CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Onlar kavga ediyorlar, benim kavga etmeye niyetim yok. Onlar diyorlar, ‘Gel tartışalım’. Hay hay, buyurun gelin. Sizin dünya kadar televizyonlarınız var. Yüreğiniz, cesaretiniz varsa, millet de seyreder, gel tartışalım. Çünkü ben bilgime, vizyonuma, inancıma, kimliğime güveniyorum" dedi. Kılıçdaroğlu'nun Sivas’ın Koyulhisar ilçesinde dinlediği Fadime Yüksel ise, “Ben aç yatarken nasıl tok yatıyorsun, Tayyip ağabey, saygı duyuyorum sana. Ben aç yatıyorum. Ben torunlarımıza tatlı alamıyorum” dedi.
Sivas’ın Koyulhisar ilçesinde vatandaşlarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle seslendi:
"Yüreğiniz, cesaretiniz varsa gel tartışalım"
“Size güzel bir Türkiye vaat ediyorum. Size kendi içinde barışık; her evde huzurun, bereketin olduğu güzel bir Türkiye vaat ediyorum. Kamplaşmayı değil, kavgayı değil. Barış ve huzuru vaat ediyorum. Niye kamplaşıyoruz? Komşumuzun kimliğini sorgulamaya başladık. Komşumuzun inancını sorgulamaya başladık. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Türkiye’nin işe, aşa ihtiyacı var. Türkiye’nin çiftçinin hakkını teslim etmeye ihtiyacı var. Türkiye’nin işsizlikle mücadele etmeye ihtiyacı var. Dolayısıyla bunları yapmamız lazım. Herkesin işi olursa, çiftçi ürettiği ürünün karşılığını alırsa, herkes mutlu olacaktır. Güzel bir ülkemiz var. Huzur içinde yaşamak istiyoruz. Barış içinde, birlikte yaşamak istiyoruz. Beraber, kol kola yaşamak istiyoruz. Bunu vaat etmeye geldim sizlere.
Onlar kavga ediyorlar, benim kavga etmeye niyetim yok. Onlar diyorlar, ‘Gel tartışalım’. Hay hay, buyurun gelin. Sizin dünya kadar televizyonlarınız var. Yüreğiniz, cesaretiniz varsa, millet de seyreder, gel tartışalım. Çünkü ben bilgime, vizyonuma, inancıma, kimliğime güveniyorum. Bütün vatandaşların inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı duyuyorum. Milletim açken, bu ülkede 85 milyonun hakkını ve hukukunu savunmak bana düşer. Çünkü ben her evde huzurun olmasını isteyen bir kişiyim. Her evde herkesin karnının doymasını isteyen bir kişiyim. Hiçbir anne evladını yatağa aç yatırmamalı. Bunun için mücadele ediyorum. Siyasetin varlığı da budur, bunun için siyaset yapılır. Dolayısıyla bunun için siyaset yapmaya devam edeceğiz. Bunun için ne gerekiyorsa, yani sizler için, özellikle hanımlar sizler için söyleyeyim, ne gerekiyorsa yapacağım.
"Kadın güçlü olursa, bu ülke hepten güçlü olur"
Kırsalda çalışan kadınlar ve gençler, kırsalda çalıştıkları sürece onların sosyal güvenlik primini devlet olarak biz yatıracağız. Hiç endişe etmeyin. Hepiniz emeklilik hakkına kesinlikle kavuşacaksınız. Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. O sigorta dalı ile her kadının emeklilik hakkı olacak. Sigorta primlerini devlet yatıracak. Dolayısıyla sizi birilerine muhtaç hale asla getirmeyeceğiz. Kadın güçlü olursa, bu ülke hepten güçlü olur. Buna da inanmanızı isterim.
Esnafımızın durumunu biliyorum, pek iyi değil. Çiftçimizin, işsiz ve genç evlatlarımızın durumunu biliyorum, onların durumu da iyi değil. Sanayici bir gelecek ufku göremiyor. O da kendi açısından büyük sorunlar yaşıyor. Her kesimden sorunlar var ama şundan emin olmanızı isterim. Türkiye güzel bir ülke, Türkiye gerçekten güçlü bir ülke. İyi yönetildiği taktirde Türkiye bütün sorunlarını aşabilir. Bütün bu sorunları beraber aşacağız.
Bir şey daha isteyim sizden. Sandığa gideceksiniz, seçimler gelecek. Sakın ola ki ben sandığa gidip oy kullanmayacağım demeyin. Mutlaka gidin. Komşunuzu götürün, yakınlarınızı, akrabalarınızı götürün. Ama oy kullanırken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Doğruluktan, dürüstlükten, ahlaktan, erdemden, doğru siyasetten yana oyunuzu kullanmanızı isterim.
Altı lider, Millet İttifakı olarak bir araya geldik. Altı lider de bu ülkede huzur istiyor. Altı lider de diyoruz ki, ‘bu ülkede barış, huzur, güzellikler, demokrasi olsun.’ Altı lider de diyoruz ki ‘insanlar birbiri ile kavga etmesin, kişi başına gelir artmış olsun. Hepimizin hedefi aynı, hepimiz aynı hedef için bir araya geldik. Çünkü hepimizin yüreğinde daha güzel, huzurlu bir Türkiye özlemi var. Bunu sağlayacağız. Bu konuda kararlıyız.
Adalet yok. Ama hiç endişe etmeyin bu ülkeye adaleti de getireceğiz. Senin kimliğin nedir, inancın nedir, yaşam tarzın nedir diye kimseyi sorgulamayacağız. Adaleti bu ülkeye ya getireceğiz ya getireceğiz.”
Kılıçdaroğlu'nun dinlediği vatandaş: Sattırma bu ülkeyi, arkandayız
Kılıçdaroğlu’na sorunlarını anlatan Fadime Yüksel isimli bir vatandaş işe şunları söyledi:
“İstanbul’da yaşadım ve geldim. Orada emekli olamadım. Sigortasız çalıştırdılar, tekrar beni işe almadılar. Ben, çiftçilik yapmaya karar verdim. 4 milyon (4 bin lira) emekli aylığı ile geçinemiyorum. İstanbul’a 180 lira ile gidiyorduk, şimdi 1,5 milyon (bin 500 lira) oldu. Bak ben bu sene gübremi alamadım. 60 liradan aldığım gübre bugün 600 lira. Çiftçilik yapıyorum, pekmez satıyorum. Ama geçinemiyorum. Köyümde ben süt, tereyağı bulamıyorum. Herkes malını sattı, neden? Saman, ilaç alamıyorlar hayvanlarına. Besleyemiyorlar hayvanlarını. Biz sütsüz kalıyoruz. Köyde süt, yumurta yok. Çok zor başkanım, tek umudumuz sizsiniz.
Koyulhisar’da sağlık ocağı yaptılar. Hastanemiz yok. Üç tane hastane var. Gerçekten. Ben yaşadığımı söylüyorum. Ne ben dolduruldum, ne kağıda bir şey yazdım. 63 yaşındayım. Trabzon Akçabatlıyım. Türk milletiyim. Türkiyem satılmasın diye tek umudumsun. Tek umudumuzsun. Sattırma bu ülkeyi, arkandayız. Ölümüne arkandayız.
Ben 6-7 aydır buradayım. Fizik tedavisi görmem gerekiyor. Ayağım burkuldu, üç hafta oldu başkanım. Yalan söylemiyorum, Allah’ın şahidim. Müslümanlığı biz bugün almadık. Doğuştan Müslümanız. Ayağım burkuldu, üç haftadır yürüyemiyorum. Fizikten, dişimden. Kısa anlatıyorum. Neden Sivas’a gittim. Hepsini biriktirdim ki mazotum yok, param yok. Üçüne bir gitmek zorunda kaldım, dün geldim. İnternete girin bakın. Ben vatandaş değil miyim? Çok zor. Burada bir hastane olsaydım, dişime gelseydim. Ayağım burkuldu, üç hafta yürüdüm. O saraydakilerin ayağı burkulsa özel geliyor.
"Ben aç yatarken nasıl tok yatıyorsun Tayyip Ağabey, ne diyeyim saygı duyuyorum sana"
Ben aç yatarken nasıl tok yatıyorsun Tayyip Ağabey, ne diyeyim saygı duyuyorum sana. Ben aç yatıyorum. Ben torunlarıma tatlı alamıyorum. McDonalds’a götüremiyorum. Oğlum bana gizli para verdi ki, babaannesin sen götür bunu, McDonalds’a. Resim çektirmek için. Hatıra kalacak. Olur mu böyle şeyler başkanım. İçim dolu benim, içim dolu. Siz gelmeseydiniz, biz bunu bile konuşamıyorduk. Bizi içeri alıyorlar çünkü konuştuğumuz zaman. Doğru, ben doğruları söylüyorum. Hiç kitap, defter yok. İçimden geliyor bu benim. Memleketimden gurur duymak istiyorum. Hep yabancı. Ben yabancı oldum burada. Türkçeyi biliyorum ama yabancı dil bilmiyorum. Çünkü herkes yabancı konuşuyor. “
"Siyasetin eleştiriye ihtiyacı vardır, alkışa değil"
Kılıçdaroğlu, vatandaşları dinledikten sonra şunları belirtti:
“Bizzat sorunu yaşayan bir kişisiniz. Derdinizi açıkladınız, dediniz ki siz olmasaydınız, biz bunu da açıklayamazdık. Bir korku iklimi var. Hiç korkmayın, siyasetin eleştiriye ihtiyacı vardır, alkışa değil. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda göreceksiniz. Herkes rahat konuşacak, rahat derdini anlatacak. Siyasetçi de o dertleri gidermek için elinden gelen çabayı gösterecek. İtfaiye aracı istediniz, şunu söyleyeyim, sayın belediye başkanı ile konuşun, eğer bizim vereceğimiz itfaiye aracını kabul ederse, ben ona bir itfaiye aracı göndereceğim. Sonuçta, Koyulhisar halkına hizmet edecek. Sakın umutsuzluğa kapılmayın geliyor gelmekte olan.” (ANKA)