Gündem
BBC Türkçe

Korkutma, darp, taciz: Protestoculara kötü muamele iddiaları hakkında neler biliniyor?

İstanbul Saraçhane Meydanı, 20 Mart (AFP)

11 Nisan 2025 07:51

Güncelleme: 11 Nisan 2025 08:12

Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla Türkiye genelinde tetiklenen protestolara katılan kişiler gözaltı ve tutukluluk süreçlerinde neler yaşadı?

İstanbul, İzmir, Ankara Barosu'na bağlı avukatlar, muhalefet milletvekilleri ve gençlerin yakınları, protestocuların polis müdahalesi sırasında, gözaltı işlemlerinde ve cezaevinde fiziksel ve psikolojik şiddete, hatta bazı durumlarda cinsel taciz olarak nitelendirilebilecek davranışlara maruz kaldıklarını söylüyor.

Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları Derneği bu iddialarla ilgili araştırma yürüttüklerini açıkladı.

BBC Türkçe'nin altı ilde görüştüğü avukatlar kötü muamele iddialarını destekleyen bulgu ve bilgiler paylaştı.

Ancak BBC Türkçe kötü muamele gördüğünü söyleyen kişilerle görüşemedi.

Cumhurbaşkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise iddiaları kesin bir dille reddetti.

Tunç, 7 Nisan'da "İşkenceye sıfır tolerans politikasını uygulamaya devam ediyoruz. Bu konudaki kararlılığımızdan hiçbir zaman taviz vermedik" dedi.

BBC Türkçe iddialarla ilgili Adalet Bakanlığı'na yazılı talep iletti, yayın tarihi itibariyle yanıt alamadı.

Protestolarda kaç kişi gözaltına alındı?

Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta "yolsuzluk" ve "terör" soruşturmaları kapsamında gözaltına alınması tüm Türkiye'de protestoları tetikledi.

BBC Türkçe'nin derlediği verilere göre gözaltının siyasi olduğunu savunanlar en az 65 ilde çeşitli büyüklüklerde eylemler düzenledi.

İstanbul'da en az 700, Ankara'da 400'den fazla, İzmir'de 450 civarı, Kocaeli'nde en az 100 olmak üzere Türkiye genelinde iki bine yakın kişi gözaltına alındı.

Yoğun gözaltılar nedeniyle İstanbul, Ankara ve İzmir'de sorgu için üç-dört gün bekleyen şüpheliler oldu.

İstanbul, 22 Mart (GETTY IMAGES)

Sorguların ardından 278'i İstanbul'da olmak üzere Türkiye genelinde 300'den fazla kişi tutuklandı.

İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi 10 Nisan'da 102 kişi hakkında tahliye kararı verdi.

Avukatlara göre 10 Nisan itibariyle İzmir'de 19, Bursa'da 19, Kocaeli'nde iki, Eskişehir'de bir, Adana'da bir ve Ankara'da da bir kişi halen tutuklu.

İnsan hakları dernekleri ne diyor?

Uluslararası Af Örgütü kötü muamele iddialarıyla ilgili detaylı bir inceleme başlattıklarını duyurdu.

Af Örgütü araştırmacısı Begüm Başdaş, BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede "İddiaların yetkililer tarafından bağımsız, etkin ve tarafsız biçimde soruşturulması gerektiğini" söyledi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri BBC Türkçe'ye protestoların ardından derneğe kötü muamele iddiasıyla başvurular geldiğini aktardı.

Yoleri kendi tanık olduğu vakaları anlatırken "Yoğun bir şekilde şiddete maruz kalan, kafası gözü şişmiş insanlar geldi. Mesela kolu kırık olan, bu tür yaraları olan insanlar geldi" dedi.

Yoleri, bu insanların "isimlerinin kayda geçirileceği" veya "gözaltına alınıp tutuklanacakları" korkusuyla suç duyurusunda bulunmayı reddettiklerini aktardı.

Yoleri, bacağı kırılmış bir kişinin hastaneye gittiğinde "düştüğünü söylediğini", Adli Tıp'a gitmeyi de reddettiğini anlattı.

Yoleri, bu nedenle şiddete maruz kalmış olabilecek insanların sayısı ile şikayette bulunan insanların sayısının "paralel olmayabileceğini" söyledi.

BBC Türkçe'ye konuşan İstanbul Barosu'na bağlı bir avukat da müdahaleler sırasında polis tarafından darp edildiğini, ancak gözaltına alınma endişesiyle darp raporu almadığını belirtti.

Haberde isminin geçmesini istemeyen avukat "tekmelendim, biber gazı sıkıldı" dedi.

Müdahale sırasında darp iddiaları

Hak ihlalleri iddiaları protestolara yapılan polis müdahalesi ile başlıyor.

BBC Türkçe'ye konuşan farklı illerdeki avukatlar bu sırada protestocuların darp edildiğini, kalabalığı dağıtmak için tasarlanmış silahların yaralama amacıyla kullanıldığını, polise mukavemet göstermeyen ve dağılmakta olan bazı kişilerin de darp edilerek gözaltına alındığı savundu.

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu İstanbul'da "burnunda kırık ve vücudunun birçok yerinde çürük olan gençler" olduğunu söyledi.

Ankara Barosu avukatı Tuna Soydemir, bir öğrencinin gözaltına alındığı sırada "ağır hak ihlaline uğrayacak şekilde yaralandığını kayıt altına aldıklarını" ifade etti.

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, kendilerine yapılan başvurularla detaylı bir rapor hazırladı.

BBC Türkçe'nin gördüğü raporda gösteriler sırasında "ayağının üzerinden TOMA geçen" bir kişide kırık olduğu tespiti yapılıyor.

Kocaeli Barosuna bağlı avukat Elif Yetigin, buradaki gözaltı süreçlerinde "yerde sürüklenme, tekmelenme, küfür edilme, kafasına vurulma, iz bırakacak şekilde müdahale" tespit ettiklerini söyledi.

Adana Barosu'na bağlı Avukat Tugay Bek, şehirde biber gazı ve TOMA kullanıldığını, 17 yaşında bir çocuğun müdahaleler sırasında bir gaz kapsülü isabet ettiği için yüzünden yaralandığını söyledi.

BBC Türkçe bu iddiaları bağımsız olarak doğrulayamadı.

İstanbul Saraçhane Meydanı, 23 Mart (GETTY IMAGES)

Emniyet Genel Müdürlüğü 26 Mart yaptığı açıklamada gözaltı sürecindeki kötü muamele iddialarını yalanladı.

Müdürlük açıklamasında "Gösteri ve eylemlerde gözaltına alınan şahıslarla ilgili olarak yasal mevzuat çerçevesinde işlemler titizlik ve hassasiyetle yürütülmektedir" dedi.

Müdürlük "kötü muamele" iddialarını "aşağılık bir yalan" olarak tanımladı.

Gözaltılarda 'ters kelepçe, darp, hakaret'

BBC Türkçe'nin görüştüğü avukatların hepsi gözaltına alınanlar arasında ters kelepçenin çok yaygın olduğunu ifade etti.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 2004 tarihli genelgesinde cinsel taciz, kadın cinayetleri, uyuşturucu tacirleri ve terör suçları gibi toplumda infial yaratan suçların faillerinin ellerinin arkadan kelepçelenebileceği belirtiliyor.

Ceza hukukçusu ve İstanbul Barosu Genel Sekreteri Hürrem Sönmez ise BBC Türkçe'ye AİHM kararlarında ters kelepçe kullanımının kötü muamele veya koşullarına göre işkence olarak kabul edildiğini söyledi.

Çeşitli illerdeki avukatlar ayrıca gözaltına alınanların bazılarının yere yatırıldığını, üzerlerine biber gazı sıkıldığını, gözaltı aracında darp edildiklerini, hakarete uğradıklarını, korkutma ve gözdağı amaçlı sözlü saldırıya uğradıklarını, cinsel saldırı olabilecek davranışlara maruz kaldıklarını söyledi.

Avukat Soydemir, Ankara'da özellikle ODTÜ'deki protestolarda polisin "yetkisini aştığını, şiddet kullanarak" gözaltına alma işleminde bulunduğunu savundu.

Soydemir "Gençlerin herhangi bir direnme ve kaçma şüphesi bulunmamasına rağmen bu arkadaşlara zor kullanıldı" dedi.

22 Mart'ta gözaltına alınanlarla görüşme yapan Ankara Barosu avukatları, görüşmelerde gözaltına alınan bir kişide "bilekte ters kelepçe izi, darba bağlı dudakta şişlik" gözlemlediklerini aktardı.

Avukat Ceren Şen Tosun, İzmir Menemen Cezaevi'nde yaptıkları görüşmelerin ardından hazırladıkları raporu BBC Türkçe ile paylaştı.

Rapora göre cezaevine götürülenlerde "darp, ekimoz [morluk, çürük], ters kelepçeyle uzun süre bekletilme, yere yatırılmaya bağlı yaralanmalar" görüldü.

Ankara Kızılay Meydanı, 25 Mart (GETTY IMAGES)

BBC Türkçe'ye değerlendirmede bulunan İstanbul Barosu'ndan avukat Ahmet Ergin "Saraçhane'de akut yaralanmalara yol açmış gözaltına alınmadan söz ediyoruz" dedi.

Marmara Cezaevi'nde tutuklularla görüşen Ergin, kemik kırığı olan en az üç kişi olduğunu, başka kişilerin de gözünde ve çeşitli yerlerinde yaralanmalar gözlemlediklerini söyledi.

Bu iddiaların adli muayene raporları ve ifade tutanaklarıyla kayıt altında olduğunu belirten Ergin, hazırladıkları raporu paylaşacaklarını söyledi.

İstanbul Barosuna bağlı avukatların oluşturduğu Avukatın Sesi İnisiyatifi, İstanbul Marmara Cezaevi'nde yaptıkları görüşmelerin ardından 5 Nisan'da bir rapor yayımladı.

İnisiyatiften avukat Kerim Bütün tutuklularla görüşmelerinin ardından BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede bir kadının "kaburgasında ezilme ve kırıklar" olduğunu söyledi.

Bütün, bir erkek tutuklunun "gözaltı otobüsünün ışıklarının kapatılarak 8-10 polisin gözaltı otobüsünde rastgele tekme ve tokatlar attıklarını" anlattığını söyledi.

Rapora göre bir erkek tutuklu avukatlara "kadın ve erkek çevik kuvvet polislerinin kendisini yere yatırarak ayaklarıyla kafasına bastıklarını, hakaretlerde bulunduklarını" söyledi.

Bir başka tutuklu ise "kolluğun uyguladığı şiddet nedeniyle kolunda hissizlik olduğunu" anlattı.

Avukatların anlatımına göre "tutuklular bileklerinde, kollarında ve yüzlerinde bulunan morlukların gözaltına alındıkları esnada ve gözaltı sürecinde polisler tarafından yapılan darp neticesinde meydana geldiğini" söyledi.

İstanbul, 23 Mart (GETTY IMAGES)

BBC Türkçe'ye konuşan Eskişehir'de avukat Heval Yıldız Karasu, şehirde "bazıları ters kelepçe ve morluk olan iki üç olay var" dedi.

Kocaeli Barosuna bağlı Elif Yetigin, gözaltına alınan 113 kişinin "yüzde 95'inin 18-25 yaş aralığında" olduğunu belirtti.

Her gözaltında "küçük de olsa, morluk ve çizik gibi bir emare olduğunu" gördüklerini söyleyen Yetigin "küfür, hakaret, herkes için uygulanan bir durum olduğunu gözlemledik" dedi.

Yetigin gözaltına alınanların "araçlar içinde de korkutma, darp, hakarete" maruz kaldıklarını anlattığını belirtti.

Tutuklama kararına eleştiri

Protestolarda gözaltına alınanlara 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçlaması ile tutuklama kararı verilmesi de avukatlar tarafından "hak ihlali" olarak değerlendirildi.

Kanuna göre "kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar" eğer "ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederse" altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor.

Gözaltına alınan kişiler hakimlikler tarafından yapılan sorgularının ardından "yoğun kaçma şüphesi" veya suçun niteliği ile ilgili "delil karartma" ya da "suçu yeniden işleme" ihtimalleri değerlendirilerek tutuklanıyor.

İstanbul Saraçhane Meydanı, 23 Mart (GETTY IMAGES)

Toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa muhalefet gibi bir suçun tutuklama gerektirmeyeceğini söyleyen İstanbul Barosu avukatı Ahmet Ergin, bu suçla gözaltına alınanların "cezaevinde geçirdikleri her günün hak ihlali" olacağını söyledi.

Ankara Üniversitesi'nden Doç. Dr. Gökçen Taner ise "Asıl mesele 2911 sayılı Kanun'la ilgili değil. Kaçma ve delil karartma şüphesi olmayan kişiler hakkında tutuklama kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Bu kurallara uyulmadan tutuklama kararı verilmesi tutuklamayı peşinen bir cezaya dönüştürür" dedi.

Ergin, bazı şüphelilerin ifadelerinin Terörle Mücadele Şubesi tarafından alınmasını eleştirdi.

Kocaeli Barosu avukatı Yetigin de gözaltıların pek çoğunun 2911 sayılı kanundan olduğunu ancak sorguları Terörle Mücadele ekiplerinin yürüttüğünü aktardı.

Yetigin "TEM'de alınan ifadelerde sorun yaşadık. [Darp iddialarını] ifade tutanaklarına geçirmekte sorun yaşadık" dedi.

Yetigin ancak güvenlik şubede darp ile ilgili iddiaları ifade tutanaklarına geçirebildiklerini aktardı.

Hürrem Sönmez "2911 Sayılı Kanun kapsamındaki işlemler çoğunlukla güvenlik büronun görev ve yetki alanına girer" dedi.

Ancak polisin savcılığın verdiği talimata göre hareket ettiğini hatırlatarak durumun olayın gerçekleştiği yer veya koşullara göre değerlendirilebileceğini söyledi.

Çıplak arama ve cinsel taciz iddiaları

Cinsel taciz iddiası ilk olarak CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından dile getirildi.

Bir sorgu ifadesini basınla paylaşan Tanrıkulu, bir kadının "polise mukavemeti olmamasına rağmen" darp ve cinsel taciz olarak adlandırılabilecek davranışlara maruz kaldığını söyledi.

İstanbul Barosu'na bağlı avukatlar ifade tutanağını teyit etti.

Tanrıkulu ayrıca gözaltına alınanların vücutlarında travma izleri olduğunu gördüğünü belirtti.

Tanrıkulu "Özellikle genç kadınlara cinsel tacize varacak, cinsel taciz olan ve olabilecek kaba dayak var" dedi.

BBC Türkçe'ye konuşan İstanbul Barosu'na bağlı avukat Kerim Bütün, tutuklularla yaptıkları görüşmelerde en az iki kadının "gözaltı sürecinde çıplak aramaya maruz kaldıklarını ifade ettiklerini" aktardı.

BBC Türkçe'ye konuşan avukat Tuna Soydemir, Ankara Barosu tarafından kurulan İnsan Hakları Merkezi'ne yedi kadının "çıplak arama" şikayeti ile başvurduğunu aktardı.

BBC Türkçe'nin de gördüğü rapora göre kadınlardan biri, avukatlara, "gözaltında tutuldukları yere geldiklerinde çıplak arama" yapıldığını, "buna karşı direndiklerini", kadın polislerin "üzerlerini zorla çıkarmaya çalıştıklarını", "nefes almalarına engel olacak" şekilde "boyunlarını sıktıklarını" söyledi.

İstanbul Saraçhane Meydanı, 23 Mart (GETTY IMAGES)

DMM: 'Cinsel saldırı ve çıplak arama söz konusu değil'

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç 7 Nisan'da yaptığı açıklamada çıplak arama iddialarını kesin bir dille reddetti.

Tunç "Ülkemizde çıplak arama diye bir şey söz konusu değil. Söz konusu olamaz. Maddeler açık" dedi.

Tunç "Burada cezaevi güvenliği bakımından, yasak madde sokulmaması için böyle bir yetki verilmiştir ama bu istisnai bir arama ve bu durumda kişi mahremiyetine dikkat edilir, aynı cinsten kişinin araması gibi her türlü tedbir alınarak arama yapılır" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de 22 Mart ve 3 Nisan'da iki açıklama yaparak "gözaltında cinsel saldırı" ve "çıplak arama" iddialarını sert bir dille yalanladı.

Merkez "iddialardaki gibi bir olayın yaşanması söz konusu değildir" dedi.

Emniyet Genel Müdürlüğü de 4 Nisan'da yaptığı açıklamada "çıplak arama ve cinsel taciz" iddialarını reddetti.

Gözaltına alınan şahısların arama ve ifade alma işlemlerinin "büyük bir hassasiyetle ve titizlikle yerine getirildiğini" belirtti.

Cezaevlerinde koşullar nasıldı?

Bunun yanında bazı şüphelilerin yaralı şekilde tutuklandığı, cezaevi yetkilileri tarafından darp edildikleri, cezaevinde kalabalık koğuşlarda yerde yatmak zorunda kaldıkları, uygun olmayan koğuşlara gönderilerek diğer tutukluların hakaret ve göz korkutmasına maruz kalmalarına göz yumulduğu gibi iddialar da var.

İstanbul Barosu'ndan avukat Ahmet Ergin "Kolundaki platin çıkmış, yüzünde yara, kaburgası kırılmış halde gelen" tutuklularla görüştüğünü anlattı.

Ergin, "Kaburgası kırılan [bir kişi] sırt üstü yatarak hastanede olması gerekirken koğuşta tutuldu" dedi.

İzmir Bornova Büyük Park, 21 Mart (GETTY IMAGES)

İzmir Barosu, Menemen, Kırıklar ve Şakran cezaevleriyle ilgili kapsamlı raporlar hazırladıklarını açıkladı.

İzmir Barosu avukatı Şen, Menemen Cezaevi'nde yaptıkları görüşmelerde tutuklularda "gözle görülür şekilde darp ve cebir izine rastladıklarını, ciddi miktarda ekimozlar olduğunu" söyledi, bu durumun raporlandığını aktardı.

Şen, "kolun arkaya kıvrılması, duvara vurma, boğaz sıkması, göze parmak sokmak gibi" eylemler sonucu yaralanmaların olduğunu kendi tanıklığı ile kayda geçirdiklerini söyledi.

İzmir'de tutukluların 16 kişilik koğuşlarda 33-35 kişi olarak kaldığı, geri kalanların yerde yatmak zorunda kaldığı belirtildi.

Avukat Ahmet Ergin İstanbul'da da benzer sorunların olduğunu aktardı.

Ergin, beş günden fazla bir süre tutukluların hijyen malzemeleri edinemediklerini, yatacak yer olmaması sebebiyle pek çok tutuklunun kısa bir süre mescit diye ayrılmış yerlerde uyuyabildiklerini belirtti.

Ankara Kızılay Meydanı, 23 Mart (GETTY IMAGES)

İstanbul'da ayrıca bazı tutukluların cinayetle hüküm giymiş kişilerin koğuşuna verildiği, burada hakaret ve tehdit ile karşılaştıkları iddia edildi.

"Benzer suçları işlemiş insanlar benzer koğuşlara verilir" diyen Ergin, üç kişinin "cinayetle hüküm giymiş tutukluların koğuşuna" verildiğini aktardı.

Ergin "burada saçları kesilmiş, banyo kilitleri kırılarak açılmış, tecavüz korkusu yaşamışlar" ifadelerini kullandı.

İstanbul Barosu avukatı, "talep üzerine, görüşmelerin ardından bu sorunun çözüldüğünü, öğrencilerin B1 koğuşundan B5 koğuşuna alındığını" aktardı.

Doç. Dr. Gökçen Taner tutuklularla hükümlülerin ceza infaz kurumlarında ayrı yerlerde tutulmaları gerektiğini, İnfaz Kanunu'nun 111. maddesine göre tutuklular barındırılırken suç türlerinin de gözetilmesi gerektiğini söyledi.

Taner "Her tutuklunun can güvenliğinin sağlanması zorunludur. Dolayısıyla esas konu bir tutuklunun diğer açısından tehlike teşkil edip etmediği meselesidir ve tutukevi yönetimi bu konuda tedbir almakla yükümlüdür" dedi.

İşkence nasıl tanımlanıyor?

İşkence yasağı Anayasa'nın 17. maddesiyle güvence altına alınıyor.

Bunun yanı sıra Türk Ceza Kanunu ve Türkiye'nin de imzacısı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de işkenceyi yasaklıyor.

Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme'si (UNCAT) işkenceyi bir şahsa cezalandırmak amacıyla, bilgi veya itiraf elde etmek için, bir kamu görevlisinin teşviki veya rızası ile uygulanan fiziki veya manevi acı veren fiil olarak tanımlıyor.

İşkencenin oluşması için "kasıtlı olarak ciddi fiziksel veya zihinsel acı verilmesi, bilgi almak, cezalandırmak, korkutmak gibi belirli bir amaç için yapılması ve devlet görevlilerinin veya resmi yetkiyle hareket eden kişilerin dahil olması" gerekiyor.

İşkencenin raporlanması için ise 2022 yılında güncellenen İstanbul Protokolü kılavuz kabul ediliyor. Burada tıbbi, psikolojik değerlendirmeler ve işkenceye maruz bırakılan kişilerle görüşmeler esas alınıyor.

Protokolde ayrıca işkence tanımını tam olarak karşılamayan ancak yasaklanmış olan kötü muamele biçimleri de "zalimane muamele, insanlık dışı muamele, onur kırıcı muamele ve diğer kötü muameleler" olarak kategorize ediliyor.

 


Arabanızı park ederken iki kere düşüneceksiniz


 

 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir