Kolombiya hükûmeti ile silahlı isyancı örgüt Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) arasında 3 yıl sonra yeniden başlayan müzakerelerde taraflar, ABD dahil 7 ülkenin sürece eşlik etmesini istiyor.
Şili, Brezilya ve Meksika'yı garantör ülkeler olarak müzakere masasında görmek isteyen taraflar, ABD ve dört Avrupa ülkesinin de diyalog sürecine dahil olması hususunda anlaştı.
Mevcut garantör ülkeler Venezuela ve Norveç'in temsilcileri huzurunda açıklama yapan taraflar; Almanya, İsveç, İsviçre ve İspanya'yı müzakere masasında görmek istediklerini bildirdi.
Ortak açıklamada, "Diyalog masasındaki özel bir temsilci aracılığıyla bu sürece katılma isteğini öğrenmek için ABD hükumetiyle diplomatik eylemleri ilerletme konusunda anlaşmaya varıldı." ifadesine yer verildi.
3 yıl sonra müzakere masasına dönüş
Venezuela'nın garantörlük ve ev sahipliğinde başkent Karakas'ta bir araya gelen taraflar, 2019'de askıya alınan barış görüşmelerini 22 Kasım'da yeniden başlatmıştı.
Norveç ve Venezuela gözlemcilerinin de hazır bulunduğu görüşmede, Kolombiya hükûmeti adına M-19 (19 Nisan hareketi) eski üyesi Otty Patino başkanlık ederken ELN heyetine ise Pablo Beltran liderlik etmişti.
Kolombiya'da cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan ve 7 Ağustos'ta görevi devralan sol görüşlü Gustavo Petro, iktidara geldiğinde Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC) ile 2016 Barış Anlaşması'nı uygulamaya ve ELN ile de barış görüşmeleri yapmaya söz vermişti.
ELN ile müzakerelerin geçmişi
Kolombiya, ELN ile birçok kez yarıda kesilen müzakerelere Santos döneminde başlamış ve bu müzakereler, Ekvador'un garantörlük ve ev sahipliğinden çekilmesi üzerine Havana'ya taşınmıştı.
Uzmanlara göre, finansmanını uyuşturucu kaçakçılığı, yasa dışı madencilik ve adam kaçırma gibi yöntemlerle sağladığı ettiği tahmin edilen, 2 binden fazla mensubu bulunan ELN ile Kolombiya hükumeti arasındaki önceki müzakere girişimleri, örgütün içindeki dağınık güç ayrılığı ve radikal tavırlar nedeniyle ilerleyememişti.
Müzakereler, örgütün 2019'da bir polis okuluna düzenlediği, 22 kişinin hayatını kaybettiği saldırının ardından dönemin Cumhurbaşkanı Ivan Duque tarafından askıya alınmıştı.