Gündem

Köpek eğitmeni ve veteriner Tarkan Özvardar: Hummalı bir kısırlaştırma çalışmasıyla 15 sene içerisinde sokak köpeği diye bir şey kalmayacaktır

"Tehlikeli ırk, olarak adlandırılan köpekler, aslında yanlış insanların elinde yanlış şekilde yetiştirilmiş olan köpeklerdir"

01 Ocak 2022 13:13

Köpek eğitmeni ve veteriner Tarkan Özvardar, sokak hayvanlarının toplatılması ile ilgili olarak “Genetik olarak tehlikeli bir köpek ya da ırk olduğunu söylemek mümkün değil. Şu anda ‘tehlikeli ırk’ olarak adlandırılan köpekler, aslında yanlış insanların elinde yanlış şekilde yetiştirilmiş olan köpeklerdir” dedi. Özvardar, “Hummalı bir kısırlaştırma çalışmasıyla 15 sene içerisinde sokak köpeği diye bir şey kalmayacaktır” diye konuştu.

Gaziantep’te dört yaşındaki Asiye Ateş, geçen hafta Pitbull cinsi iki köpeğin saldırısı sonrası ağır yaralandı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’te yaptığı konuşmada sokak hayvanlarıyla ilgili, “Sahipsiz hayvanların yerinin sokaklar değil barınaklar olduğunu unutmamalıyız” ve “Beyaz Türkler, hayvanlarınıza sahip çıkın” açıklamalarını yaptı. Erdoğan’ın su sözlerinin ardından; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın genelgesi ile “aralarında Pitbull cinsi köpeklerin de olduğu bazı hayvanlarla ilgili denetimlerin 7/24 esasıyla yapılması, sahiplenilmemiş hayvanlara el konulması ve belediyelerin havyan bakımevlerine götürülmesi” talimatı verildi.

Köpek Eğitmeni ve veteriner Tarkan Özvardar, Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Hukuk Danışmanı avukat Senem Demirel Acer ve American Staffordshire Terrier sahibi Aybüke Gezerel; “sokak köpeği” tartışmasını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi.

Özvardar, şunları söyledi:

“Irkından dolayı bir köpeği yaftalamak doğru bir şey değil”

Genetik olarak tehlikeli bir köpek ya da ırk olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü gen çok apayrı bir şey. Şu anda ‘tehlikeli ırk’ olarak adlandırılan köpekler, aslında yanlış insanların elinde yanlış şekilde yetiştirilmiş olan köpeklerdir. Hiç tehlikeli olacağını düşünmeyeceğiniz bir ırkı bile yanlış yetiştirirseniz kötü sonuçlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Dolayısıyla ırkından dolayı bir köpeği yaftalamak doğru bir şey değil. Örneğin bir insanı da çocukluğundan itibaren yanlış yetiştirirseniz çok yanlış bir karakter edinmesine neden olabilirsiniz. Bu, sahiplerin sorumluluğunda olan bir şey olduğu için bir köpeğe “tehlikeli” demeden önce sahibiyle biraz diyalogda olmakta fayda var.

“Bilimsel altyapıyla hareket edilmesi gerekiyor”

Meclis Komisyonu’nda da yaptığımız çalışmalarda dört ırk ‘yasaklı ırk’ olarak düzenlendi. Bu köpeklerin kısırlaştırılıp mikroçipleriyle birlikte kayıt altına alındığı takdirde hayvan sahipleri bu köpekleri besleyebilecek. Ama sonra birdenbire iki ırk daha kattılar buna: American Bully ve American Staffordshire Terrier. Şimdiye kadar bir tane olaya karışmış bu ırktan köpek yok. Bu toplantı sonucunda ‘Buna neye göre karar verdiniz?’ diye sorduğumuzda cevap ‘Pitbull’lara fiziksel benzerliği’ oldu. Böyle bir doneyle böyle bir sınıflandırma yapılabilir mi? Bence hiç doğru bir yaklaşım değil. Mutlaka bilimsel altyapıyla hareket edilmesi gerekiyor. ‘Fiziksel benzerliği var, karıştırılıyor’ demek hiç mantıklı değil.

“Elim olayların yaşanmaması için hayvan sahiplerine ciddi sorumluluklar getirilmeli”

Ortada bir şey yokken ‘saldırganlık’ diye bir şey köpekte çok zor bir ihtimal. Size göre ortada bir şey yok. Bir kere tür dışı bir canlıdan bahsediyoruz. Bir köpeğin bir arabayı algılaması mümkün mü? Ya da elinde şemsiye tutan birini şemsiyesinin yağmurdan korunmak hedefli olduğunu algılayabiliyor mu? Elbette algılayamıyor ve bunu kendi kafasında farklı şekilde anlamlandırabiliyor köpek. En başta bu talihsiz olayda bu kız çocuğunun ebeveynleriyle mutlaka konuşulması gerekiyor. Neden kontrolsüz şekilde kız çocuğu orada? Orası bir basket sahası, iki tane köpek o bahset sahasının içerisinde serbest şekilde oynarken o kız çocuğu neden içeride? Ailesinin izniyle mi orada? O iki köpek neden orada serbest? O köpeklerin sahibi kim? Neden köpekleri kayışsız şekilde insanların basketbol oynaması gereken ya da çocukların olduğu bir yerde serbest? Bu tip elim olayların yaşanmaması için hayvan sahiplerine ciddi sorumluluklar getirilmesi sorumluluklara uymayanlara da ciddi cezai yaptırımlar getirilmesi gerekiyor.

“Hummalı bir kısırlaştırma çalışmasıyla 15 sene içerisinde sokak köpeği diye bir şey kalmaz”

 Elbette barınaklar çözüm değil. Çünkü Türkiye’de barınaklar son derece donanımsız ve çok kötü tasarlanmış, yetersiz. Hayvanların hapsedilmesi de zaten doğru bir şey değil. Sakat, yardıma muhtaç hayvanlar, sağlık problemi olan köpeklerin tedavi edilip tekrar bölgelerine bırakılması gerekir. Agresif olanlar veya sürü düzenini bozanlar da doğru kurgulanmış rehabilitasyon merkezlerinde, rehabilite edilip ya da sürülerinin, bölgelerinin değiştirilmesiyle bu problemlerin üstesinden gelinir. Ama ana nokta şu ki, 30 senedir söylediğimiz bir şey: Kısırlaştırma. Bu işin çözümü sürünün popülasyonunun dengeye alınması. Kısırlaştırma yapılmadığı sürece hiçbir çözüme ulaşamayız. Hummalı bir kısırlaştırma çalışmasıyla 15 sene içerisinde sokak köpeği diye bir şey kalmayacaktır. Belediyeler, sivil toplum örgütleri, veteriner fakülteleri iş birliği içerisinde çalışmalı.  Acil olarak rehabilitasyon merkezlerinin kurulması ve buralara bu işe uygun insanların eğitilerek buralarda istihdam edilmesi gerekiyor.”

Gezerel: Buradaki tek faktör insan

American Staffordshire Terrier sahibi Aybüke Gezerel, “Buradaki tek faktör insan. Hayvanlar işkenceye maruz kaldığında, katledildiğinde, istismara uğradığında onları bir özne olarak görmüyoruz. Ama bu hayvan bir insana zarar verdiği zaman onu direkt olayın faili ilan ediyoruz” dedi. Gezerel, “Bu köpekleri toplatarak, uyutarak hiçbir yere varamayız. Bu bir ırka yöneltilmiş bir faşizmdir” diye konuştu ve şunları söyledi:

“Devletin toplatmaktan ziyade bu ırkı besleyen insanlara eğitim vermesi ve onları denetlemesi gerekiyor. Bu köpekler gerçekten çok insancıllar. Benim köpeğim üç senedir kedisiyle birlikte yaşıyor. Ben kediyle birlikte onu evde tek başına bırakabiliyorum. Bu zamana kadar ne bir insana karşı ne hayvana karşı ne bana karşı herhangi bir agresif davranışta bulunmadı çünkü ben sevdim onu. Önce sevdim, sonra eğittim. Benim köpeğim sokakta sokak köpeklerinin saldırısına maruz kalınca bile hiçbir şey yapamayan bir köpek. Benim gibi insanlara bu köpeği beslediğinden kaynaklı ceza vererek de hiçbir yere varamazlar.”

Demirel Acar: Bu işlemleri yapan belediyelerin yaptıkları tamamen yasa dışı

HAYTAP Hukuk Danışmanı avukat Senem Demirel Acar ise “Toplanan hayvanlar, bu işlemleri yapan belediyelerin yaptıkları tamamen yasa dışıdır” dedi. “Hepimizin Gaziantep’teki küçük kızımıza içi yandı. Bir an önce sağlığına kavuşması, bundan sonraki hayatını da sağlıklı şekilde devam ettirmesi için dua ediyoruz” diyen Demirel Acar, şöyle konuştu:

“5199 sayılı Yasa gereği belediyelerin sokaktaki hayvanların beslenmesi, bakımı, rehabilitasyonu, tedavisi, kısırlaştırılması ve aşılanmasından sorumluluğu bulunmaktadır. Her belediyenin veterinerlik hizmeti vermesi, veteriner kliniği bulunması ve sokaklardaki hayvanların tedavilerinin yapılması için geçici bakım evi ve kliniklerinin yapılması gerekmektedir. Ne yazık ki henüz kliniği dahi bulunmayan belediyeler, sokaktaki hayvanları toplayıp dağlara, kırsala bırakmakta. Bu bir çözüm üretmemekte. Hayvanlar oralarda birbirlerini parçalayarak, açlıkla, sefaletle ölüme terkedilmektedir. Bu uygulamalar çok çağ dışı. Kesinlikle olmaması gereken ve görüldüğünde şikâyet edilmesi gereken uygulamalardır. Sorumluluklarını yerine getirmeyen belediyeler bu tür çözüm yolları üretmektedir. Sokağımızdaki hayvanlar bir yerden alıp başka bir yere bırakmakla azalmaz. Gittiği yerde daha çok ürümekte, üreyen hayvanlar oradan alınıp başka yere götürülmekte ve popülasyon gittikçe artmaktadır. Sokaktaki tüm köpeklerin barınaklarda toplanması mümkün değildir. Rehabilitasyon merkezi en iyi olan belediyelerin bile sokaklardaki tüm köpeklere bakabilecek kapasitesi bulunmamaktadır. Çünkü yasa gereği yapılan tüm bakımevleri geçici bakımevi ve rehabilitasyon merkezi olarak geçmektedir.”