Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları söyledi:
"Çocuğunu akşam aç yatıran anne hangi dolarla ilgilenir"
"Hepimiz şunu çok iyi biliyorduk ki kar yağsın, toprağın kara ihtiyacı var. Bereket olsun, çiftçi kazansın, üretici kazansın, alın teri dökenler kazansın.
Çok ayrıştık, çok bölündük, çok kavgalı hale geldik. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Adem ile Havva’dan geliyoruz. Niye kavga ediyoruz? Hepimiz kardeşiz o zaman. Hepimiz birbirimize insani olarak bakmak zorundayız. Birbirimizin derdi ile ilgilenmek zorundayız. Bunu yapabilirsek Türkiye çok hızlı büyür, çok hızlı kalkınır.
Yaşanan sıkıntıları siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Bu sıkıntıları beraber aşmamız lazım. Sıkıntıyı yaratan siyasilerdir. Ama sıkıntıyı çözecek olanlar da siyasilerdir. Siyasilerin önünü açacak olanlar da sizlersiniz. Sizler yetki verdiğiniz sürece, Türkiye sorunlarını aşabilir. Bir iktidara görev verdiniz, görevini yapmaya çalıştı, ama bugün geldiğimiz nokta belli.
Piyasalar yangın yeri, mutfaklar yangın yeri. Buradan çıkması lazım Türkiye’nin. Çıkmasının yolu da değişikliktir, değişimdir, en büyük hakem halktır. Halka gitmek lazım, halkın oyunu istemek lazım. Sandığı koymak lazım. Sandığın gereği neyse başımızın üstüne. Bunu yapabilirsek, Türkiye’yi büyütürüz. Türkiye’yi kalkındırırız.
Hepimiz, dolara endekslendik. Dolar düştü, dolar yukarı çıktı, dolar aşağı indi… Çocuğunu akşam aç yatıran anne hangi dolarla ilgilenir? Bunların milyon dolarları yok. Dolayısıyla bugün açlık ve sefalet var Türkiye’de, yoksulluk var Türkiye’de. Bunun çözülmesi lazım. Her çocuğun yatağa karnı tok yatması lazım. Annenin bu konuda elinden gelen çabayı gösterdiğini biliyoruz. Ama imkanlar vermek lazım, o imkan olmazsa sorunu çözemeyiz, çözmekte zorlanabiliriz.
Bana aklınıza gelen her soruyu sorabilirsiniz. Benimle ilgili, partiyle ilgili, ekonomiyle ilgili, aklınıza ne geliyorsa rahatlıkla sorun. Birbirimizi tanımamız lazım. Açıkça söyledim, helalleşmemiz lazım. Oturalım bir helalleşelim; ne oluyor bu Türkiye’de, niye kavga ediyoruz? Bu bereketli topraklarda hepimizin huzur içinde yaşaması lazım. Birlikte yaşamamız lazım, gidecek başka bir yerimiz yok. İki kırmızı çizgimiz var onun da altını özenle çizmek isterim. Birincisi vatan, ikincisi bayrak. Onun dışında herkesle oturur, konuşuruz. Bayrak bizim bayrağımız, vatan da bizim vatanımız. Dolayısıyla bu bayrak altında vatanımızda huzur içinde yaşamak istiyoruz, beraber yaşamak istiyoruz.
"Siyasetçi halka hesap vermeli"
Siyaset kirlilikten mutlaka arınmalı. Siyasetçi halka hesap vermeli. Hesap vermek her siyasetçi için onurlu bir görev olmalı. Bu olmadığı takdirde olmaz. Siyasetçinin harcadığı para sizin paranız. Fakirin parası, fukaranın parası, zenginin parası… Yani çocuk doğduğu andan itibaren vergi verir. Bu vergiyi harcayan siyasetçidir. Siyasetçi bu parayı harcarken hesap vermek zorundadır. Eğer siyasetçi hesap vermiyorsa demek ki cebini dolduruyor demektir. Her birimizin ülkemizi, barağımızı düşünmesi lazım. Her birimizin daha güzel bir Türkiye özlemi var, bunun gerçekleşmesi için çaba harcaması lazım.
"Bugün bankalardaki mevduatın yüzde 66’sı döviz, çünkü vatandaş güvenmiyor"
Doları endekslediler biliyorum. Ama bizim Türk liramız var. Adı üstünde. Türk lirasının değerini ve Türk lirasının itibarını korumak zorundayız. Bankadaki mevduatın garantisini dolarla verirseniz, faizin garantisini dolarla verirseniz bu olmaz, bu yanlıştır. Milli paramızın itibarını düşürmeye kimsenin hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Para bizim paramız. İtibarsız kılarsanız paranın değeri düşer. Bugün bankalardaki mevduatın yüzde 66’sı döviz. Niçin, vatandaş güvenmiyor. Tasarrufum var, dövize yatırdım. Bu tablonun da değişmesi lazım. Değişmesi için de ahlaklı bir siyasetin Türkiye’yi yönetmesi lazım. İşin özeti bu.” (ANKA)