinin de tüm bu süreçleri takip etmesi için çalışmalarına gecikmeden başlaması gerektiği de vurgulandı.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde hükümet ve HDP tarafından yapılan ortak açıklamanın ardından yazılı bir açıklama yayımladı.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Önder Apo, devlet yetkilileri ve HDP heyetiyle İmralı’da yaptığı görüşmeden sonra HDP heyetiyle Hükümet yetkililerinin bir arada bulunduğu bir ortamda Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorunu başta olmak üzere temel demokratikleşme sorunlarının çözümü için tarihi bir açıklama yapılmasını istemiştir. Bu çerçevede Türkiye'nin demokratikleşmesinin siyasi zeminini güçlendiren bir açıklama yapılmıştır” dedi.
‘Abdullah Öcalan’ın demokratik siyasal çözüm çabalarını 2013 Nevruz’unda yeni bir aşamaya vardırdığına’ dikkat çeken KCK, “Ateşkes ve gerillanın Türkiye sınırları dışına çıkarılması iradesiyle onlarca yıldır yürüttüğü demokratik siyasal mücadele çabaları sonuca götürülmek istenmiştir. Türkiye halklarının büyük heyecan duyduğu bu tarihi çözüm hamlesine Hükümet gereken karşılığı vermemiş, bu tarihi fırsatı iktidarını pekiştirme ve seçim kazanma zemini olarak değerlendirmek istemiştir. Kürt Halk Önderi, AKP'nin ateşkesi anlamsızlaştıran politikaları nedeniyle bu sürecin tıkandığını, bu tıkanıklık aşılmazsa yeniden şiddetli çatışma dönemine girileceğini görerek 2014 yılının Kasım ayında demokratik müzakere taslağı hazırlayarak hem devlete hem de Hareketimize sunmuştur” diye belirtti.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında devamla şunlar ifade edildi:
“Bu müzakere taslağında ortaya konulan on başlık, 15 Şubat 2015’e kadar müzakere edilip bir sonuca bağlanacak, birinci aşama tamamlandıktan sonra Önder Apo Mecliste Türkiye'ye karşı silahlı mücadelenin bırakılması çağırısını yapacaktı. Böylelikle ikinci aşamanın da gerçekleşmesinden sonra PKK kongresini toplayacak, Türkiye'ye karşı silahlı mücadelenin bırakılacağı kararını alacaktı.
Hareketimiz ilgili örgütsel platformlarında Önder Apo’nun müzakere taslağını değerlendirmiş, tam destekleme ve bu yol haritasının gereklerini yerine getirme kararını almıştır. Bunu kamuoyuna da açıklamıştır. Ancak AKP Hükümeti yine oyalama taktiğine başvurmuş, yol haritasının gerektirdiği hiç bir adımı atmamış, müzakereye gelmemiş, takvimi aşındırmış ve süreci bir kez daha tıkatmıştır. Önder Apo bu durum karşısında demokratik çözüm çabaları ve yapılan fedakarlıkların boşa gitmemesi ve tıkanıklığı aşmak için yeni bir girişimde bulunmuştur. HDP heyetinin AKP yetkilileriyle birlikte kamuoyuna yaptığı son açıklama, Önder Apo’nun halkımız, halklarımız ve hareketimiz adına Türk devletine ve AKP hükümetine sunduğu büyük bir fırsat ve yeni bir şans anlamına gelmektedir. Yapılan bu son açıklamayı, Rêber Apo'nun önderliğinde sürdürülen demokratik çözüm çabasının yeni ve kritik bir aşaması olarak önemli görüyor, Hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesi durumunda bizlerin de sorumluluklarımızı yerine getireceğimizi belirtiyor ve taahhüt ediyoruz.”
“2013 Newroz’unda ilan ettiğimiz ateşkesi; Hükümetin karakol, askeri amaçlı yol ve baraj yapımları ile tutuklamalar ve faili devlet olan birçok öldürmelerle karşılık vermesine rağmen bugüne kadar sürdürmemiz, süreci ne kadar ciddiye aldığımızın ve ne kadar sorumlu davrandığımızın en somut kanıtı olmaktadır” denilen açıklamada, “Son açıklama AKP hükümetine ve hareketimize karşılıklı sorumluluklar yüklemektedir. Sürecin sağlıklı yürümesi açısından Hükümetin sorumlu davranıp yeni durum karşısında sorumluluklarının gereğini yerine getirmesi durumunda bugüne kadar sürdürdüğümüz ateşkesi tahkim edilmiş hale getirmek için biz de sorumluluklarımızı yerine getireceğimizi kamuoyuna açıkça deklere ediyoruz. Tahkim edilmiş bir ateşkes bile başlı başına çözüm adımlarını atmak için önemli bir zemin ve fırsattır” diye belirtildi.
KCK açıklamasında, “Önder Apo’nun müzakere taslağında belirttiği on madde temelinde asgari müştereklerde mutabakat sağlanması durumunda silahlı mücadelenin bırakılacağına dair yeni bir kongre gerçekleştirmemiz için yaptığı niyet beyanını kamuoyuna duyurması tarihi bir adım olmaktadır. Kırk yıllık çatışmanın varlığı karşısında bu çağrının dikkate alınması ve gereklerinin yerine getirilmesi hükümete büyük sorumluluklar yüklemektedir. Böyle bir niyet beyanı ile devlet ve hükümete demokratikleşme, Kürt sorununun ve Türkiye'nin temel sorunlarının çözümü için çok önemli bir zemin ve fırsat sunulmaktadır. Artık demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünde adım atmama konusunda hiç bir gerekçe ve engel kalmamıştır. Halkımız ve duyarlı tüm kesimler bu irade beyanı ile birlikte hükümetin ve devletin adım atmasını beklemektedir. Eğer bu açıklama önemliyse -ki Hükümet haftalardır böyle bir açıklamanın beklentisi içinde olmuştur- o zaman hükümetin buna vereceği köklü somut adımlar ve ciddi bir siyasal karşılık olmalıdır. 2013 yılında gerillanın geri çekilmesi karşısında gösterilen sorumsuzluk ve duyarsızlık mevcut durumda bir daha kesinlikle yaşanmamalıdır. Önder Apo, halklarımıza karşı olan sorumluluğu gereği AKP devletine bir kez daha siyasi çözüm fırsatı sunmuştur. Hükümet bu defa halklarımıza karşı sorumluluğun gereğini ciddiyetle yerine getirmelidir. Halklarımız bunu beklemektedir. Savaş ve çatışma seçeneğinin tümden ortadan kalkması için bu zorunludur” denildi.
“Bilindiği gibi 2013 yılındaki geri çekilme AKP'nin atacağı siyasi adımlar karşılığında olmuştu” diyen KCK, “Silahlı mücadeleyi bırakma gibi bir niyet beyanı, AKP'nin Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde atacağı kalıcı ve köklü adımlar karşılığında olmuştur. Tarihsel önemde yapılan bu niyet beyanının hiçbir siyasi karşılığı olmadan yapıldığını düşünmek, Kürt sorununu anlamamak ve kalıcı barışın diyalektiğini ve gereklerini göz ardı etmek olur ki, bunu da taraflı tarafsız hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir. Kürt Özgürlük Hareketi bugüne kadar atması gereken ne adım varsa atmıştır. Bundan sonra atacağı her adım AKP'nin yeni süreç karşısındaki tutumuna ve atacağı adımlara bağlı olacaktır. Dolaysıyla AKP bu açıklamanın kendisine yüklediği adımları atmanın bilincinde olarak sorumluluklarını yerine getirmelidir” ifadelerini kullandı.
KCK açıklamasında devamla şöyle denildi:
“Hükümet ve Cumhurbaşkanı samimiyet ve uygulamadan söz etmektedir. Hükümet böyle bir açıklamanın niyet beyanının yapılmasını ısrarla istemiştir. Tahkim edilmiş ateşkes ve yapılan açıklamadan sonra samimiyet ve uygulama sırası AKP’ye gelmiştir. Bu anlamda AKP'nin yeni durum karşısındaki yaklaşımlarını ve atacağı adımları büyük bir dikkatle izleyeceğimizi belirtmek isteriz. Aksi halde Önder Apo’nun yarattığı zemin ve fırsatın yine bir seçim malzemesi olarak kullanılması sorumsuzluğu ortaya çıkmış olacaktır. Önder Apo'nun yaptığı bu tarihi iyi niyet beyanını bir seçim propagandası olarak ele almak halklarımıza karşı yapılmış en büyük haksızlık ve sorumsuzluk örneği olacaktır.
Demokratik siyaset ancak temel demokratikleşme sorunlarında adım atma ve demokratikleşme ortamında var olacak bir durumdur. Daha çok otoriterleşmeye karşılık düşen İç Güvenlik Yasalarını çıkarmak demokratikleşme ve demokratik siyasete giden yolu tıkamaktan başka bir anlama gelmemektedir. Dolaysıyla ilk samimiyet ve uygulamanın göstergesi İç Güvenlik Paketinin geri çekilmesi olacaktır. Aksi halde büyük bir demokratikleşme hamlesi olan bu açıklamaya ters bir tutum sürdürülmüş olacaktır. Yoksa İç Güvenlik Paketinde ısrar sürecin ruhuna uygun olmayan bir tutum olacaktır. Bu da halklarımızın ve demokrasi güçlerinin Hükümetin niyeti konusunda var olan kuşkularının sürmesi anlamına gelecektir.
HDP Heyeti ve AKP yetkililerinin yaptığı açıklama, görüşmeler ve sürecin önemli bir aşamaya geldiğini göstermektedir. Hükümetin de katıldığı bu açıklamanın gereği süreci ilerletmek ve sonuca götürmek için Önder Apo'nun Hareketimizle gecikmeden görüştürülmesi gerekmektedir. Böylece açıklamanın ciddiyeti pekişecek ve Kürt sorununun çözümü konusundaki inanç ve destek artacaktır. Bununla birlikte demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü açısından farklı siyasi partilerin, sivil toplum örgüt temsilcilerinin Önder Apo’yla görüşmesi de sürecin ruhuna uygun bir adım olacaktır. Bu da varsa bir çözüm niyeti toplumsal desteği artıracak, birçok sıkıntının aşılmasını sağlayacaktır.
Kürt sorununun çözümü konusunda önemli bir aşamaya gelinmişse, müzakere heyetlerinin hemen oluşması, müzakereye başlanması ve izleme heyetinin de tüm bu süreçleri takip etmesi için çalışmalarına gecikmeden başlaması gerekmektedir.
Hükümet açısından samimiyet ve uygulamalar bunlar gerçekleştiğinde var olacaktır. Hükümet yapılan açıklamadan sonra bu adımları atmaz ve uygulamaya geçirmezse, Kürt Özgürlük Hareketinden tek taraflı uygulamalar beklenmesi ne siyasi, ne de ahlaki olarak hakkaniyetli olur. Kürt Özgürlük Hareketi'nin atacağı adımları ve uygulamaları cesaretlendirip güç vermek yerine, eski zihniyet ve üslubunda ısrar edip kibirli ve üstenci tavırla emir vererek tarihsel sorunların çözülemeyeceği açıktır.
Tarihi açıklamanın esası ve içeriğini oluşturan müzakere başlıkları sadece Kürt sorununun çözümünü değil, başta Alevilerin sorunları olmak üzere dışlanmış ve ezilmişlerin tüm toplulukların sorunlarına çözüm bulmayı amaçlamaktadır. Bu açıklama yine demokrasi ve özgürlüklerin derinleşmesi, devletin demokrasiye duyarlı hale gelmesi ve tüm toplumun demokratik iradesinin ortaya çıkmasını ifade eder. Kadın sorunu ve ekolojik sorunlar da Türkiye'nin demokratikleşmesi için çözülmesi gereken öncelikli sorunlardır. Türkiye'deki gelir adaletsizliği ve sömürünün getirdiği sorunların çözümü de demokratikleşmenin temel başlıklarındandır. Dolaysıyla tüm bu etnik, inançsal ve toplumsal kesimlerin de sürece katılmasını sağlamak yapılan açıklamanın ruhunun gereklerinden olmaktadır.
Şu açıktır ki, Önder Apo’nun 2013 yılındaki demokratikleşme manifestosu da, 2014 yılının sonunda sunduğu müzakere taslağı da, Hükümet yetkililerinin katıldığı açıklama da onlarca yıldır yürütülen demokrasi ve özgürlük mücadelesinin yarattığı demokratikleşme ve özgür yaşam birikiminin üzerinden olmuştur. Bu açıklamaların devlet ricalinin bulunduğu ortamda yapılmasını sağlayan Kürt halkının, sosyalistlerin, Müslüman demokratların, tüm antikapitalistlerin, Alevilerin, farklı etnik ve inanç toplulukların, kadınların, emekçilerin demokrasi ve özgürlük mücadelesi olmaktadır. Bu aşamaya Hükümetin ve devletin isteği ve iradesiyle gelinmemiştir. Devletleri ve Hükümetleri demokratik uzlaşmaya çeken ya da halkların iradesinin dikkate alınmasını sağlayan her yerde olduğu gibi Türkiye ve Kürdistan'da da halkların ve toplumların mücadelesi olmuştur. Bu nedenle tüm demokrasi güçleri gelinen aşamayı ve siyasi ortamı kendi mücadelelerinin, emeklerinin ve bedellerinin bir sonucu olarak görmeli ve sahiplenmelidirler.
Önder Apo ve Kürt Özgürlük Hareketi on yılların demokrasi ve Özgürlük Mücadelesi'nin, 20 yılı aşkındır süren demokratik siyasal çözümümün yarattığı demokrasi ve özgürlük birikimini demokratikleşme projeleri olarak sonuca götürmek istemektedir. Bu mücadele aynı zamanda tüm demokrasi güçlerinin mücadelesi, çabası ve politik hamleleri olarak görülmeli ve desteklenmelidir. AKP ve devletin adım atması için demokratik baskısını ve mücadelesini geliştirmelidir. Bu mücadele ve geliştirilen devrimsel hamleler kesinlikle boşa gitmemiş, aksine demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle Türkiye'nin demokratikleşmesi ve tüm halkların özgür ve demokratik yaşamı olarak taçlanacaktır.”
© Tüm hakları saklıdır.